Sayfalar

1 Ağustos 2015 Cumartesi

Karasevda

Bir kere sevdaya tutulmaya gör; 
Ateşlere yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

Dünya bir yana, o hayal bir yana; 
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür dönedolana 
Ağladığım yer penceresi midir?

Bir köşeye mahzun çekilen için, 
Yemekten içmekten kesilen için, 
Sensiz uykuyu haram bilen için, 
Ayrılık ölümün diğer ismidir.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Ferman Sendedir

Nedim'in gözünden ırak olan o dilber, 
O dilbersin ki hüsnüan sendedir.
Rüyada görülen bahara benzer, 
Bülbülleri mest gülistan sendedir.

Saç bir yana, dünya bir yana düşer; 
O gözlere dalan ummana düşer.
Hâlim nakleylemek yârâna düşer; 
Yarayı ben aldım, dermen sendedir.

Emreyle at koşturam deryalarda; 
Semi vapur yürütem sahralarda; 
Kuş olam, kanat çırpam semalarda; 
Emreyle güzelim, ferman sendedir.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Yarın Pazar Değil

Ben mi öylesine sevdalıyım, 
Sen mi sahiden bunca dilbersin!
Herhalde sevişmek hârika şey; 
Kolların boynumdan çözülmesin.

Yarın pazar değil kancığım; 
İşe gitmek var, takdir edersin.
Keşke hiç bitmeseydi bu gece.
Daha, daha çok sevişmek için.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

31 Temmuz 2015 Cuma

Ada'ya Davet

Bana sor güzelim, üzme kendini.
Ben şairim,
Elbette bilirim
Bu yağmurun ne zaman dineceğini; 
Ne. zaman açacağını havanın; 
Adaya kaçta vapur var.
Çamlarda nasıl sevişir âşıklar.
Tadını, lezzetini o sevdanın.
Şöyle bir gülümseyiver,
Derhal dinecek yağmur.
Haydi bizi bekliyor vapur: 
Bu tramvay Köprüye gider.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Herkesin Gecesi

Tut kendini, belli etme kardeşim, 
Görmiyeyim gözyaşını valide, 
Ne dalarsın öyle güzel daktilo, 
Beni rahat bırak küçük satıcı, 
Ne gelir ki elimden sizin için?
Benim de dertlerim, bitmez söylesem!

O kadar çok ki etrafta karanlık.
Herkesin gecesi kendine yeter.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Cem

Besbelli bu kadeh senden yadigâr ey Cem; 
Etimizde garip garip parıldar ey Cem, 
Vermiyor amma sana verdiği neş'eyi; 
Nerde senin dem sürdüğün zamanlar ey Cem?


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

30 Temmuz 2015 Perşembe

Garip Kişi

Bir akşam ilk olarak ağladım, 
Bekâr odamın penceresinde.
Hani ev bark? Hani çoluk çocuk?
Ne geçti elime bu hayatın
Meyhanesinde, kerhanesinde?
Yatağım her gece böyle soğuk.
Saadet bu ömrün neresinde?


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

İnsan Hali

Bana ela yolculuk göründüğü gün, 
Bulunmasına bulunur sanırım 
Tabutumu taşıyacak üç beş dost; 
Arkamdan ağlıyacak bir kızcağız.
Fakat zamanla dostlar unuturlar; 
Sevgiliyi bir başkası avutur.

İstemem o dehşet gün gelip çatsın; 
Bana kimseler anam kadar yanmaz.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Hep Yaşadığıma Dair

Bu gölge yer pazar günü,
Bu şehir, bu tren sesi,
Gök bildiğim bu mavilik, 
Yeşil dallardan süzülen.
Oturduğum rahat koltuk,
Beyaz örtüsü masanın,
Sigaram, kahvem, gazetem,
Elimin çizdiği kavis,
Kovmak için sinekleri;
Kolumda işleyen saat
Ve esnemem arada bir,
Hep yaşadığıma dair.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

29 Temmuz 2015 Çarşamba

Davet

Boş ver diyordu uykumda ölüler, 
Boş ver kardeşim dünya işlerine, 
Değer mi sevincine, kederine; 
Hatırladıkça güldüğümüz şeyler.

Duymak istemez misin daha derin 
Gül bahçesinde bülbül sesini; 
Ebedî kılmak vuslat, gecesini; 
Saymak saçlarını tel tel o yârin.

Gel diyordu uykumda ölüler 
Ne hayâl ettinse kavuşmak mümkün.
Suyun, ateşin ötesinde sütün 
Bir şey var ki, hayattan daha güzel!


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Şaşırtmaca

İşte Birsen, o cilveli kız; 
Saçları yüzüne dökülen,
Gözgöze geldik, a Mübeccel!
Güldü, meğersem Semiha'ymış!
Konuşunca tanıdım, Türkân!
Oturdu, baktım Nazmiye'dir.
Müjgân oluvermiş öperken!

Soyundu, gördüm ki o değil.
Sahiden sen kimsin güzelim?


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Tren

Nereye bu gece vakti,
Güzel tren, garip tren?
Düdüğün pek acı geldi,
Hatıra neler getiren.
Çok mudur mendil sallamam, 
Her yolcu az çok aşinam.
Haydi, yolun açık olsun;
Geçtiğin köprüler sağlam,
Tüneller aydınlık olsun.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

28 Temmuz 2015 Salı

Postacı

Boşuna çalıyorsun
Postacı,
Boşuna çalıyorsun kapımı.
Artık benim değildir,
Üstünde ismim adresim yazılı mektuplar.
Git başkalarını sevindir,
Git başkalarını mahzun et, 
Bana hükmün geçmez artık.

Bir aşkım varsa bugün
Bahçemdeki çiçeklerdir,
İnsanlara değil,
Boşuna çalıyorsun kapımı,
Postacı,
Boşuna çalıyorsun.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Tereke

Ben ölürsem ölürüm bir şey değil; 
Ne olursa garip eşyama olur.
Bir hayır sahibi çıkar mı dersin, 
Mektuplarımı iade edecek?
Ya kitaplarım, ya şiir defterim?
Yanarım bakkal eline düşerse. 

Kim bilir bu döşekte kimler yatar, 
Hangi rüyaları örter bu yorgan!
El sırtında böyle zarif duramaz, 
Ismarlamadır elbisem, pardesüm; 
Her ayağa göre değil kunduram; 
Bu kravat ben bağladıkça güzeldir; 
Bu şapkayı kimse böyle giyemez.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Misafir Adam

Bir kere misafire çıkmış adın; 
İstesen istemesen gideceksin.
Mihnet payı da olsa bu hayatın, 
Güler yüzle katlanmayıp neylersin.

Ötede ne var ne yok belli değil; 
Kimse bilmiyor nedir karşı kıyı.
Günün kadrini kıymetini bil; 
Balını almadan salma arıyı.

Bir gül açabilir her nefesinde; 
İstersen teneffüs etmekle mest ol.
Hele sevgi hele iyilik bahsinde, 
Baharda tabiat gibi cömert ol.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Bir Aşk Hatırası

Yalnız o yaşta âşıklara mahsus
Şeffaf mı şeffaf yaz akşamlarında, 
Çok zaman kaçamak buluştuğumuz, 
Gün görmüş, emektar çamlar altında.

Neydi o rüzgâr ılgıt, ılgıt esen?
Neydin güzelim, ne türlü dilberdin!
Hani ya bir gülüşünle istesen, 
Dünyayı gözümden azâdederdin.

Sevdalı kolumun çizdiği kavis, 
Sararken her sefer ince belinden, 
Sanırdım kavsikuzahlarla ikiz, 
İkiz çıkmıştır o Tanrı elinden.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Gün Olur Ki

Gün olur ki ne gökyüzü para eder, 
Ne deniz kenarı, ne bağlar bahçeler.
Gün olur ki ne kız, ne rakı, ne şiir, 
Hiçbir şey insanı sarmaz, kandıramaz; 
Her çeşmeden boş döner, elindeki tas.
Gün olur ki çıldırmak işten değildir.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Yaşım İlerledikçe

Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum 
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün!
Boş yere üzülmekte mânâ yok, anlıyorum, 
Kadrini bilmek lâzım artık her açan gülün; 
Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün!
Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş