Sayfalar

19 Eylül 2015 Cumartesi

Bir Çocuk Da Anasından Doğunca

Bir çocuk da anasından doğunca
Bedenini pişirmeye tuz ister
Üryan büryan ortalıkta kalınca
Setirini örtünmeye bez ister

Konla sudan gelir anın gıdası
Nasibini veren Barı Huda'sı
Beşiklere beler onun anası
Akşam sabah emzirmeye yüz ister

Bir yaşında ürüm ürüm ürünür
İkisinde sürüm sürüm sürünür
Üç yaşında adım adım yürünür
Dört yaşında söylemeye söz ister

Beş yaşında dili civan sevişir
Altısında uşağınan döğüşür
Yedisinde dişlerini değişir
Sekizinde her gediğin düz ister

Dokuzunda olur bir tosun maya
Onunda da benzer kaşları yaya
Onbirinde başı girer sevdaya
Onbeşinde ala gözlü kız ister

Yirmisinde akıl baştan savrulur
Otuzunda vursa dağa devrilir
Kırk yaşında akıl başa çevrilir
Ellisinde avın olmış baz ister

Altmışında iner bir merdivenden
Yetmişinde binse düşer duvardan
Sekseninde su getirmez pınardan
Doksanında döşeğini düz ister

Pir Sultan Abdal bu söz hepimize
Tonus girinceye belki de yaza
Yüz yaşında ölümünü gözede
Zemheriyi çıkarmaya yaz ister


Pir Sultan Abdal

Bir Gece Muhammet

Bir gece Muhammet evde yatarken
Üç melek geldi de nida getirdi
Selman'ın şeklinde bir oğlan girdi
Ne güzel izzetle sala getirdi

Muhammet oğlana yerini verdi
Geçti oğlan seccadeye oturdu
Cebrail oğlandan nişan istedi
Zühre yıldızını alna getirdi

Bu oğlanın Ali olduğun bildiler
Aman mürvet deyü dara durdular
Özlerinden hayli sitem sordular
Cebrail Cennet'ten elma getirdi

Getirip elmayı terceman verdi
Şah eline alıp dört pare kıldı
Bir paresin Şah'ım nuş edip kandı
Üçünü melekler Hakk'a götürdü

Bak Bari Taala hoş nazar kıldı
Yed'iklim çar köşe Ali'ye verdi
Biri Düldül biri Zülfikar oldu
Fatma da Kanber'i ana götürdü

Pir Sultan'ım eydür gitti gelenler
Arayıp özünde gevher bulanlar
Muhammet Ali'yle arşa duranlar
Cümle melekleri ceme götürdü


Pir Sultan Abdal

Bir Güzelin Aşığıyım

Bir güzelin aşığıyım erenler
Onun için taşa tutar el beni
Gündüz hayalimde gece düşümde
Kumdan kuma savuruyor yel beni

Al gül olsam al gerdana takılsam
Kemer olsam ince bele sarılsam
Köle olsam pazarlarda satılsam
Yarim deyi al sinene sar beni

Abdal Pir Sultan'ım gamzeler oktur
Hezaran sinemde yaralar çoktur
Benim senden özge sevdiğim yoktur
İnanmazsan git Allah'a sor beni


Pir Sultan Abdal

18 Eylül 2015 Cuma

Biz Muhammet Ali Diyenlerdeniz

Ey yezit bizlerde kıl ü kal olmaz
Biz Muhammet Ali diyenlerdeniz
Tarikat ehline mezhep sorulmaz
Biz Muhammet Ali diyenlerdeniz

Eğnimize kırmızılar giyeriz
Halimizce her manadan duyarız
İmam Cafer mezhebine uyarız
Biz Muhammet Ali diyenlerdeniz

Her kimin çerağın yoksa Hak yakar
Mümin olanları katara çeker
Aslımız on iki imama çıkar
Biz Muhammet Ali diyenlerdeniz

Muhammet Ali'dir kırkların başı
Anı sevmeyenin nic'olur işi
Atalım yezide laneti taşı
Biz Muhammet Ali diyenlerdeniz

Biz tüccar değiliz alıp satmayız
Erkandır yolumuz yoldan sapmayız
Karnımız geniştir biz kin tutmayız
Biz Muhammet Ali diyenlerdeniz

Baharda açılır gonca gülümüz
Ol dergaha doğru gider yolumuz
On iki imamı okur dilimiz
Biz Muhammet Ali diyenlerdeniz

Pir Sultan'ım eyder erenler gani
Evveli Muhammet ahiri Ali
Anlardan öğrendik erkanı yolu
Biz Muhammet Ali diyenlerdeniz


Pir Sultan Abdal

Bizden Selam Olsun Sofu Canlara

Bizden selam olsun sofu canlara
Vücudun şehrini yuyanlar gelsin
Yedi kat göklerin yedi kat yerin
Kudret binasını kuranlar gelsin

Sofu dedikleri bir kolay iştir
Erenlerin gördüğü bir engin düstür
Eti yok kanı yok bir uçar kuştur
O kuşsun adını bılenler gelsın

Pırim sorarsan Ali`dir Ali
Altından çakılmış Düldül`ün nalı
Kim sürdü kuyuda kırk arşın yolu
Bu yolun erkanın bilenler gelsin

Pir Sultan`ım eydür özüm didarda
Saklayalım Hakk katında nazarda
Çıkmadı can kazılmadık mezarda
O canın namazın kılanlar gelsin


Pir Sultan Abdal

Bize De Banaz'da Pir Sultan Derler

Bize de Banaz'da Pir Sultan derler
Bizi de kem kişi bellemesinler
Paşa hademine tembih eylesin
Kolum çekip elim bağlamasınlar

Hüseyin Gazi Sultan binsin atına
Dayanılmaz çarh-ı felek zatına
Bizden selâm söylen ev külfetine
Çıkıp ele karşı ağlamasınlar

Ala gözlüm zülfün kelep eylesin
Döksün mah yüzüne nikap eylesin
Ali Baba Hak'tan dilek dilesin
Bizi dâr dibinde eğlemesinler

Ali Baba eğer söze uyarsa
Emir Hüdâ'nındır, beyler kıyarsa
Ala gözlü yavrularım duyarsa
Alı çözüp kara bağlamasınlar

Surum işlemedi, kaddim büküldü
Beyaz vücudumun bendi söküldü
Önüm sıra kırklar, pirler çekildi
Daha beyler bizi dillemesinler

Pir Sultan Abdal'ım coşkun akarım
Akar akar dost yoluna bakarım
Pirim aldım seyrangâha çıkarım
Daha Yıldız Dağı'n yaylamasınlar


Pir Sultan Abdal

17 Eylül 2015 Perşembe

Çevrilir

Hak yarattı Muhammet'i nurundan
İnsan olan gelir nura çevrilir
Çark kurulmuş dolap daim dönmede
Mansur olan gelir dara çevrilir

Bir sürçmede at ayağı kesilmez
Bir suç ile ademoğlu asılmaz
Erenler bir yol kurmuştur basılmaz
Yol ehli kaniyse yola çevrilir

Gümanlı gönülde pir mi eğlenir
Cennet taşrasında hur mu eğlenir
Balsız petekte arı mı eğlenir
Arı kane ise bala çevrilir

Erenler evinde kem söz söylenmez
Cennet derununda huri gizlenmez
Balsız peteksiz arı eğlenmez
Arı olanda bahara çevrilir

Başlı sular daim alçağa akar
Pervane kendini odlara yakar
Serçe kane ise aslına çeker
Bülbül olan gelir güle çevrilir

Pir Sultan Abdal'ım yatar hastadır
Elinde gülleri deste destedir
İnsanoğlu bir acayip nesnedir
Muhabbetle tatlı dile çevrilir


Pir Sultan Abdal

Çoktan Beri Yollarını Gözlerim

Çoktan beri yollarını gözlerim
Hatırım sormaya yar sen mi geldin
Gönlümün yemişi bağı bostanı
Ayva ile turunç nar sen mi geldin

Gelip şu yanımda oturan mısın
Serimi sevdaya yetiren misin
Ağır yüklerimi götüren misin
Katar maya ile dür sen mi geldin

Yüzünde benlerin hindidir hindi
Bilmem melek midir arştan mı indi
Bir su ver içeyim yüreğim yandı
Ağustos ayında kar sen mi geldin

Bülbüller ötüyor hüsnün bağında
İntizarım kaldı göğsün ağında
Elim kelepçede cellat önünde
Derdimin dermanı car sen mi geldin

Ol nesl-i Adem'in belinden misin
Gülşen bahçesinin gülünden misin
Firdevs-i Ala'nın ilinden misin
Cennet-i Ala'dan hur sen mi geldin

Pir Sultan Abdal'ım sen seni döşür
Yarin sevdaları sere ulaşır
Türlü libasları giyer kuşanır
Çarşılar bezenmiş al sen mi geldin


Pir Sultan Abdal

Dağlar

Ey benim divane gönlüm
Dağlara düştüm yalınız
Bu cefayı kendi özüm
Pek mail gördüm yalınız

Dağlar var dağlardan yüce
Dağmı dayanır bu güce
Derdimi üç gün üç gece
Söylerim bitmez yalınız

Şah'ın ayağına varsam
Hayırlı gülbengin alsam
Kızılırmağa gark olsam
Çağlasam aksam yalınız

Pir Sultanım ey erenler
Erine niyaz edenler
Üçler, kırklar, yediler
Mürvete geldim yalınız


Pir Sultan Abdal

16 Eylül 2015 Çarşamba

Dert Beni

Alçakta yüksekte yatan erenler
Yetişin imdada aldı dert beni
Başım alıp hangi yere gideyim
Gittiğim yerlerde buldu dert beni

Oturup benimle ibadet kıldı
Yalan söyledi de yüzüme güldü
Yalın kılıç oldu üstüme geldi
Çaldı bölük bölük böldü dert beni

Pir Sultan Abdal'ım gönül hastadır
Kimseye diyemem gönlüm yastadır
Bilmem deli oldu bilmem hastadır
Şöyle bir sevdaya saldı dert beni


Pir Sultan Abdal

Diken Arasında Bir Gül Açıldı

Diken arasında bir gül açıldı
Bülbülüm bahçene ötmeğe geldim
Bezirganım yüküm gevher satarım
Ali pazarına dökmeğe geldim

Baç'ım vermeyince yüküm satılmaz
Gevherin hasına hile katılmaz
İnkar toru ile şahin tutulmaz
Bir gerçek tor'una düşmeğe geldim

Ben bend oldum şu meydana atıldım
İkrar verdim ikrarıma tutuldum
İbtida taliptim pire katıldım
Pirin eteğini tutmağa geldim

Pir Sultan Abdal'ım yüreğim döğün
İmamlar rengine boyandım bugün
İrehber pişirir talibin çiğin
Ahiri bu imiş pişmeğe geldim


Pir Sultan Abdal

Dinle Sana Bir Nasihat Edeyim

Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir hal gelirse
Bunu ellere açıcı olma

Mecliste arif ol kelamı dinle
El iki söylerse sen de bir söyle
Elinden geldikçe sen iyilik eyle
Hatıra dokunup yıkıcı olma

El ariftir yoklar senin fendini
Dağıtırlar tuzağını bendini
Alçaklarda otur gözet kendini
Kat-i yükseklerden uçucu olma

Pir Sultan Abdal'ım sözüm başarır
Aşkın deryasını boydan aşırır
Seni bir mecliste hacil düşürür
Kötülerle konuş gocucu olma


Pir Sultan Abdal

15 Eylül 2015 Salı

Ekeyim De Eğleneyim Bir Zaman

Gurbet elde yad ellerin derdini
Çekeyim de eğleneyim bir zaman
Yaralı sineme bal ile tuzu
Ekeyim de eğleneyim bir zaman

Sılaya gönderdim gönül kuşunu
Seyredip gidiyor dağlar başını
Akıttığın gözlerimin yaşını
Dökeyim de eğleneyim bir zaman

Aşıp gider var mı bizim illeri
Yel ırgalar zülfündeki telleri
Dostlarımın göreceği yerleri
Gezeyim de eğleneyim bir zaman

Pir Sultan Abdal'ım Seyyit Nesimi
Destan etti şu illerde sesimi
Uğrun uğrun bir kenarda yasını
Tutayım da eğleneyim bir zaman


Pir Sultan Abdal

Ela Gözlü Yardan Bize Gel Oldu

Ela gözlü yardan bize gel oldu
Varamam şu yerler yazlanmayınca
Hiç talip kalmadı ehl-i dil oldu
Gerçekler bilinmez izlenmeyince

Ali'yi sevenler ayan eylemez
Saklayıp sırrını beyan eylemez
Erenler nutkunu nihan eylemez
Muhabbet kurulup sözlenmeyince

Ali'yi sevenler gönül döşürür
Döşürür de aşk kazanın taşırır
Her mürşit çiğ talip mi pişirir
Ateş yakıp altı közlenmeyince

Pir Sultan Abdal'ım demek olur mu
Hercai dilbere emek olur mu
Rızasız lokmasın yemek olur mu
Mürşit nazarında tuzlanmayınca


Pir Sultan Abdal

Emeğin Yite Mi Dersin

Bir aşkın deryasın boyla
Kıyısı öte mi dersin
Bir gerçeğe hizmet eyle
Emeğin yite mi dersin

Nadanı kondurma bağa
Düşürür seni tuzağa
Şekerler yedirsen sen zağa
Tuti olup öte mi dersin

Arifler yola giderler
İrfanda sohbet ederler
Nişansız yari n'ederler
Can gönül kata mı dersin

Bellidir kalbi boş olan
Nişan verendir hoş olan
Hercaiye yoldaş olan
Menzile yete mi dersin

Pir Sultan Abdal coşmayan
Aşk küresinde pişmeyen
İlkin Hakk'a ulaşmayan
Sonradan yete mi dersin


Pir Sultan Abdal

14 Eylül 2015 Pazartesi

Felek Beni Nazlı Yardan Ayırdı

Ne güzel de muradıma ererken
Felek beni nazlı yardan ayırdı
Ak gül kırmızı gül dererken
Felek beni nazlı yardan ayırdı

Kızardı kayalar don giydi dağlar
Yeşil yaprak ile bezendi bağlar
Yar ile sahraya çıktığım çağlar
Felek beni nazlı yardan ayırdı

Demir kafes idim doldum ıssıldım
Kurulu yay idim durdum kasıldım
Yemeden içmeden sudan kesildim
Felek beni nazlı yardan ayırdı

Yaz gelende yazı yaban yurt olur
Ak sürüye kara koyun kurt olur
Sevip sevip ayrılması dert olur
Felek beni nazlı yardan ayırdı

Pir Sultan Abdal'ım inem yarışam
Yarışam da ummanlara karışam
Başına gelmiş yok varam danışam
Felek beni nazlı yardan ayırdı


Pir Sultan Abdal

Felekler Zuhur Olalı

Felekler zuhur olalı
Arttı derdim fizahım var
Günahım çoktur gamım yok
Mehdi gibi bir mahım var

Gayettir Ali'nin demi
İmam Hasan gevher kanı
Şah İmam Hüseyin gibi
Muallakta dergahım var

İmam Zeynel leyl ü nehar
İmam Bakır kırdı küffar
Mehr içinde İmam Cafer
Şemsi gibi bir mahım var

Musa-yı Kazım'a düştük
Ali Rıza'ya eriştik
Muhammet Taki'den içtik
Türlü türlü kadehim var

Pir Sultan'ım Naki candır
Askeri dindir imandır
Mehdi sahib-i zamandır
Mürvetli padişahım var


Pir Sultan Abdal

Fetva Vermiş Koca Başlı Kör Kadı

Fetva vermiş koca başlı kör kadı
Şah diyenin dilin keseyim deyü
Satır yaptırmış Allah'ın laneti
Ali'yi seveni keseyim deyü

Şen kulların örüğünü uzatmış
Müminlerin baharını güz etmiş
On ikiler bir arada söz etmiş
Aşıkların yayın yaşayım deyü

Hakk'ı seven aşık geçmez mi candan
Korkarım Allah'tan korkum yok senden
Ferman almış Hıdır Paşa sultandan
Pir Sultan Abdal'ı asayım deyü


Pir Sultan Abdal