Şiir, Sadece: 2015-11-15

21 Kasım 2015 Cumartesi

İtiraf

Bir defa, bir defacık, sevimli, tatlı kadın,
Zarif kolunuz koluma
Dayandı (ve ucunda o ruh karanlığımın
Bu anı solmadı asla);

Vakit geçti; tıpkı bir yeni madalyon gibi
Bir ay kenti yıkıyordu,
Ve Paris üzerinde gecenin alayişi,
Nehir gibi akıyordu.

Evden eve ve araba geçen kapılardan,
Geçiyorlardı gizlice
Kediler, aziz gölgeler gibi veya bazan
Bizimle, kulak kirişte.

Ansızın, sıkı fıkı, özgür dostlar içinde
Solgun ışığa açılan,
Sizden, ey zengin ve gür sesli çalgı, ki neşe
Ve ürpertiyle ışıyan,

Sizden, ey duru ve şen, bir boru sesi gibi,
Kıvılcım dolu sabahtan,
Bir garip ses, sitem ve hüzün dolu bir ezgi,
Sıvıştı, çırpınıp duran

Sıska bir kız misali, pis, iğrenç, berbat halde,
Ailesinin utancı,
Göze çarpmasın diye, gizleyip bir mahzende
Uzun yıllar tutacağı.

Zavallı melek, şakıyordu, çığırtkan sesiniz :
“Dünyada doğru ne var ki,
Ele verir her zaman, düzgün çekseniz de siz,
Orda insan bencilliği;

Ne güç bir uğraştır güzel bir kadın olmak,
Ve nasıl bayağı bir iş
Çılgın soğuk dansöz gibi ayılıp bayılmak
Ağızda yapmacık gülüş;

Ne çirkin kişilerin kalplerine taht kurmak;
Aşk da yalan, güzellik de,
Ne ki onları atar bir sepete Unutmak
Sonsuz’a vereyim diye!”

Büyülü dolunayı hatırladım çok zaman,
Bu sessizliği ve usancı,
Ve bu dehşetli gizi kulağa fısıldanan
Kalbin günah çıkarttığı.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Réversibilité

Sevinç dolu meleğim, söyle bunaltı nedir,
Can sıkıntısı, utanç, hıçkırıklar, nedamet,
Ve korkunç geceleri besleyen sinsi şiddet,
Niçin kalbi buruşmuş bir kâğıda çevirir?
Sevinç dolu meleğim, söyle bunaltı nedir?

İyilik dolu melek, bilir misin nedir kin,
O hain yumrukları, acı gözyaşlarını,
Öç, çıkarttığı zaman cehennem çağrısını
Ve başına geçince öz yetilerimizin?
İyilik dolu melek, bilir misin nedir kin?

Sağlık dolu meleğim, tanır mısın Humma’yı,
Düşkünlerevi’nin loş duvarları boyunca,
Tıpkı sürgünler gibi, ayak sürüyen orda,
Güneşe hasret kalmış ve kıpırdak dudaklı?
Sağlık dolu meleğim, tanır mısın Humma’yı?

Güzellik dolu melek, nedir bu kırışıklar,
Yaşlanma korkusu ve bu pis azabı duymak
Bir bağlılığın gizli ayıbını okumak
Bizim her baktığımız gözlerde uzun yıllar?
Güzellik dolu melek, nedir bu kırışıklar?

Benim mutluluk, sevinç, ışık dolu meleğim,
Davud sağlık dilerdi göçerken bu dünyadan
Büyülü vücudunun yaydığı kokulardan;
Ancak duandır elbet, senden tek beklediğim,
Benim mutluluk, sevinç, ışık dolu meleğim!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri


Réversibilité: Fransızca anlamı "dönüşlülük, geçişlilik, tersine çevrilebilirlik." Burada Hristiyan tanrıbilimindeki sevap-günah kavramlarına, "İyilerin işlediği sevaplar kötülerin günahlarını da bağışlatır," inancına gönderme var.

O Şuh Kadın

Başın, her halin, her hareketin
Güzeldir, bir manzara kadar güzel;
Bulutsuz bir gökte sanki serin yel
Gülücükler oynar yüzünde senin.

Dokunup geçtiğin kederli yolcu
Büyülenir sağlıklı duruşundan
Senin kollarınla omuzlarından
Sanırsın fışkıran aydınlıktır bu.

Elbiselerine serpiştirdiğin
Yankılar uyandıran o renkler
Şairlerin akıllarına işler
İmgesini bir çiçek balesinin.

Giydiğin delidolu fistanlar
Belirtisidir rengârenk ruhunun;
Ey beni çılgına döndüren çılgın,
Senden tiksinirim sevdiğim kadar!

Arada sırada güçsüzlüğümü
Sürüklerken çok güzel bir bahçede,
Duyumsadım, alaylı bir şekilde,
Güneş parçalamaktaydı göğsümü;

Ve ilkbahar ve çayır çimen bir de
Öyle kırdılar ki benim kalbimi,
Doğa’nın kendini bilmezliğini
Cezalandırdım bir çiçek üzerinde.

Öylesine isterdim ki, bir gece,
Saati çaldığı vakit zevklerin
Hâzinelerine kişiliğinin
Sürünmek bir ödlek gibi sessizce,

Cezalansın diye neşeli tenin,
Bağışlanmış göğsün çürüsün diye,
Açsın diye şaşılası böğrüne
Bir büyük yara, geniş ve derin.

Ve sen ey baş döndüren tatlılık, bak!
Bu yepyeni dudaklar arasından,
Daha parlak ve daha güzel olan,
Kız kardeşim, zehrimi sana kusmak!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

20 Kasım 2015 Cuma

Canlı Meşale

Yürüyorlar önümde, o ışık dolu Gözler,
Çokbilmiş bir Meleğin mıknatıs yüklediği;
Yürüyorlar, ilahi kardeşim o kardeşler,
Gözlerime serperek elmas ateşlerini.

Her tuzak ve her ağır günahtan kurtararak,
Yönlendirirler beni bir Güzel’e, yol diye;
Onlar benim uşağım, bense onlara tutsak;
Boyun eğer varlığım bu canlı meşaleye.

Hoş gözler, parlarsınız gizemli ışığıyla
Gündüz yanan mumların, güneş kızartır ama,
Düşsel alevlerini söndürmez hiçbir zaman;

Şarkınız Diriliş’tir, onlar Ölümü kutsar;
Şakıyıp yürürsünüz ruhum uyandığı an,
Alevi hiçbir güneşle solmayan yıldızlar!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Ne Dersin Garip Kişi, Bu Akşam Saatinde

Ne dersin garip kişi, bu akşam saatinde,
Ya sen, kalbim, ne dersin, vaktiyle yağmalanan,
En güzele, en iyiye ve en sevgiliye,
Tanrısal gözle sana tekrar çiçek açtıran?

Gururumuz fedadır şanını övmelere:
Buyurgan sesindeki tatlılık dünya değer;
Bir melek kokusu var can bahşeden teninde,
Gözü giydirir bize ışıktan elbiseler.

İster gece ile bir yalnızlık içre olsun,
İsterse bir sokakta kalabalıkta kalsın,
Havada bir meşale gibi oynar hayali.

Bazan der: “Güzelim, ve beklemekteyim sizden
Benim Aşkım adına hep Güzel sevmenizi;
İlham perisi, Meryem, koruyucu Melek ben.”


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Hepsi Birden

Şeytan yukardaki odamda,
Sabah görmeye geldi beni,
Hatamı bulma çabasıyla,
Dedi: “Çok isterdim bilmeni,

Bütün güzel şeyler içinde
Onu olağanüstü kılan,
Pembe veya siyah nesnede
Cazip bir vücut oluşturan.

En hoş olan nedir” - Ey ruhum!
Yanıt verdin o Tiksinti’ye :
“Tercih mümkün değil diyorum,
Mademki şifa o, her şeye.

Hayran olunca, bilmem, beni
Bir şey ayartıyorsa eğer,
Göz kamaştıran Şafak gibi,
Gece gibi teselli eder.

Ve ahenk öyle tatlıdır ki,
Güzel vücudunu yöneten,
Not etmek için o ezgileri
Çözümleme yetmez bu yüzden.

Ey gizemsel değişim, sensin
Duyularımı teke indiren!
Musikiye can verir nefesin,
Koku nasıl çıkarsa sesinden!”


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

19 Kasım 2015 Perşembe

Sana Veriyorum Ben Bu Dizeleri, Ta Ki

Sana veriyorum ben bu dizeleri, tâ ki
Adım uzak çağların kıyılarına vursun,
Kafaları bir akşam o düşlerle doldursun,
Sert poyrazın lütfuna uğramış gemi gibi,

Hatıran, ne çok benzer belirsiz masallara,
Yorgun kılsın bir santur gibi okuyucuyu,
Kardeşlik ve giz dolu zincirin halkası bu,
Asılı kalsın benim mağrur uyaklarıma;

Lanetli varlık, derin uçurumdan arşa dek,
Kimse yok, benden başka sana cevap verecek!
- Sen ki, farksızsın çabuk silinen bir gölgeden,

Hafif bir ayak ve saf bir bakışla ezerek
Hakkında acı hüküm veren ahmakları, sen,
Kehribar gözlü yontu, ey tunç alınlı melek!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Balkon

Hatıralar annesi, aşkların en yücesi,
Her zevkimde sen varsın! her derdimde yalnız sen!
Nasıl tatlıydı ocak, akşamın albenisi,
Okşayışlar ne hoştu, gözüne bir getirsen,
Hatıralar annesi, aşkların en yücesi!

O kömür aleviyle aydınlanan akşamlar
Ve bir balkonda geçen, pembe buğuyla dolu.
Nasıl tatlıydı göğsün! Kalp iyiydi ne kadar!
Unutulmaz şeylerdi ne söyledikse çoğu
O kömür aleviyle aydınlanan akşamlar.

Ne güzeldir güneşler akşam saatlerinde!
Evren nasıl da derin! yürek nasıl da cesur,
Tanrıçalar ecesi, sana eğildiğimde,
Soluduğum şey sanki kanının kokusudur.
Ne güzeldir güneşler akşam saatlerinde!

Tıpkı bir duvar gibi koyulaşırdı gece,
Karanlıkta seçerdi gözlerim gözlerini,
İçerdim soluğunu, ey dirlik! ey zehir! ve
Ayakların alırdı ellerimde yerini.
Tıpkı bir duvar gibi koyulaşırdı gece.

Bana özgüdür mutlu anlarını çağırmak,
Yaşarım geçmişimi kıvrılıp dizlerinde,
Nazlı güzelliğini neye yarar aramak
Sevgili vücudundan, narin kalbinden öte?
Bana özgüdür mutlu anlarını çağırmak!

Bu yeminler, kokular, bu sonsuz öpücükler,
Dipsiz bir uçurumdan dönecek mi acaba,
Nasıl çıkarsa göğe o gececik güneşler
Denizlerin dibinde hep yıkandıktan sonra?
- Ey yerginler, kokular, ey sonsuz öpücükler!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Kedi

Gel, güzel kedim, âşık kalbimin üzerine;
Pençelerini çek geri,
Bırak dalayım senin o güzel gözlerine,
Maden ve akik benzeri.

Ne vakit parmaklarım hafif hafif okşasa
Başınla kıvrak enseni,
Ve elim okşamanın zevkiyle sarhoş olsa
Ürperen bedenini,

Karım gelir aklıma. Seninkine benzeyen,
Soğuk ve derin bakışı,
Sevimli hayvan, bir iğne gibidir, delip geçen.

Böylece, baştan aşağı,
Tatlı bir hava sarar, tehlikeli bir koku,
Onun esmer vücudunu.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

18 Kasım 2015 Çarşamba

Kabir Azabı

Ne vakit güzel karam, kaparsan gözlerini
Kenarında kapkara mermerden bir anıtın,
Alacak o çukurda senin ıslak mezarın
Bir konak ile yatak odasının yerini;

Ne vakit taş, ezerek senin korkak bağrını,
Ve kalçalarını, hoş bir rahavete dalan,
Menedecek kalbini atmaktan ve arzudan,
Başıboş gezilerden elini ayağını,

Mezar, sırdaştır bana sonu gelmez düşlerde,
(Çünkü mezar, şairi anlayacak daima),
Uykunun kovulduğu o büyük gecelerde,

Diyecek : “Neye yarar, söyle acemi yosma,
Böyle habersiz kalman, ölüler niye ağlar?”
- Derini kemirecek bir azap gibi kurtlar.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Korkunç Bir Yahudinin Koynundayken Bir Gece

Korkunç bir Yahudinin koynundayken bir gece,
Birbiri ile yatan iki cesetmiş gibi,
Düşünmeye başladım bu satılık gövdede
Hevesime set çeken hüzünlü bir güzeli.

Gözümde canlandırdım genç kızlık görkemini,
Kudretli bakışım, her an zarafet saçan,
Saçlarını, ki elbet kokulu bir miğferdi,
Bir hatıraydı beni aşk için uyandıran.

Zira öperdim şevkle ben soylu vücudunu,
Siyah saçlarına dek narin ayaklarından
Bir hazine sererdim derin okşayışlardan,

Şayet, bir akşam, kolay bir gözyaşıyla onu,
Ey zalimler sultanı, karartabilse idin,
O parlak ışığını soğuk gözbebeğinin.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Lethe

Yırtıcı ve sağır ruh, gel üstüne kalbimin,
Secde edilen kaplan, vurdumduymaz canavar;
Titrek parmaklarımı daldırma isteğim var
Sıklığına bir süre o kabarık yelenin;

Eteğinin içine, kokunla dolup taşan,
Keder yüklü başımı gömme arzusudur bu,
Solgun bir çiçek gibi, içe çekme arzusu,
Tatlı küf kokusunu ölmüş aşkımdan kalan.

Uyumak istiyorum! yaşamdan çok uyumak!
Bir uykunun içinde, daha tatlı ölümden,
Öpücük yayacağım hem de hiç çekinmeden
Senin güzel tenine, bir bakır kadar parlak.

Yatağın bir uçurum, ondan değerli ne var,
Dinen hıçkırıklarım içinde yitsin diye;
Büyük unutuş durur ağzının üzerinde
Ve öpücüklerinde hep böyle Lethe akar.

Artık en büyük zevkim, alna yazılmış gibi,
Kaderim budur deyip eğeceğim boynumu;
Yumuşak başlı kurban, suçu olmayan suçlu,
Azabı körüklerken ondaki temiz sevgi.

Sihirli nepenthes’le şifalı baldıranı
Emeceğim, acımı elbet gidermek için,
Çekici uçlarında bu sivri göğüslerin
İçinde hiçbir zaman, kalbin barınmadığı.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

17 Kasım 2015 Salı

Vampir

Sen ki, bıçak darbesi gibi,
Sızı dolu kalbime girdin;
Sen ki, şeytan sürüsü gibi
Güçlü, süse düşkün, delirdin,

Ve benim küçük düşmüş ruhum
Yatağın, mülkün olsun diye;
- Ey alçak, tutkunu olduğum,
Bir forsa nasıl bağlı ise

Zincirine, ayyaş şişesine,
Katı kumarbaz oyununa,
Ve her leş börtü böceğine,
- Lanet, bin lanet olsun sana!

Yalvardım o keskin hançere
Özgürlüğümü alsın diye,
Ve dil döktüm kalleş zehire
Alçaklığım son bulsun diye.

Ah! Zehir de, hançer de bana
Değer vermeyip dediler: “Sen
Layık değilsin kurtarılmaya
O kötücül esaretinden,

Budala! Onun baskısından
Çabamız kurtarsaydı seni,
Öpmen diriltirdi yeniden
Vampirinin pis cesedini!”


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

De Profundis Clamavi

Acımanı dilerim, biricik sevdiğim, Sen,
Kara çukur dibinden, kalbimin savrulduğu.
Ufku kurşunla kaplı, donuk bir evrendir bu,
Gecesinde hakaret, korku ve dehşet yüzen.

Üstünde soğuk güneş sana altı ay bakan,
Ve bir başka altı ay dünyayı örten gece;
Bu, kutup toprağından daha çıplak bir ülke;
- Ne hayvan var, ne ırmak, ne yeşillik, ne orman!

Zira donmuş güneşin soğuk vahşeti ile
Kaos gibi bitmeyen bu gece ötesinde
Bir dehşet bulunamaz üzerinde dünyanın;

Bahtını kıskanırım o iğrenç hayvanların
Sersemce bir uykunun içine dalabilen,
Zamanın çıkrığıdır bu kadar ağır dönen!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri


De Profundis Clamavi: Derinlerden bağırıyorum.

Leş

Ruhum, hatırlasana gördüğümüz o şeyi,
Güzel yaz sabahında:
İğrenç kokulu bir leş, bükte çakıl döşeli
Bir dere yatağında,

Kösnül bir kadın gibi, bacakları havada,
Ateşli, zehir kusan,
Açıyordu kokuşmuş karnını pervasızca
Utanıp arlanmadan.

Güneşse parlıyordu üstünde bu pisliğin,
Pişirmek ister gibi,
Ve Doğa’ya yüz misli iade etmek için
Ona eklediğini.

Ve gök bakıyordu bu görkemli iskelete
Sanki açan bir çiçek.
Bayılabilirdiniz, leşin çimen üstünde
Kokusu ağırdı pek.

Sinekler vızıldarken bu çürümüş karında,
Siyah kurt taburları,
Koyu bir sıvı gibi kaplıyordu boyuna
Canlı paçavraları.

Bir dalga gibi inip çıkıyordu hepsi de,
Atılıp çatlayarak;
Ve sanki belirsiz bir nefesle şişmiş gövde
Yaşıyordu artarak.

Bir garip musikisi de vardı bu dünyanın
Akarsu ve yel gibi,
Tohum gibi, uyumlu olarak harmancının
Kalburdan geçirdiği.

Şekiller soluyordu, hiç farkı kalmayarak
Bir düşten, bir taslaktan,
Unutulmuş tuvalde, bir sanatçı olarak
Anıyla tamamlanan.

Kayaların ardından bakıyordu öfkeli,
Kaygı dolu bir köpek,
İskelet üzerinde kalan son parça eti
Kapmayı gözleyerek.

- Ve bu pis, dehşet saçan kokuşmuş’a, ne var ki
Hep benzeyeceksiniz,
Ey gözlerimin nuru, hayatımın güneşi,
Meleğim, bir tanem, siz!

Böyle olacaksınız, ey gönüller sultanı,
Son kutsamadan sonra,
Çimen çiçek altında çürüme başladı mı,
Kemikler arasında.

O vakit, ey güzelim! öpücüklerle sizi
Yiyen kurda anlatın,
Koruduğum tanrısal özünü, biçimini
Perişan aşklarımın.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

16 Kasım 2015 Pazartesi

Danseden Yılan

Vücudunu görmek ne hoş,
Gamsız sevgili,
Cildin kıpırdak bir kumaş,
Her dem hareli.

Derin saçlar üzerinde
Acı kokulu,
Esmer mavi dalgalı ve
Hayta deniz bu.

Uyanan gemiye benzer
Sabah yelinde,
Aylak ruhum gitti gider
Uzak bir göğe.

Ne tatlıyı haber verir
Ne acıyım der,
Gözlerin altın ve demir,
Soğuk mücevher.

Salındığını görenler,
Ey güzel yosma,
Bu bir danseden yılan der
Değnek ucunda.

Çocuk baş yükünü taşır
Tembelliğinin,
Salınır gevşekliğiyle
Gencecik filin,

Gövden eğilip uzanan
Narin bir gemi
Devrilip suya daldıran
Serenlerini.

Buzul büyütür dalgayı
Hep eriyerek,
Yükselir ağzının suyu
Dişlerine dek.

Acı şarap niyetine
İçmekteyim ben,
Sıvı bir göğü, kalbime
Yıldızlar serpen.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Sedef Renkli, Dalgalı Elbiseleri İle

Sedef renkli, dalgalı elbiseleri ile,
Yürürken bile onu dansediyor sanırlar,
Değnekleri ucunda yılanları da böyle
Harekete geçirir şerbetli hokkabazlar.

İkisi de duyarsız acısına insanın,
Farksızlar donuk kumdan ve çölün mavisinden,
Uzun kolları gibi deniz çalkantısının,
Kendini kayıtsız bir şekilde geliştiren.

Hoş madenlerden mamûl parlak gözleri ise,
Saf meleğin sfenksle karışıp savrulduğu,
Her şeyin altın, çelik, ışık, elmas olduğu

Bu garip ve simgesel doğanın içersinde,
Sonsuza dek ışıldar, yararsız yıldız gibi,
O soğuk ihtişamı kısır kalmış kadının.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Sed Non Satiata

Sen ey garip tanrıça, gecelerin esmeri,
Misk ile havanadan oluşmuş kokun senin,
Savanın Faust’u ve bir büyünün eseri,
Ey abanoz göğüslü, çocuğu gecelerin,

Tercih ederim sabra, geceye ve afyona,
Sevdayla dolup taşan ağzının iksirini;
Arzularım kervanla sana yol aldığında,
Gözlerin sarnıçlardır derdimin su içtiği.

Ruhunun penceresi, iri siyah gözlerden,
Ey acımasız şeytan! daha az alev ver; ben
Styx değilim, sana sarılmam dokuz sefer,

Yazık, benim elimde değil, o çapkın Megaire,
Senin cesaretini ve umudunu kırmak,
Yatak cehenneminde Proserpina olmak!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri


Sed Non Satiata: Ama memnun değildi.