Sayfalar

26 Ocak 2016 Salı

Simón Carbajal

Antelo kırlarında, 90’lara doğru
Tanımış babam onu. Belki değişmiştir
Unutulmuş bir iki önemsiz sözcük.
Tek bir yönüyle anımsıyordu onu:
Esmer sol elinin üstündeki
Çizik çizik pençe izleri. Çiftlikte
Herkes payına düşeni yapardı:
Biri terbiyeci, öteki sığırtmaç,
Berikinin üstüne yok kement atmada
Simón Carbajal da jaguar avcısı.
Dadanacak olsa sürülerine bir jaguar
Ya da karanlıkta kükreyişi duyulsa,
Carbajal dağlara çıkardı iz sürmeye.
Bıçağını, köpekleri alıp giderdi.
Sonunda onu çayırda kıstırırdı.
Üstüne salardı köpeklerini. Sarı renkli
Canavar üstüne atılır onun
Adam da pelerinini sallardı sol koluyla
Hem kalkanıydı bu avcının hem de
Çığırtkan kuşu. Apak karnı bir an
Boşlukta çakardı korumasız. Hayvan
Çeliğin içine gömülüşünü duyardı ölümüne.
Dövüşleri ölümcül ve sonsuz olurdu.
Hep aynı jaguarı öldürüyordu avcı,
O ölümsüz hayvanı. Çok da şaşırmayın
Bu yazgıya. Sizinki de aynı benimki de,
yalnızca bizim jaguarın çok değişik halleri var
kılık değiştiriyor hiç durmadan. Adı bir an
nefret oluyor, bir an sevda, bir an alın yazısı


Jorge Luis Borges
Sonsuz Gül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder