Sayfalar

4 Şubat 2016 Perşembe

The Unending Rose

Susanna Bombal'a


Hicret’in ardında beş yüz yıl.
İran kendi minarelerinden
çöl mızraklarının saldırısını seyretti,
Nişapurlu Attar da bir güle baktı
sessiz sözcükler söyleyerek
dua eden biri değil de, düşünen biri gibi:
“Kırılgan küren elimde. Ve zaman
büküyor ikimizi de, biz farkında olmadan,
bu akşam saatinde, unutulmuş bir bahçede.
Senin tüy gibi gövden havada nem içinde.
Kokunun yoğun ve sürekli yayılışı
yaşlı ve yıpranan yüzüme yükseliyor.
Ama ben seni bir düşün katmanları arasında
ya da bu bahçede bir sabah görmüş olan o çocuktan
çok daha uzun bir zamandan beri tanıyorum.
Güneşin beyazlığı senin olabilir,
ayın yaldızı ya da zafer kazanmış kılıçtaki
kurumuş kırmızı kan lekesi de.
Ben körüm, bir şey de bilmiyorum. Ama
gidilecek daha çok yol olduğunu ve her şeyin
eşyanın sonsuzluğu olduğunu görüyorum. Sen
müziksin, ırmaklar, gökler, saraylar, meleklersin,
Ey sınırsız, gizdeş sonsuz gül, sonunda
Tanrının benim ölü gözlerime göstereceği.


Jorge Luis Borges
Sonsuz Gül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder