Sayfalar

26 Temmuz 2016 Salı

Ana. Baba. Evlat.

Bilinmez talih, anlaşılmaz kader,
Ömürleri bir sabah birleşecek oldu,
Seviştiler; evlendiler,
Bir çocukları oldu.

Bir beşik içinde şimdi
Bütün sevinçleri, küçücük,
Küçük ayakları, küçücük avuçları,
Daha kaç günlük!

Beceriksiz nefes alışları duyulur,
-Ana, baba, evlat, küçük odada üçü-
Etrafında deste deste nur,
Ağzında ak bir koku annesinin sütü.

Kuşlar gibi, henüz konuşmak bilmez sesi.
Güneş görmemiş gözler, el değmemiş ten.
Belli, Allahım, besbelli,
Onu var eden.

Senden gelen herşey o: her sabah doğan güneş,
Her yıl dönen bahar, kuru toprağa yağış.
Senden,
Bu eve bu bağış.

Baba, karşımda düşünür:
"Ana hasreti değil, aşka benzemiyor bu:
O kadar taze, o kadar başka!
Meğer sevecekmişim oğlumu ... "

Basıp bağrına annesi, der:
"Onu ben doğurdum, ninnisini söylüyorum,
Allahın bile değil!
O, yalnız benim yavrum ... "


Ziya Osman Saba
Geçen Zaman
1946

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder