I.
Amilcar Lopes Cabral (12 Eylül 1924 – 20 Ocak 1973) Afrikalı ziraat mühendisi, yazar, marksist ve vatansever siyasetçi. Cabral, Gine Bissau ve Cape Verde Adalarındaki bağımsızlık hareketinin önderlerindendir. 1973 yılında Portekizli ajanlarca suikast sonucu öldürülmüş, ölümünden kısa bir süre sonra da Gine Bissau tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmiştir.
Yüzünü anımsıyorum senin
Askerin yüzü
Emekçinin
Ve peygamberin.
Gözlerini anımsıyorum
Bakmıştım onlara
kendi gözlerime bakarcasına.
Sesini anımsıyorum
Kararlı net temiz
toprakçasına.
Seni anımsıyorum
Projektörlerin kesiştiği yerde
Flaşları altında fotoğraf makinelerinin
Mikrofonların çiti arkasında.
Seni
Kömürleşmiş köylerin
duman kokusuyla ...
Sırtındaki asker gömleğinden
bir barut acılığı yükselirdi...
Gülümseyişini anımsıyorum
Ruha alevler saçan.
Ellerini
ki mavi yanıklar göğerirdi onlarda
düşman bazukalarının armağanı.
Parmaklarını anımsıyorum
ki jestleri
incelik, yoğunluk ve iradeyi birleştirirdi.
Seni anımsıyorum.
söylevini.
Sesini sevgili oğlunun
dinlerdi Afrika
Ve Asya
dururdu yanında onun
öz bacısı gibi.
Söz ederdin
yurdundan
ki orada
taşmıştır özgürlük nehri
ve öfkeyle parlamaktadır
partizan dağlarında ateşler.
Konuşurdun sen
Ve yanardı yürekler
Savaşın müziğiyle mest.
Zırhlı arabaların uğultusu
infilaklar
ve makinelerin takırtısı
ve kurşunun ıslığı
ve dikenli tellerin çatırtısı
ve zafer çığlığıyla ...
Anımsıyorum seni
Amilkar ...
Derdin ki
Özgürlük
dünyada son tutsak
koparıp attığı zaman zincirlerini
ancak o zaman başlayacak...
Askerin yüzü
Emekçinin
Ve peygamberin.
Gözlerini anımsıyorum
Bakmıştım onlara
kendi gözlerime bakarcasına.
Sesini anımsıyorum
Kararlı net temiz
toprakçasına.
Seni anımsıyorum
Projektörlerin kesiştiği yerde
Flaşları altında fotoğraf makinelerinin
Mikrofonların çiti arkasında.
Seni
Kömürleşmiş köylerin
duman kokusuyla ...
Sırtındaki asker gömleğinden
bir barut acılığı yükselirdi...
Gülümseyişini anımsıyorum
Ruha alevler saçan.
Ellerini
ki mavi yanıklar göğerirdi onlarda
düşman bazukalarının armağanı.
Parmaklarını anımsıyorum
ki jestleri
incelik, yoğunluk ve iradeyi birleştirirdi.
Seni anımsıyorum.
söylevini.
Sesini sevgili oğlunun
dinlerdi Afrika
Ve Asya
dururdu yanında onun
öz bacısı gibi.
Söz ederdin
yurdundan
ki orada
taşmıştır özgürlük nehri
ve öfkeyle parlamaktadır
partizan dağlarında ateşler.
Konuşurdun sen
Ve yanardı yürekler
Savaşın müziğiyle mest.
Zırhlı arabaların uğultusu
infilaklar
ve makinelerin takırtısı
ve kurşunun ıslığı
ve dikenli tellerin çatırtısı
ve zafer çığlığıyla ...
Anımsıyorum seni
Amilkar ...
Derdin ki
Özgürlük
dünyada son tutsak
koparıp attığı zaman zincirlerini
ancak o zaman başlayacak...
II.
Amilkar
Umut yerleştirdin sen
acılı, milyonlarca yüreğe.
Onları
yakan mutluluğun duyumuyla doldurdun.
Kestin sonsuz geceyi
gerçeğin meşalesiyle
Yönelttin halkını
çetin yollarına
yiğitlik ve açık yürekliliğin.
Ve işte, iki adım kala şafağa
düştün
ve donup kaldın sonsuzca.
Ve kanın
yıkıyor
gökte yükselen şafağı.
Öldürdüler seni.
Çünkü sen
Gerçek yaşamın yolunu seçtin
yolunu başkaldırının
Çünkü sen
eline silah almış adalettin
Çünkü sen
acımızdın
her şey için hesaplaşmaydın düşmanla.
Çünkü sen
ümidiydin
emeği ve onuru yağmalananların.
Gine-Bissau'da
ve Yeşil Burun adalarında
ağlıyor rüzgar
Palmiye korularında
kırmızı bir toz kaldırarak.
Dalgalar vuruyor kıyılara.
ve acıyla gürüldüyor anafor.
Titriyor cengeller
inliyor derinlikleri ormanların
Afrika ana
sevgili oğlunun
cesedi üstünde ağlıyor ...
Bir canavara döndü onlar.
Sen gözü pekçe yaşamaktaydın
Geberiyordu onlar korkudan
Sen cisimleşmiş akıldın
Akılsızlıktı onlara egemen olan.
Öldürdüler seni
Fakat al kanın
atardamarlarımızda
ateşle fışkırıyor.
Ve yüzün
tekrarlandı
milyonlarca yüzde.
Ve vücudun
bir parçası oldu toprağımızın
onun taşısın sen, toprağı ve kumu.
Ve yüreğin senin
filizlenerek
yaşam ağacı olacak
bizler ve çocuklarımız için
Umut yerleştirdin sen
acılı, milyonlarca yüreğe.
Onları
yakan mutluluğun duyumuyla doldurdun.
Kestin sonsuz geceyi
gerçeğin meşalesiyle
Yönelttin halkını
çetin yollarına
yiğitlik ve açık yürekliliğin.
Ve işte, iki adım kala şafağa
düştün
ve donup kaldın sonsuzca.
Ve kanın
yıkıyor
gökte yükselen şafağı.
Öldürdüler seni.
Çünkü sen
Gerçek yaşamın yolunu seçtin
yolunu başkaldırının
Çünkü sen
eline silah almış adalettin
Çünkü sen
acımızdın
her şey için hesaplaşmaydın düşmanla.
Çünkü sen
ümidiydin
emeği ve onuru yağmalananların.
Gine-Bissau'da
ve Yeşil Burun adalarında
ağlıyor rüzgar
Palmiye korularında
kırmızı bir toz kaldırarak.
Dalgalar vuruyor kıyılara.
ve acıyla gürüldüyor anafor.
Titriyor cengeller
inliyor derinlikleri ormanların
Afrika ana
sevgili oğlunun
cesedi üstünde ağlıyor ...
Bir canavara döndü onlar.
Sen gözü pekçe yaşamaktaydın
Geberiyordu onlar korkudan
Sen cisimleşmiş akıldın
Akılsızlıktı onlara egemen olan.
Öldürdüler seni
Fakat al kanın
atardamarlarımızda
ateşle fışkırıyor.
Ve yüzün
tekrarlandı
milyonlarca yüzde.
Ve vücudun
bir parçası oldu toprağımızın
onun taşısın sen, toprağı ve kumu.
Ve yüreğin senin
filizlenerek
yaşam ağacı olacak
bizler ve çocuklarımız için
III.
Ellerin canlanacak
Ve yoğuracak
balçığını geleceğin.
Ve biz, yeni bir yaşam
yapacağız ondan.
Yüreğin canlanacak
ve başlayacak savaşarak geri almaya
özgürlük
aşk ve iyilik zamanını.
Gözlerin canlanacak
Ve görecekler
şafağın doğuşunu
altın bir alev içinde ufuktan.
Cesedinin üstünde
yemin ederim
her şeyimi
vereceğime
en uzak köşesinde
toprağımızın
son zincir halkası
parçalanana kadar. ..
Nerede güneş
gülümseyiş ve türküler varsa
ve uç veren filiz;
orada sen
canlısın
Amilkar...
Ve yoğuracak
balçığını geleceğin.
Ve biz, yeni bir yaşam
yapacağız ondan.
Yüreğin canlanacak
ve başlayacak savaşarak geri almaya
özgürlük
aşk ve iyilik zamanını.
Gözlerin canlanacak
Ve görecekler
şafağın doğuşunu
altın bir alev içinde ufuktan.
Cesedinin üstünde
yemin ederim
her şeyimi
vereceğime
en uzak köşesinde
toprağımızın
son zincir halkası
parçalanana kadar. ..
Nerede güneş
gülümseyiş ve türküler varsa
ve uç veren filiz;
orada sen
canlısın
Amilkar...
Gaoussou Diavara
Çeviren: Ataol Behramoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder