O hıncını boşalttı diyorsunuz
attı zincirlerini rüzgara
diyorsunuz ki verdi işaretini güneşe bilekleriyle o
ve buluşma sözünü
güneş bekliyor onu
tutsak çarpabilecek mi derebeyini diyorsunuz
gerçeğin kayasına
dikilerek karşısına
tufandan daha yüksek
ve ateşten yoğurabilecek mi günlük ekmeğini
O yırttı acısını diyorlar
yırtık parçalarından yaptı kalbini
sürü
nasıl götürebilecek çobanlarını mezbahaya
tutsak
nasıl dağıtabilecek ekse karanlığı
nasıl tokatlayabilecek elleriyle cellatını
Boynunda zincirler
bedeninde kırbaç kızartılan
kim başkaldırabilir
ne ki ustasıdır halk olamazlıkların
yiğitliği kurucusudur şanların
merhaba bu öfkeli adama
Cezayir çöllerindeki
merhaba taşan öfkesine
merhaba güneyin başkaldıranına
ki eğer vuruyor öç atlarına
merhaba Irak'ın yaralısına
tokat vuruyordu Bağdat'ın satılmışlarına
arıtmak için yurdunu
merhaba demir vurulu bileklere
demircinin öfkesine merhaba
merhaba kabaran taşan coşan yüreklere
merhaba köpüğünü kayalara düğümleyenlere
körfezin kumlarına ilk dikilen palmiyeye merhaba
torunlarını arapların atalarına doğru yönleyen
bengi yurda gül derleyen
gül saran ozana merhaba
yurt
ilk haykırışı gurur haykırışı oldu
yurt
ilk devinimi ufuk arkasındaki sınırlarını derinleştiren
tek Tanrının kutsal atılımı
kanla dokunan toprak
güneşin karşısında gömleğini açan toprak
güzellik kokulu yüzünde
taze otların çayırın
ilkbaharın serin yollarının
hazırlıyor kokusu şölenleri
gölge sürüklüyor kıyısına gölcüğün
vadi düşünüyor derin derin yaylalarında
yurt
çamura bırakan çocuklarını
bu alçağı koruyor sade
yüz karası
lekeledi kefenini
torunlarını gömdü yüz karası
istediniz ki bedeniniz zincir ola
özgür insanın türküsü gırtlağında boğula
eğilsin alnı özgür insanın çamura
ne ki işte biz
yüksek soylu dağlarız
biz yeni çocuklarıyız ulusun
milyon canız
kalıyor dönen rüzgarın kurban taşında alınlarımız
yankısı sesimizin duyuluyor uzağında yıldırımın
çağırıyor ellerimiz vuruşmaya çılgın fırtınaları
diziyor ellerimiz
utku denizinde askerleri
ateş olacağız gözlerinde karanlıkların
daim kökü kazınan kötülüğün
siz
yönetici zamanlar arasında
insanlardan insanlara
işbirlikçilerinizle
bilincinde halkların
gecesiniz
attı zincirlerini rüzgara
diyorsunuz ki verdi işaretini güneşe bilekleriyle o
ve buluşma sözünü
güneş bekliyor onu
tutsak çarpabilecek mi derebeyini diyorsunuz
gerçeğin kayasına
dikilerek karşısına
tufandan daha yüksek
ve ateşten yoğurabilecek mi günlük ekmeğini
O yırttı acısını diyorlar
yırtık parçalarından yaptı kalbini
sürü
nasıl götürebilecek çobanlarını mezbahaya
tutsak
nasıl dağıtabilecek ekse karanlığı
nasıl tokatlayabilecek elleriyle cellatını
Boynunda zincirler
bedeninde kırbaç kızartılan
kim başkaldırabilir
ne ki ustasıdır halk olamazlıkların
yiğitliği kurucusudur şanların
merhaba bu öfkeli adama
Cezayir çöllerindeki
merhaba taşan öfkesine
merhaba güneyin başkaldıranına
ki eğer vuruyor öç atlarına
merhaba Irak'ın yaralısına
tokat vuruyordu Bağdat'ın satılmışlarına
arıtmak için yurdunu
merhaba demir vurulu bileklere
demircinin öfkesine merhaba
merhaba kabaran taşan coşan yüreklere
merhaba köpüğünü kayalara düğümleyenlere
körfezin kumlarına ilk dikilen palmiyeye merhaba
torunlarını arapların atalarına doğru yönleyen
bengi yurda gül derleyen
gül saran ozana merhaba
yurt
ilk haykırışı gurur haykırışı oldu
yurt
ilk devinimi ufuk arkasındaki sınırlarını derinleştiren
tek Tanrının kutsal atılımı
kanla dokunan toprak
güneşin karşısında gömleğini açan toprak
güzellik kokulu yüzünde
taze otların çayırın
ilkbaharın serin yollarının
hazırlıyor kokusu şölenleri
gölge sürüklüyor kıyısına gölcüğün
vadi düşünüyor derin derin yaylalarında
yurt
çamura bırakan çocuklarını
bu alçağı koruyor sade
yüz karası
lekeledi kefenini
torunlarını gömdü yüz karası
istediniz ki bedeniniz zincir ola
özgür insanın türküsü gırtlağında boğula
eğilsin alnı özgür insanın çamura
ne ki işte biz
yüksek soylu dağlarız
biz yeni çocuklarıyız ulusun
milyon canız
kalıyor dönen rüzgarın kurban taşında alınlarımız
yankısı sesimizin duyuluyor uzağında yıldırımın
çağırıyor ellerimiz vuruşmaya çılgın fırtınaları
diziyor ellerimiz
utku denizinde askerleri
ateş olacağız gözlerinde karanlıkların
daim kökü kazınan kötülüğün
siz
yönetici zamanlar arasında
insanlardan insanlara
işbirlikçilerinizle
bilincinde halkların
gecesiniz
Abdel Basit El-Sufi
Çeviren: Nuri Pakdil
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder