Yağmurların soluksuz boşandığı günleri
Yağlı sokak taşlarının, pırıltılı tüfeklerin
Ağu kelimelerin
Kapıların kilitlerin gıcırdadığı günlerdi.
O bütün bir kıt'ayı sarmış yaprakları vardı
Yapraklar savrulurken kente kayıtsızlıkla
Parmaklar arkasında o vardı
Soluk ve sessizliğin külrengi saçlarıyla
Gülümserdi. Işıl ışıl gözleri
Gözleri yolculuğun karşı kıyılarında
Bilir-bilmez, ertesi gün ölecekti
Gülümserdi yaşı belirsiz gözleri
Utancın insanlardan utandığı günlerdi
Bir limandı hapishane köşesi -
- Hücreler adamlara, yaşayan adamlara.
Ve o dimdik yürüdü... hala dimdik yürüyor.
Yağlı sokak taşlarının, pırıltılı tüfeklerin
Ağu kelimelerin
Kapıların kilitlerin gıcırdadığı günlerdi.
O bütün bir kıt'ayı sarmış yaprakları vardı
Yapraklar savrulurken kente kayıtsızlıkla
Parmaklar arkasında o vardı
Soluk ve sessizliğin külrengi saçlarıyla
Gülümserdi. Işıl ışıl gözleri
Gözleri yolculuğun karşı kıyılarında
Bilir-bilmez, ertesi gün ölecekti
Gülümserdi yaşı belirsiz gözleri
Utancın insanlardan utandığı günlerdi
Bir limandı hapishane köşesi -
- Hücreler adamlara, yaşayan adamlara.
Ve o dimdik yürüdü... hala dimdik yürüyor.
Philippe Jones
Çeviren: Güngör Tekçe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder