Vız gelir sürgüne sahte olsa da renkler
Hele görüntülere bir inanıversin insan
Burası Paris diye yemin edebilir o an
Duyuyorum mezardan geliyor keman sesi
Operadır diyor şu parlak değişken yalım
Perçinlemek isterdim aralık gözlerimde
Sıkışık balkonları bronz heykelleri yeşil çatıyı
Şu sönmüş zümrüdü ve şu gümüş tilkiyi de
Tanımıyorum diyor şu taştan dansözleri
Onları tefiyle alıp götüreni de
Denizaltı yansısını kim koymuş alınlarına
Gözlerini ovuyor bir uyanık uyuyan
Denizanaları diyor aylar aylalar
Parmaklarım altında yayılır solgunlukları
Opal taşlarıyla gözyaşlarıyla süslü Opera'da
Hıçkırıklarımı öykünüyor eksiksiz orkestra
Perçinlemek isterdim çılgın belleğime
Şu gülü diyor şu bilinmeyen ebemgümecini
Caddenin ucundaki düşsel balo elbisesini
Bizim için kılık değiştiren o her gece
Aklımda mı beni hatırlatan kahreden geceler
Diyor karanlıktı güvercinin kara gözleri kadar
Karanlığın zümrüdünden başka bize yok kalan
Biliyoruz artık biz ne demekmiş gece
Tek sığınakları aşktır bütün sevişenlerin
Ve tutar dudakların bütün akşamlar boyu
Mor bir göğün kavgasını Paris üzerinde
Ey sevecenlik rengi o alaca geceler
Elmaslarını gökkubbe senin için sürerdi
Ben de oynardım eşit şansla kalbimi sana
Dönen güneşi bulvarların şenlik fişekleri
Bir yığın yıldız yerde çatıların üzerinde
Şimdi düşünüyorum da aldattı yıldızlar
Rüzgar sürüklüyordu bir yığın yeni düşü
Düşçünün adımları çınlıyordu sokakta
Sığınıyordu aşıklar sokak kapılarına
Kollarımızda çoğaltıyorduk sonsuzu ikimiz
Tutuşturuyordu beyazlığın bengi karanlığı
Ve görmüyordum gözbebeklerinin diplerinde
Altın gözlerini sönmeyen kaldırımların
Sebze arabaları şimdi geçer mi hala
Eskiden ağır ağır çekerdi yük beygirleri
Uykulu mavi adamların lahanasıyla dolu
Marly'nin artları şahlanırdı sislerde
Yaratıyor mu sütçüler o gümüş şafakları
Aziz Eustache tepesindeki dükkanlarına
İnanılmaz hayvanlar asıyor mu kasaplar
Kanlı karınlarına karanfiller takarak
Büsbütün susmaya karar vermedi mi daha
Sevmenin tadı bir akşam yitip gidince
Hani şu on meteliğe bir şarkı çalan
Bizim sokağın başındaki eski gramofon
Görecek miyiz gene o uzak cenneti
Hal'i Operayı Concorde'u Louvre'u
Hatırlatıyor mu sana geceler inince gece
Taa yürekten gelen o sabahsız geceyi
Hele görüntülere bir inanıversin insan
Burası Paris diye yemin edebilir o an
Duyuyorum mezardan geliyor keman sesi
Operadır diyor şu parlak değişken yalım
Perçinlemek isterdim aralık gözlerimde
Sıkışık balkonları bronz heykelleri yeşil çatıyı
Şu sönmüş zümrüdü ve şu gümüş tilkiyi de
Tanımıyorum diyor şu taştan dansözleri
Onları tefiyle alıp götüreni de
Denizaltı yansısını kim koymuş alınlarına
Gözlerini ovuyor bir uyanık uyuyan
Denizanaları diyor aylar aylalar
Parmaklarım altında yayılır solgunlukları
Opal taşlarıyla gözyaşlarıyla süslü Opera'da
Hıçkırıklarımı öykünüyor eksiksiz orkestra
Perçinlemek isterdim çılgın belleğime
Şu gülü diyor şu bilinmeyen ebemgümecini
Caddenin ucundaki düşsel balo elbisesini
Bizim için kılık değiştiren o her gece
Aklımda mı beni hatırlatan kahreden geceler
Diyor karanlıktı güvercinin kara gözleri kadar
Karanlığın zümrüdünden başka bize yok kalan
Biliyoruz artık biz ne demekmiş gece
Tek sığınakları aşktır bütün sevişenlerin
Ve tutar dudakların bütün akşamlar boyu
Mor bir göğün kavgasını Paris üzerinde
Ey sevecenlik rengi o alaca geceler
Elmaslarını gökkubbe senin için sürerdi
Ben de oynardım eşit şansla kalbimi sana
Dönen güneşi bulvarların şenlik fişekleri
Bir yığın yıldız yerde çatıların üzerinde
Şimdi düşünüyorum da aldattı yıldızlar
Rüzgar sürüklüyordu bir yığın yeni düşü
Düşçünün adımları çınlıyordu sokakta
Sığınıyordu aşıklar sokak kapılarına
Kollarımızda çoğaltıyorduk sonsuzu ikimiz
Tutuşturuyordu beyazlığın bengi karanlığı
Ve görmüyordum gözbebeklerinin diplerinde
Altın gözlerini sönmeyen kaldırımların
Sebze arabaları şimdi geçer mi hala
Eskiden ağır ağır çekerdi yük beygirleri
Uykulu mavi adamların lahanasıyla dolu
Marly'nin artları şahlanırdı sislerde
Yaratıyor mu sütçüler o gümüş şafakları
Aziz Eustache tepesindeki dükkanlarına
İnanılmaz hayvanlar asıyor mu kasaplar
Kanlı karınlarına karanfiller takarak
Büsbütün susmaya karar vermedi mi daha
Sevmenin tadı bir akşam yitip gidince
Hani şu on meteliğe bir şarkı çalan
Bizim sokağın başındaki eski gramofon
Görecek miyiz gene o uzak cenneti
Hal'i Operayı Concorde'u Louvre'u
Hatırlatıyor mu sana geceler inince gece
Taa yürekten gelen o sabahsız geceyi
Louis Aragon
Çeviren: Özdemir İnce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder