Sayfalar

23 Ocak 2016 Cumartesi

El Retiro Çiftliği

Alicia Jurado’ya


Zaman taşları olmayan bir satranç
Oynamakta avluda. Bir dal hışırtısı
Geceyi yırtmakta. Dışarıda, bozkır
Fersah fersah savurmakta tozları ve düşleri.
Her ikimiz de birer gölgeyiz, buyurduklarını
Kopyalayan öteki gölgelerin: Heraklitus ile Gautama.


Jorge Luis Borges
Onbeş Sikke
Sonsuz Gül

Batı

Alicia Jurado’ya


En sonuncu çıkmaz, batan güneşiyle.
Pampanın başlangıcı.
Ölümün başlangıcı.


Jorge Luis Borges
Onbeş Sikke
Sonsuz Gül

Miguel de Cervantes

Alicia Jurado’ya


Yaradılış gecemi süsleyen
Uğursuz yıldızlar, hayırlı yıldızlar;
İkincilere borçluyum hapse düşmemi
Don Quijote’yi düşlediğim tutukevini.


Jorge Luis Borges
Onbeş Sikke
Sonsuz Gül

Nortumbria, İ.Ö., 900

Alicia Jurado’ya


Gün doğmadan önce atın, parçalasın onu kurtlar;
En kestirme yol kılıç.


Jorge Luis Borges
Onbeş Sikke
Sonsuz Gül

22 Ocak 2016 Cuma

Yaradılış, IV, 8

Alicia Jurado’ya


Başlangıçtaki çölde oldu.
İki kol koca bir kayayı fırlattı.
Bir çığlık bile duyulmadı. Kan döküldü.
Şimdi aklıma gelmiyor, Habil miydi, Kabil mi?


Jorge Luis Borges
Onbeş Sikke
Sonsuz Gül

Önemsiz Bir Ozan

Alicia Jurado’ya


Hedef unutmaktır.
Daha önceden varmıştım.


Jorge Luis Borges
Onbeş Sikke
Sonsuz Gül

Asterion

Alicia Jurado’ya


Yıl insandan besinimi bağışlar bana
Ve sarnıç su dolu.
Bende düğümlenip kavuşur taş döşeli yollar.
Yakınabileceğim ne var sanki?
Günbatımlarında
Boğa başı ağır gelir biraz.


Jorge Luis Borges
Onbeş Sikke
Sonsuz Gül

21 Ocak 2016 Perşembe

Yağmur Yağıyor

Alicia Jurado’ya


Hangi dün, Kartaca’nın hangi avlularına acaba,
Yağıyor mu işte bu aynı yağmur?


Jorge Luis Borges
Onbeş Sikke
Sonsuz Gül

Çöl

Alicia Jurado’ya


Zamansız kalmış uzam.
Yukarıda kum rengi ay.
Şimdi, tam şu anda,
Metaurus ve Trafalgar’da ölmekte insanlar.


Jorge Luis Borges
Onbeş Sikke
Sonsuz Gül

Doğulu Bir Ozan

Alicia Jurado’ya


Yüz güz art arda baktım
İncecik puluna.
Yüz güz art arda baktım
Adaların üstünde beliren ebemkuşağına.
Yüz güz art arda dudaklarım
Bundan daha sessiz, kalmamıştı hiç.


Jorge Luis Borges
Onbeş Sikke
Sonsuz Gül

20 Ocak 2016 Çarşamba

Oyum Ben

Ben kardeşinin imgesini ya da gövdesini
(ikisi de aynı şey) sessizliğin ya da kadehinin
aynasında izleyen o boşyüce gözlemciden
daha az boşyüce olmadığını bilen biriyim.
Ben, benim suskun dostlarım, salt unutuştan
başka bir öç ya da bağışlanma olmadığını
bilen kişiyim. Bir tanrı bu garip
Çözümü sunmuş her türlü insan kinine.
Bunca gezip dolaşmama karşın, tekil, çoğul,
Yorucu, garip, kendimin ve başkasının
Zamanının labirentini bir türlü çözemedim.
Hiç kimse değilim ben. Kimseye kılıç çekmedim
savaşta. Yankıyım, unutuşum, hiçliğim ben.


Jorge Luis Borges
Sonsuz Gül

Bülbüle

Hangi gizli İngiliz gecesinden
ya da sadık, ölçü tanımaz Ren’den,
uzun gecemin geceleri içinde yitip
cahil kulağıma ulaşmış olabilir
efsaneler yüklü sesin
ey Vergilius’un ve Perslerin bülbülü?
Belki de hiç duymadım seni, oysa
hayatım hayatına bağlı, ayrılmazcasına.
Senin simgen gezgin bir ruhtu
Bir bilmeceler kitabında. El Marino
Ormanların sireni adını taktı sana;
Jüliet’ gecesi boyunca şakıyorsun sen,
Anlaşılmaz Latince sayfalar arasından
ve çam ormanları içinden Heine,
Almanya’nın ve Yudea’nın o öteki bülbülü,
alaycı, ateş kuşu, hüzün kuşu diyor sana.
Keats herkes adına dinledi seni, her zaman.
Yeryüzünde insanların sana verdikleri
Adlar arasında biri yok ki
Erişmek istemesin senin şakıyışına,
Ey karanlığın bülbülü. Müslüman
Seni düşledi zevkten çılgın, göğsü kanının
Kızarttığı gülün dikeniyle yaralı. Özenle
Yazıyorum bu şiiri akşam karanlığında,
Ey çöllerin, denizlerin bülbülü,
Bellekte, coşku ve masallarda
Aşkla yanasın, büyüleyen sesinle ölesin diye.


Jorge Luis Borges
Sonsuz Gül

Kılıçlar

Gram, Durendal, Joyeuse, Excalibur.
Eskilerden kalma savaşları
Tek belleğimiz olan şiirlerde kol geziyor.
Evren bir kuzeye bir güneye saçıyor onları.
Bugün artık toprak ve bir hiç olmuş erkek elinin
Ustalığı çekişmektedir kılıçta;
Demirde ya da tunçta, o ilk gün
Ademin kanı olan şu kılıç yarası.
Ta uzaklardan, bu sayıp döktüğüm kılıçların
Yiğitlik öyküleri, sahipleri canına kıymış
Kralların ve yılanların. Başka tür
Kılıçlar da var, duvardakiler ve yakındakiler.
Kılıç, bırak da seninle bu sanatı deneyeyim;
Seni kullanmayı hak etmemiş olan ben.


Jorge Luis Borges
Sonsuz Gül

19 Ocak 2016 Salı

İntihar

Tek yıldız kalmayacak gecede.
Gece kalmayacak.
Ben ölürken dayanılmaz evren de
tüm varlığıyla ölecek benimle,
Sileceğim piramitleri, madalyaları,
Kıtaları ve yüzleri.
Sileceğim geçmişin birikimini.
Toz edeceğim tarihi, tozu toz.
Son günbatımını seyrediyorum şimdi.
Son kuşu dinliyorum.
Kimseye hiçbir şey bırakmıyorum.


Jorge Luis Borges
Sonsuz Gül

Bizon

Dağlık, puslu, anlaşılmaz,
Sönmeye yüz tutmuş kor kızılı,
İri yarı, ağır aksak dolanıyor başı boş
Yalnızlığında tükenmeyen bozkırının.
Silahlanmış alnını yukarı kaldırıyor. İçinde
Uyuklayan öfkesiyle bu çağlar öncesi boğada
Vahşi batının kızıl derililerini görüyorum
Ve Altamira’nın yitmiş insanlarını.
Sonra bakıyorum, izgesini yansıtan aynası
Bellek olan insanca zamanı yok sayıyor.
Ne zaman umurunda onun ne de geçmişten
Bugüne akan yaşamı, öylesi değişken ve boş.
Zaman dışı, sayıya vurulmayan, sıfır,
En sonuncu bizon bu ve ilki


Jorge Luis Borges
Sonsuz Gül

Pars

Güçlü parmaklıkların ardında pars
Tekdüze yürüyüşünü sürdürecek
Kara bir kuyum, hüzün ve tutsaklık
Olan yazgısına (kendisi habersiz).
Binlercesi gelir geçer ve binlercesi
Geri döner, ancak tek ve sonsuzdur
Ölümcül Pars, Yunanlının düşüne giren
Ölümsüz Akhilleos’un tasarladığı
yolu tasarlarken, ininde.
Çayırlardan ve dağlardan habersiz,
Titreşen iç organları
Kör boğazını doyuracak geyikleriyle.
Gökyüzü boşa değişir durur. Herkesin
Payına düşen yolculuk önceden belirlenmiştir.


Jorge Luis Borges
Sonsuz Gül

18 Ocak 2016 Pazartesi

Döküm

Tırmanmak için bir merdiven dayamalı. Bir basamak eksik.
Ne arar insan tavanarasında
Dağınıklığı artıracak bir şeyden başka?
Küf kokusu sinmiş havaya.
Çöken akşamın ışığı sızıyor aralıktan.
Tavan kirişleri hemen tepemizde ve döşeme çürüyüp yıpranmış.
Ayak basmaya kalkışacak yok.
Kırık dökük bir adet katlanır yatak
Bir iki tane beş para etmez alet.
Rahmetlinin tekerlekli iskemlesi.
Bir adet abajur ayağı.
Paraguay işi, yarı sökük, püsküllü bir adet hamak.
Araç gereç ve kağıtlar.
Bir adet gravür, Aparicio Saravia’nın kurmayları.
Bir adet eski kömür ütüsü.
Durmuş bir saat, sarkacı kırılmış.
Yaldızları dökülmüş bir çerçeve, içi boş.
Mukavvadan bir satranç tahtası, birkaç kırık taş.
İki bacaklı bir adet mangal.
Deri bir sigara tabakası.
Küflenmiş bir adet kitap, Foxe’un Şehitler Kitabı’nın gotik harfli ustalıklı bir baskısı.
Artık kimin olduğu anlaşılmayan bir fotoğraf.
Tarazlanmış bir post, bir zamanlar kaplan derisiymiş.
Kapısını yitirmiş bir adet anahtar.
Ne arar insan tavanarasında Dağınıklığı artıracak bir şeyden başka?
Unutuşa, unutulmuş her şeye dikiyorum ben bu anıtı.
Kuşku yok, daha dayanıksız tunçtan ve kaynayıp gidecek ötekiler arasında.


Jorge Luis Borges
Sonsuz Gül

Browning Şair Olmaya Karar Veriyor

Londra’nın bu kızıl labirentlerinde
bakıyorum en garibini seçmişim insan
uğraşlarının, bir bakıma hepsi de,
kendine göre, öyle olsalar bile.
Ele geçmez cıvada
felsefe taşını arayan
simyacılar gibi
sıradan sözcükler yapacağım
-hileli kumarbaz kâğıtları,
halkın uydurduğu sözler-
Thor esin ve patlama,
gök gürlemesi ve tapınmayken
onları büyülerinden vazgeçireceğim.
Bugünün deyişiyle,
sırası gelince ben de
ölümsüz sözler söyleyeceğim;
daha değersiz olmamaya çalışacağım
Byron’un yüce yankısından.
Yaralanmaz olacak ben olan bu toz.
Bir kadın aşkımı paylaşırsa,
şiirim onuncu katına değecek eşmerkezli göklerin;
bir kadın omuz silkerse aşkıma,
ezgiler yaratacağım hüznümden,
zamanın içinde yankılanan koca bir nehir.
Kendimi unutarak yaşayacağım.
Görür gibi olup unuttuğum o yüz olacağım
Hainliğin kutsal yazgısını
kabul eden Yehuda,
bataklıktaki Caliban,
korkusuz ve inançsız ölen
paralı asker olacağım,
yazgının geri çevirdiği yüzüğü
görmekten korkan Polycrates,
benden nefret eden o dost olacağım.
İran bülbülü sunacak bana, Roma kılıcı..
Maskeler, derin acılar, dirilişler
örüp sökecek alın yazımı
ve ben bir yerde Robert Browning olacağım.




Jorge Luis Borges
Sonsuz Gül

Düş

Gece yarısı saatleri saçıp savururken
Bereketli zamanı,
Daha da ötelere gideceğim Ulisses’in yoldaşlarından,
İnsan belleğinin ulaşamadığı
Düşler ülkesine.
Aklımın almayacağı parçalar kaldı bende
O sualtı dünyasından:
İlkel bir bitkibilimden otlar,
Her türden hayvanlar,
Ölülerle konuşmalar,
Aslında hep birer maske olan yüzler,
Çok eski dillerden sözcükler,
Ve zaman zaman bir korku, gündüzün
Bize sunduğuna hiç benzemeyen.
Ya bunların hepsi olacağım ya da hiçbiri.
O öteki olacağım, bilmeden olduğum,
O öteki düşe, uyanık halime
Bakmış olan kişi. Şimdi onun değerlendirdiği,
Yakınmadan ve gülümseyerek.


Jorge Luis Borges
Sonsuz Gül