Sayfalar

6 Ocak 2017 Cuma

Bizans

Gündüzün silinmemiş görüntüleri çekilirken
İmparatorun zilzurna askerleri sızmış erken;
Karışıyor koca katedral çanının ardı sıra
Gece yankısıyla bekçi şarkıları kayıplara;
Yıldızlarla ve ayla ışıklanan kubbe tiksinir
İnsanın tüm varlığından,
Bütün karmaşıklığından,
Nasıl öfke ve balçıkla doluysa gövdede sinir.

Sürüklenir önümde bir imge, insan ya da gölge,
İnsandan çok daha gölge, gölgeden çok daha imge;
Ahretin makarası, mumya bezlerine sarılı,
Çözebilir arapsaçı gibi yolu;
Bir ağız ki ne bir soluğu var, ne de nemli,
Çağrılar çıkabilir soluksuz ağızlardan;
Selam sana üstün insan;
Adına varlıkta ölüm, ölümde varlık demeli.

Mucize, kuş ya da altın el işi,
Daha çok mucize, değil kuş ya da el iş,
Yıldızlarla ışıklanan altın dala dikilmiş de
Cehennem horozları gibi ötüp duruyor işte
Ve nefret saçıyor acısıyla aydan yanmış canın
Değişmez madenlerin görkemleri uğruna,
Sıradan kuşla çiçek yaprağına
Ve olanca karmaşıklığına balçığın ve kanın.

Geceyarısı İmparatorun avlusunda seker
Çalıyla beslenmeyen, çelikten yanmayan alevler,
Alevden doğan alevler, onları bozmaz fırtına;
Kanın doğurduğu ruhlar yaklaşır da yanlarına
Öfkenin olanca karmaşıklığı tutar yolunu,
Ölüm raksıyla birleşir,
Coşan acıyla depreşir,
Kol ucunu yakamayan alevin acısıdır bu.

Yunusun balçığı kanı üstünde eli yularda
Ruhlar, peşpeşe ruhlar! Sel kırılır kuyumcularda,
İmparatorun altın işçileri!
Raks yerinin mermeri
Bozar karmaşıklığın öfkelerini, merhametsiz,
O görüntüler ki yine
Hayat veriyor taptaze görüntülerine,
Yunusun yırttığı, çanın işkence ettiği deniz.


William Butler Yeats
Çeviren: Talat Sait Halman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder