Sayfalar

3 Ocak 2017 Salı

Yurt

Yorgun bir kent
geceleri ağır ağır
uykuya dalarken
gider benim gönül kuşum
ufuklara doğru
yellerin savurduğu
bulutlarla beraber

ey benim gönül kuşum
soyunup
bırakan kendini
serin dalgaların fısıltısına
ve kulaçlayan
"Urumiye" gölünün sularını
sonra o
buharlı geminin
dumanı kaplar gökyüzünü
gölün tarih ocağından
adlanan yüreğinden çıkar

yükselir duman, dağılır duman
Bağmeşe'de
tezgah başında
halı dokuyan bir kızın
dolar
ıslak ve küflü bodrumuna

çalışır kız kan ter içinde
canla başla çalışır
dokunur ilmek ilmek insanlığın destanını
çiçekler yaratır
sonsuza dek yaşayacak

gönül kuşum
Karadağ halkının
kışlık konargalarında gezer
ve Merage'nin

bağ çardaklarında
bahçıvanların söyleşilerini dinler
titrek fener ışığında
ve sonra yükselir
yürek dolusu gamla
konar
uçsuz bucaksız "ark" ın surlarına
donar gönül kuşumun yüreği
"neden bir sıcak ocak, yoktur ülkemizde
neden halkımın elleri soğuktur"
dağların
çayırların ötesinde
hiçbir sıcak ocak
hiçbir sıcak kucak
çağırmadı gönül kuşumu

O Ark ile dertleşir
Ark ki özüdür tarihin, sözüdür
ve der ki gönül kuşuma Ark
tutsak olmayacak insan
insanlık boy atacak.


Ali Reza Nabdel Oktay
Çeviren: M. Babek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder