Şiir, Sadece: İstanbul

3 Şubat 2017 Cuma

İstanbul

İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul'dasın
Yağmur altında bir adam sallanır durur sehpada
Bir damla mavi gök damlası gözlerinin üzerindedir
Karnını taşlara vermiş biri yatar camilerin önünde
Denize ağaçlara karşı
Bir bahriyeli bu şehrin parkında gördüğü rüyalardan utanıp kaçtı

Köprü başında yağlı ekmeklerini camekana sıralayan
İhtiyar satıcı memnun
Kocaman gemi direkleriyle dolu gökyüzü için şiirler yazıldı

Bakarsın ayağın dibinde boyalı kirli yelkenler yatar
Fildişi kakmalı aşağlık bir gökyüzü çalkalanıp durur
Memurun serserisinin aşkları hayalleri kendilerine mahsus
Ve deliler durup durup küfür etmesini unutmazlar
Minarelerine takılı bulutların sarhoş olduğunu şairler söylediler

Geceleri el kadar bayraklı gemilerin
Kızların uykularına girip dolaştıkları malumunuzdur
İnsana daima güzel şeyler düşündüren yıldızların
Zil zurnalığı için cigaralar yakılıp.
İki gözü iki çeşmedir serseriler için İstanbul
Dört yanında Allah'a söve söve yaşanır
Bir meyve gibidir intihar sabah akşam bölüşülür
Rakının adı geçtiği yerde ayağa kalkılır
Sualler tanzim edilir yaşamaya ait, sorulmaz

İki yanından uzamış saçlariyle
Sevdiği kadından vatandan savaşlardan kaçmış bir takım insanlar geçer
Dünyayı ve insanları görmeye çıkmışlardır
Elleri arkasında bir adam köprünün ortasında durur
Nereye baktığı belli olmaz
Ben gökyüzünü parkı beyaz sarayları seyrettiğini söyleyebilirim
Bu şehir aşktan değil şehvetten düşüp gebermeye hazır
Genç orospular ölü padişahlar hastalar şehri Rezil
İstanbul


İlhan Berk

Hiç yorum yok: