Bulut sürüleri, otladınız mı tanyerinin otunu?
Başı tıraşlı bir çocuktur gökyüzü. Çıt yok,
tek bir çalkantı sesi toprağın üzerinde.
işte benim görkemli tacım: yosunlardan bir taç.
Sözcüklerim sıçrıyor balıklarla birlikte
sabah kumsalının üzerinde.
Kendi kendimden, tanyeriyle soyunmuş durumda,
arıyorum uzaklıkların ele geçirdiği yüzü.
Boş bir kilise gibi sessiz duruyor okyanus
sarkıyor martıların çarmıhına gerilmiş ruhum.
Ve geri çekilme saati aralıyor düşüncelerimi
aralar gibi kapısını bir kulübenin,
terk edilmiş bir tahta benzeyen sobayla birlikte
rüzgarların geceyi geçirmek için girdiği.
Bir örümcek ağı gibi parlıyor kuşku köşelerde
ve duruyor gökyüzünde bir kırık çapa
bir kuyruklu yıldızın kuyruğu Avcı Cebbar'ın
altında.
Başı tıraşlı bir çocuktur gökyüzü. Çıt yok,
tek bir çalkantı sesi toprağın üzerinde.
işte benim görkemli tacım: yosunlardan bir taç.
Sözcüklerim sıçrıyor balıklarla birlikte
sabah kumsalının üzerinde.
Kendi kendimden, tanyeriyle soyunmuş durumda,
arıyorum uzaklıkların ele geçirdiği yüzü.
Boş bir kilise gibi sessiz duruyor okyanus
sarkıyor martıların çarmıhına gerilmiş ruhum.
Ve geri çekilme saati aralıyor düşüncelerimi
aralar gibi kapısını bir kulübenin,
terk edilmiş bir tahta benzeyen sobayla birlikte
rüzgarların geceyi geçirmek için girdiği.
Bir örümcek ağı gibi parlıyor kuşku köşelerde
ve duruyor gökyüzünde bir kırık çapa
bir kuyruklu yıldızın kuyruğu Avcı Cebbar'ın
altında.
İvan Davidkov
Çeviren: Özdemir İnce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder