Güzel bir liman olacaktın
Üç yandan dağlarla çevrili,
Bir yanı ovaya bakan bir liman.
Bir yelpaze gibi yayılırsın güneye doğru
Yedi ırmakla beslenir koyun
Ilık, nemli lodoslar sana eser,
Yosunların saçak ve şeritlerini yaydığı
Sahili süsleyen çiçekleri okşayarak.
Hiroşima, eski bir kentsin sen
Sandal ağacı kokan.
barındırdığın insanlar
Yıllar yılı canları dişlerinde çalıştılar.
Gündüzleri tekneler vızır vızır gelip giderdi,
Uzun gecelere türküler, ezgiler eşlik ederdi.
Hiçbiri savaş istemiyordu Nagasaki'li,
Hiroşima'lı
Japon işçilerin, çitfçilerin hiçbiri,
Hiçbiri, hiçbiri savaş istemiyordu.
Nefretle bakıyorlardı
Çinlilere, Malay'lılara.
Ne bir kauçuk ağacı dikebildiler Seylan'a.
Ne Cava'ya hindistan cevizi,
Ne de Mekong ırmağı üstüne bir koloni.
Savaş ötekileri semirtti,
Onları değil.
Yine bir sabah
Herkes yatağından fırladı düdük sesleriyle,
Bir ışık demeti gürültüsüzce
Doğudan batıya göğü taradı.
Anlamıştı herkes yıkımın gelip çattığını.
Geride kalanlar sakat baştan başa,
Anlatırlar dururlar, resimler gibi
O günlerin ürkünçlüğünü dünyaya.
Nelere tanık olmadılar ki
Üç yandan dağlarla çevrili,
Bir yanı ovaya bakan bir liman.
Bir yelpaze gibi yayılırsın güneye doğru
Yedi ırmakla beslenir koyun
Ilık, nemli lodoslar sana eser,
Yosunların saçak ve şeritlerini yaydığı
Sahili süsleyen çiçekleri okşayarak.
Hiroşima, eski bir kentsin sen
Sandal ağacı kokan.
barındırdığın insanlar
Yıllar yılı canları dişlerinde çalıştılar.
Gündüzleri tekneler vızır vızır gelip giderdi,
Uzun gecelere türküler, ezgiler eşlik ederdi.
Hiçbiri savaş istemiyordu Nagasaki'li,
Hiroşima'lı
Japon işçilerin, çitfçilerin hiçbiri,
Hiçbiri, hiçbiri savaş istemiyordu.
Nefretle bakıyorlardı
Çinlilere, Malay'lılara.
Ne bir kauçuk ağacı dikebildiler Seylan'a.
Ne Cava'ya hindistan cevizi,
Ne de Mekong ırmağı üstüne bir koloni.
Savaş ötekileri semirtti,
Onları değil.
Yine bir sabah
Herkes yatağından fırladı düdük sesleriyle,
Bir ışık demeti gürültüsüzce
Doğudan batıya göğü taradı.
Anlamıştı herkes yıkımın gelip çattığını.
Geride kalanlar sakat baştan başa,
Anlatırlar dururlar, resimler gibi
O günlerin ürkünçlüğünü dünyaya.
Nelere tanık olmadılar ki
Ne sahnelere.
Işık öylesine kör edici,
Rüzgar öylesine sertti ki.
Bir patlamada koskoca kayalar tuzla buz.
Bir patlamada çelik halatlar incecik tellere dönüyordu.
Yüz binlerce yaşam
Bir anda gidiverdi.
Aşk, sanat, müzik hepsi
Bir anda can verdi.
Yeller esiyordu artık o kentin yerinde,
Dinse ya o acı - ne gezer,
Bugün bile yürekler parçalayan
Ağlamalar duyuluyor orada,
Aradan on yıl geçtiği halde.
Tanık, ayağa kalk!
Hiroşima, sana söylüyorum duy beni,
Son ver artık yıkıma acıya.
Savaşın olanca zulmüne tanık oldun,
Kim savunabilir barışı senden daha iyi?
Bağırmalısın bütün dünyaya,
Anlatmalısın ölenin nasıl ölüp,
Kalanın nasıl kaldığını.
Tanık, ayağa kalk.
Efendiler, susalım lütfen biraz,
Hiroşima konuşacak!
Işık öylesine kör edici,
Rüzgar öylesine sertti ki.
Bir patlamada koskoca kayalar tuzla buz.
Bir patlamada çelik halatlar incecik tellere dönüyordu.
Yüz binlerce yaşam
Bir anda gidiverdi.
Aşk, sanat, müzik hepsi
Bir anda can verdi.
Yeller esiyordu artık o kentin yerinde,
Dinse ya o acı - ne gezer,
Bugün bile yürekler parçalayan
Ağlamalar duyuluyor orada,
Aradan on yıl geçtiği halde.
Tanık, ayağa kalk!
Hiroşima, sana söylüyorum duy beni,
Son ver artık yıkıma acıya.
Savaşın olanca zulmüne tanık oldun,
Kim savunabilir barışı senden daha iyi?
Bağırmalısın bütün dünyaya,
Anlatmalısın ölenin nasıl ölüp,
Kalanın nasıl kaldığını.
Tanık, ayağa kalk.
Efendiler, susalım lütfen biraz,
Hiroşima konuşacak!
Ai Z'ing
Çeviren: Gürkal Aylan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder