Sayfalar

5 Haziran 2017 Pazartesi

Dingin Gece

Bu beyaz ve solgun dört duvar,
Bu masa ve sandalye, arkadaş gibi içten olan,
Eski kitapların kokusu, ikide bir çarpan burnuma,
Bir rahibe denli temiz sevgili çay fincanını
Annesinin göğsünü iştahla emen bebek,
Bir horultu: deliksiz uykuda olmalı bizim oğlan ...
Bu gizemli dingin gece, insana erinç dağıtan.
Ağzımdaki minnet türküleri oysa
İlençlere dönüşüyor çok geçmeden.
Dingin gece, beni kandıramazsın.
Kim takar, bu dört duvarlık kısıtlı erinci?
Alabildiğine geniştir benim dünyam.
Daha savaşın gürültüsünü önleyemezken
Kalbimin atışın nasıl durdurabilirsin sen?
Yalnız bir adamın acısını, sevincini söylemektense
Çamurla, kumla dolsun ağzım daha iyi;
Delik deşik etsin köstebekler kafamın içini,
Böcekler yiyip emsin kanımı ve etimi,
Bir bardak şarap ya da bir şiir kitabı,
Yahut saat tiktaklarıyla örülen tekdüze bir gece için yaşamaktansa
İniltilerini duymadan çevredekilerin,
Dul ve yetimlerin çırpınmasını görmeden,
Savaş alanlarında yatan insanları,
Yaşam değirmeninde öğütülen tragedyaları görmeden,
Mutluluk, beni kandıramazsın.
Duvarlarla çevrili alan değil benim dünyam.
Dinle bak, bir patlama sesi daha, ölümün yeni bir kükreyişi.
Dingin gece, kalbimin çarpışını sen durduramazsın.


Wen Yi-Tuo
1957
Çeviren: Gürkal Aylan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder