Sayfalar

5 Ağustos 2017 Cumartesi

Yoksulluk, Basitlik, Sevinç

Türküsünü söylemeyi öğrendim
yoksulluğun, basitliğin, sevincin.
Şu ellerimle dokundum yaşama.

Türküsünü söylemeyi öğrendim
yoksulluğun, güçlüye tatlı gelen
insanlığımın görevidir
savaşma sevince.

Şu ellerimle dokundum yaşama,
biçim verir sınırları karşı koymama,
aydınlattı günü sonsuzluk tutkusu.

İçime çektim denizi,
izledim iğri gülümseyişlerinde
unutulmuş kadınların,
bir barış antlaşmasının kolay imzasını.

Şu ellerimle dokundum yaşama:
yoksulluğa, basitliğe, sevince:
içimden gelen ses tanıktır buna.

Türküsünü söylemeyi öğrendim
azınlık içinden utkuya yücelip
gerçeği haykırmanın,
yüreğim vura vura özgürlüğe kavuşmanın:

zoraki özgürlük,
var olmayan insanlık özgürlüğü:
kader yerine kahramanca büyüyüş.

Türküsünü söylemeyi öğrendim
tatlılık ve ciddilikle geleceğe yönelmenin,
yasalara uymanın,
barışa doğru itelenmenin.

Yoksulluk, basitlik, sevinç,
bir insan olmanın gücü, somut kazanç,
bir gülümseyişi saran adalet!

Türküsünü söylemeyi öğrendim
sen, ben, herkes için ölünceye dek
hoş, tatlı, kederli gerçeğin
ve de bitmez tükenmez tarihin.

Bir insan olarak hürüm ben,
Kabul edince işleyen barışımı, büyürüm,
türküsünü söylersem umudun
söylediğim türkü olurum.


Gabriel Celaya
Çeviren: Yekta Ataman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder