Ölümünden çok uzaklarda, zamanın
çepeçevre kuşattığı anıtsın.
Kelebeklere karışan güneşin kıyısında
sessizce duruyorsun.
Sen, beyaz heykel, mermer gül,
öz çocuğusun toprağın,
başında yapraklardan bir çelenk,
göğün altında görmeyen bakışların.
Anlarsın ışıkların solduğunu
sana dokunup geçen renklerden
ve soğuktan alacakaranlıkta
akşam sessizliğinden kopup gelen.
Taşa gömülürken gülümseyişin
kırdı kanatlarını altın arı,
sonsuzluğa taşıyor şimdi içinde
balın ve ağızların anısını.
Kusursuz geometrin biliyor artık
kırağı ürkektir, boştur hava
deniz nasıl gelir kumların ötesinden
sayısız kabukların yankısıyla.
Alnında bir yıldız öpücüğü
anılardan yoksun bir ışık,
anılardan ve yaşlardan arınmış;
mermer bedeninde düşlere yer yok.
Omuzlarına eğilmiş daldan
öpücükler taşıdı bir kuş sana.
Sonsuzluğu ne duru görüyorsun
gecenin bulutsuz açıklığında.
çepeçevre kuşattığı anıtsın.
Kelebeklere karışan güneşin kıyısında
sessizce duruyorsun.
Sen, beyaz heykel, mermer gül,
öz çocuğusun toprağın,
başında yapraklardan bir çelenk,
göğün altında görmeyen bakışların.
Anlarsın ışıkların solduğunu
sana dokunup geçen renklerden
ve soğuktan alacakaranlıkta
akşam sessizliğinden kopup gelen.
Taşa gömülürken gülümseyişin
kırdı kanatlarını altın arı,
sonsuzluğa taşıyor şimdi içinde
balın ve ağızların anısını.
Kusursuz geometrin biliyor artık
kırağı ürkektir, boştur hava
deniz nasıl gelir kumların ötesinden
sayısız kabukların yankısıyla.
Alnında bir yıldız öpücüğü
anılardan yoksun bir ışık,
anılardan ve yaşlardan arınmış;
mermer bedeninde düşlere yer yok.
Omuzlarına eğilmiş daldan
öpücükler taşıdı bir kuş sana.
Sonsuzluğu ne duru görüyorsun
gecenin bulutsuz açıklığında.
Eugenio Florit
Çeviren: Ülkü Tamer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder