Sayfalar

23 Aralık 2017 Cumartesi

Kuşkulu Gece

Odamda yapayalnız unutuşun ışığında yazıyorum.
Bırak da yazayım ilerleyen gecede:
Alacakaranlıktan bir parçayım.

Buruk tadıyım bu acılığın
yaratıldığım toprak kadar umutlu,
savaşın bize vaat ettiği tek yasa olan
gelecek barışın gerçeğiyim.

Masalların ve inançsızlığın uçurumlarıyla,
nerede olduğunu bilmediğim yerlerden geliyorum.
Fablların ve öykülerin hayvanını yaratan benim
gizli sevinciyim ben insanoğlunun.

Öyle bir tutsağım ki
zorla kabul ettirilen bu bayağı sessizlikte,
kaç kez gömülmüşüm böyle
yüreğimin derinliğine.

Bırakın diyeyim diyeceğimi geceler boyunca
uykusuzluk nasıl da uzun ve zor.
İşte seherin aydınlığıyla süsleniyor dizelerim,
yeni vatanın toprağıdır çağıran bizi.

Ateşin alevleri kör edemez bizi asla
ve bu hüzün de benim değil artık.
Portekiz ağladığı için ağlıyorum ben
yaklaşan ışığı büyültmek için.

Evlerin üstünde duyuyorum yelin uğultusunu,
daha iyi dinlemek için duruyorum bir an:
Dönüp duran kuş mudur, denizle hüznün
yendiği bir halkın uçuşu mudur?

Sözlerin ve eşyanın mırıltısıdır bu
sesinin gölgesinin kucağında böyle:
Yıldızların ve gömütlerin dirilişidir bu
dünyanın uzanan kollarıdır bize doğru.

Ülkenin ve yelin gürültüsüdür
pencereme vuran ve bana yaz diyen:
Sensin, sevgilim ve siz, insanlar, düşünceler,
geceleyin de gören ve bana gelen hepiniz.

Yazarak tüketiyorum sürgün günlerimi
kımıldayan eşyanın karmaşası içinde.
Açık duruyor kitaplarım üstünde masanın
Beni öven sessiz sayfalar ile.

Meyveler gibi kesik, beni rahatsız eden
gerçeği aradığım olgular gibi kesin:
kitaplar basit, ateşli, doğru,
yasak bütün sertlikler.

...................................

İnsanların ve eşyanın sesini dinleyerek,
Yaşama ve yellere bırakıyorum kendimi
- Sen inebilirsin sessizce
dizelerime, unutuşun ışığı.


Carlos De Oliveira
Çeviren: M. Uyguner

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder