Sayfalar

26 Ocak 2018 Cuma

Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden

Yiğit harmanları, yığınaklar,
Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar
Hayınlar, amana gelmiş,
Yetim hakkı sorulmuş.
Hesap görülmüş.
Demdir bu ...

Demdir,
Derya dibinde yangınlar,
Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs ...
Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,
Çelik kadavrası korugan'ların.
Ölünmüş, camın ölünmüş,
Murad alınmış ...

Gelgelelim,
Beter, bize kısmetmiş.
Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek, müthiş.
Genciz, namlu gibi,
Ve çatal yürek,
Barışa, bayrama hasret
Uykulara, derin, kaygısız, rahat,
Otuziki dişimizle gülmeğe,
Doyasıya sevişmeğe, yemeğe ...
Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
Asıl bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.

İçim, bir suskunsa tekin mi ola?
O Malta bıçağı, kınsız, uyanık,
Ve genç bir mısradır
Filinta endam ...
Neden, neden alnındaki yıkkınlık,
Bakışlarındaki öldüren buğu?
Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri ...
Nasıl da almış aklımı,
Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
Dost, düşman söz eder kendi kavlince,
Kınanmak, yiğit başına.
Bu, ne ayıp ne de yasak
Öylece bir gerçek, kendi halinde
Belki, yaşamama sebep ...

Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, karanlık ...
Ve zehir-zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık ...


Ahmed Arif
Hasretinden Prangalar Eskittim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder