Sayfalar

24 Nisan 2018 Salı

"Sonsuz Dönüş" Nietzsche'nin Zerdüşt'ü Anlatıyor

Tef çalıyordu çamın biri
iki yana sallanarak
Kar topu oynuyordu şu geç vakit
kaygısız bir kaç kozalak.

İki güvercin öpüşüp duruyor
iki ayrı dalda,
gölgeleri uzayıp karışıyor
karşı duvarda.

Usul bir sesle irkildim
döndüm soluma kimse yok
Baktım sağ yanımda birileri
cıgara aranmada.

İki kafadar ölüydü bunlar
bir at iskeletinin sırrında
verdiğim sıgarayı ısırarak
eridiler karanlıkta.

Dirgen uçlu bir tarak
takıldı kaldı saçlarımda.
Bir tanrıtanımaz olarak
dedim: "Kulkuvalda kuvalda!"

Kırmızı bir akrep
ısırdı yüreğimi.
Mezarlığın oradan geçiyordum, Karşı-Yaka'dan
durdurdu beni bir parmak imi.

Bir serçe yavrusu
kanatlanıp kondu elime.
Dedim: "Adın nedir?"
Dedi: "Dilini ver dilime."

"Geçiyordum uğradım" dedim
"sizin şu elin sırrı nedir?"
Üç beş kemik, bir avuç toprak
dedi: 'Ölüm sır değildir."

"Geçiyordum uğradım" dedim
"dünyanın kalmadı tadı."
Yaşlı bir kafatası yüzünü buruşturarak
dedi: "geride gözüm kaldı."

Ay kanadı derken,
şafak ağardı ağır aksak.
Yine bir sabah oluyordu işte
günışığını kulunlayarak.

"Geçiyordum uğradım" dedim
ama ağzımda sözüm kaldı.


Hüseyin Ferhad
Deniz Çobanları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder