Sayfalar

9 Mayıs 2018 Çarşamba

Sığınaktan Çıkınca

Sığınaktan çıkınca tanıyamadık ülkeyi
değişmişti renklerle sesler
köylerin yolların adı birer birer.
"şimdi nasıl bulacağız evimizi?"
Nereye sapsak bir çıkmaz sokak
barikatların kestiği.

Aramaya koyulduk işaretlerle,
"Köşedeydi okul... Atlantis Bar'ın yanı...
Geçince üç ulu çam ağacını..."
Ağaçlar yakılmış, kışla yapılmıştı köşeye
bir düş olmalıydı Atlantis
izi bulunamadığına göre.

Cesetleriyle verildi yeni evlerimiz
kış uykusuna in bulan ayılar gibiydik
hatta yeni doğum belgesi alırken ve kimlik
"biz" diyorduk yine - ama hangi biz? -
Hiç var olmuş muyduk aslında
göçen komşulara karşıt olmaksa tanımımız.

Geziye çıkmışız gibi Doğu'da
fotoğraf makinalarımızla limana koşuyorduk
Karşı'dan göçmenler gelirken çoluk çocuk.
Çalım satarak "siz" diyorduk onlara
kendimizi taslıyorduk kendimize -
Oysa çırçıplak kalmıştık asker şapkamız çıkınca.

Savaşta terkedilen bir evin telefonu elimde
- açan yok, herkes öldü mü yoksa? -
Bir ben mi kaldım yaşayan yıkıntılar altında...
Yaşlılar yadırgıyor, gençliğe girenlerse
eski bir gömüt-taşındaki unutulmuş yazı gibi
bakıyorlar dizelerime.

Bunca yıkım varken belki denizdir umut veren
içimde hiç dinmeyen bir ses var:
- Daha silinmedi Kıbrıslılar
portakalların çiçeklendiği bu bahçeden.
Biz kendimizi, yurdum pasaportunu arar
girebilmek için dünyanın kapısından.


Mehmet Yaşın
Pathos
Lefkoşa, 1984

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder