Sayfalar

14 Nisan 2018 Cumartesi

Tortular

Aktığım nehir
nereye taşır beni?

Nerede kalır
incelmiş kumum?

Kıyıya vuran dalga
arınır mı benden?

Öğrenmenin sevinciyle geçiyorum
hayatı.


Sina Akyol
Ayda Tümör İzleri

13 Nisan 2018 Cuma

Arzularım Kaldı

Arzularım kaldı bir Arap atta
Koyma kadir Mevla'm gamda firkatta
Düğünde bayramda ağır ziynette
Anar m'ola emmi dayı il bizi

Getir oğlan ben geyeyim postumu
Kimse bilmez garazımı kastımı
Gurbet ilde koydum geldim dostumu
Geri dönsem kınar m'ola il bizi

Dost elinden içtim içtim mat oldum
Kahpe felek güldü ben de şad oldum
Emmiden dayıdan dosttan yad oldum
Ne zaman uzağa attı yol bizi

Karacaoğlan dermanım var demim var
Yar yitirdim düşüncem var gamım var
Yedi derya içinde bir gemim var
Atar m'ola bir kenara sel bizi


Karacaoğlan

Altın Kafes İdi Benim Durağım

Altın kafes idi benim durağım
Dost elinden yaralandı yüreğim
Evvel yakın idim şimdi ırağım
Felek beni nazlı yârdan ayırdı

Dostumun yaylası çayır çimendi
Şu şirin dillerden ikrarın verdi
Yeminler eder de ayrılmam derdi
Felek beni nazlı yârdan ayırdı

Kumaş olam arşın arşın yırtılam
Köle olam çarşılarda satılam
Vadem yetmedi ki ölem kurtulam
Felek beni nazlı yârdan ayırdı

Der Karacaoğlan yanam alışam
Akam gidem şu sulara karışam
Yol başına gelmiş varam danışam
Felek beni nazlı yârdan ayırdı


Karacaoğlan

Nisan

Dokunsam, diyordum
kadim sesli rüzgara.

Tenha kıra uzandım,
göl hayatı inceydi.

Sürer,
yalın bir şiir.

Ekşi erik tadıyla.


Sina Akyol
Haytalarla Hatmiler

12 Nisan 2018 Perşembe

Ala Gözlüm, Ben Bu İlden Gidersem

Ala gözlüm, ben bu ilden gidersem,
Zülfü perişanım kal, melil melil.
Kerem et, aklından çıkarma beni;
Ağla göz yaşın sil, melil melil.

Yeğin ey sevdiğim, sen seni düzet;
Karayı bağla da, beyazı çöz, at;
Doldur ver badeyi, bir daha uzat;
Ayrılık şerbetin ver, melil melil.

Elvan çiçeklerden sokma başına,
Kudret kalemini çekme kaşına,
Beni unutursan doyma yaşına,
Gez benim aşkımla yar, melil melil.

Karac'oğlan der ki: Ölüp ölünce,
Ben de güzel sevdim kendi halımca;
Varıp gurbet ile vasıl olunca,
Dostlardan haberim al, melil melil.


Karacaoğlan

Ala Gözlü Nazlı Dilber

Ala gözlü nazlı dilber
Halimden haberin var mı
Seni eller alıyorlar
Zulmünden haberin var mı

Güzeller yola düzüldü
Aşkının bağrı ezildi
Yürü kemerin çözüldü
Belinden haberin var mı

Atlılar yurdu aşıyor
Badeler doldu taşıyor
Yavru, turuncun düşüyor
Koynundan haberin var mı

Karac'oğlan budur halim
Neylemeli dünya malın
Binboğa'dir benim ilim
İlimden haberin var mı


Karacaoğlan

Yitik Zaman Peşinde

sakız gibi beyaz düşler
içinde

geçti
geçti

gençliğim ah
kara bir hayatın ortasında.

şimdi yitik
zaman peşinde

lavanta kokulu öpüşler
içinde

geçti
geçti

gençliğim ah
kara bir hayatın ortasında.

şimdi yitik
zaman peşinde

yıldızlar bir yanıp
bir sönmüştüler

onlar
gibi
göz kırpıp
geçti
geçti
gençliğim ah
kara bir hayatın ortasında.
şimdi yitik
zaman peşinde

ey içine ay düşmüş toprak
mirenlerde

içtiğim

dikenli moramıklara
takılıp geçtiğim

tuzaklardaki
gençliğim
mintanımda kanın.


İnci Asena
Sesler ve Küller

11 Nisan 2018 Çarşamba

Ala Gözlü Benli Dilber

Ala gözlü benli dilber
Koma beni el yerine
Altın kemerin olayım
Dola beni bel yerine

Hicine gönlüm hicine
Yiğide ölüm geçine
As beni zülfün ucuna
Sallanayım tel yerine

Gel kız karşımda dursana
Şu benim halim sorsana
Zülfünden bir tel versene
Koklayayım gül yerine

Karac'oğlan der nolayim
Kolun boynuma dolayım
Nazlı yar kölen olayım
Kabul eyle kul yerine


Karacaoğlan

Ala Gözlerini Sevdiğim Dilber

Ala gözlerini sevdiğim dilber
Sana bir tenhada sözüm var benim
Kumaş yüküm dost köyüne çizildi
Bir zülfü siyaha nazım var benim

Ak ellere al kınalar yakınır
Ala göze siyah sürme çekinir
Dostu olan dost yoluna bakınır
Dosta giden yolda izim var benim

Yiğit olan gizli sırrı bildirmez
Güzel olan gül benzini soldurmaz
Her olur olmaza meyil aldırmaz
Bir şahan avlar da bazım var benim

Karac'oğlan derki konanlar göçmez
Bu ayrılık bizlen arasın açmaz
Bir kötü gönlüm var güzelden geçmez
Ne güzele doymaz gözüm var benim


Karacaoğlan

İtiraf

Her şeyi aldatıyorum
Bir başka şeyle
Suyu güneşi toprağı...
Leylağı portakal çiçeğiyle aldatıyorum
Sultan Ahmet'le Ayasofya'yı
İkisini köşedeki küçük kiliseyle...
Kızkulesi'nin Ahırkapı Feneri'nden haberi yok
Bir bilse...
Kemanı flütle aldatıyorum
Şairi şairle
Bazen karışıyor ikisi birbiriyle ...
Bazen
Kararsız kaldığım zamanlar oluyor
Alıveriyorum koynuma ikisini de
Bir yanımda postacı bir yanımda tütüncü
Deyme keyfime...

İsim vermiş gibi olmasın ama sırası gelince
Aldatıyorum
İstanbul'u bile.


İnci Asena
Tutamadığım Sözler

10 Nisan 2018 Salı

Ala Gözlerine Kurban Olduğum

Ala gözlerine kurban olduğum
Say edip aleme bildirme beni
Açıp ak gerdanı durma karşımda
Ecelimden evvel öldürme beni

Dilber at kolların dola boynuma
Ölüm endişesi gelmez aynıma
Bir gece misafir eyle koynuna
Sabah oldu deyu kaldırma beni

Karac'oğlan tutma beni el gibi
Akıttım gözümden yaşı sel gibi
Bahçende açılan gonca gül gibi
Dizip al yanağa soldurma beni


 Karacaoğlan

Akça Kızlar Göç Eyledi Yurdundan

Akça kızlar göç eyledi yurdundan
Koç yiğitler deli oldu derdinden
Gün öğle sonu da belin ardından
Saydım altı güzel indi pınara

Üçü uzun boylu, kaşların süzer
Üçü orta boylu, zülfünü dizer
Sanki akça ceylan bir çölde gezer
Sarı kınalı keklik indi pınara

El atıp dericek Hatce'nin gülü
Can için sarıcak Ayşe'nin beli
İkisi hampalı biri döndeli
Eminem çok içti kandı pınara

Karac'oğlan bunu böyle söyledi
İndi aşkın deryasını boyladı
Kızlar gitti diye pınar ağladı
Acıştım yüreğim yandı pınara


Karacaoğlan

Ruasıcyristal'den

XII.

belirsiz ilkbahar çığlığı, hafif çığlık
gül gölgelerinden ilk yaradılıştan
güçsüz azrailden
ayışınlarının aktığı yere
kızıl buyurganlar vadisinde

gökler mi yoksa toprak mı
hangi mekan açıktır insanoğlu için
lahit rüzgarları mı, tek bir toz zerresi bırakmayan
yiyip yutan canlı gövdeyi

o masal akşamları için
sönük bakışlı melekler soyar gövdeyi
taşlaşmış kanın emrinde çıplak çiçek gibi
ıpıslak soğuk ve beklentisiz gövde
isteğin oluştuğu yerde
bırakın parçalansın yüreğim.


Gülseli İnal
Dans Natura

9 Nisan 2018 Pazartesi

Ağlayı Ağlayı Düştüm Yollara

Ağlayı ağlayı düştüm yollara
Karışayım bozbulanık sellere
Adı sanı bilinmedik illere
Gitmeyince gönül yardan ayrılmaz

Ahım kaldı şu gelinin ahdinde
Deremedim güllerini vaktinde
Karanlık gecede kolum altında
Yatmayınca gönül yardan ayrılmaz

Gözüm kaldı şu kaplanın postunda
Azrail de can almanın kastında
Döne döne teneşirin üstünde
Yunmayınca gönül yardan ayrılmaz

Hadini de Karac'oğlan hadini
Aramazlar gurbet ile gideni
Ak göğsün üstünde çakır dikeni
Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz


Karacaoğlan

Çıplak Dağda İmidatio Dei

Yalnızken ağzın ezgiler günlüğü
uçuk beyaz aya doğru
uçar senin düş evin
Kildare taşlarıyla örülü
örtük bir duvar öte
sonsuzluğun yüreğinde
bir de
yıkık bir oba
belki düş belki serap
ağır kollarıyla gemicin
halatları topluyor avluda

Gizli gece örtüsü
Kuzey'i seslerden geçilmez kılardı
hırpani gövden bir ara
bir alev
yanıp giderdi Meduza'nın meleklerine
ne farkın var gözyaşı yontusundan
orada uçurum orada sevda yanığı
orada bir avuç kül savrulan
Ah gökten geçeni görüyor musun
diz çökeni birden
mitik kuşların yüreğinde yitirildin
tüm tabletler yazıtlar senin için
sabah delice hırçın
sonsuz rüzgar duraklarında.


Gülseli İnal
Letoon

8 Nisan 2018 Pazar

Ağlama Sevdiğim Gül Dedi Bana

Seherden uğradım dostun köyüne
Hoş geldin sevdiğim in dedi bana
Tomurcuk memesin verdi ağzıma
Yorgunsun sevdiğim em dedi bana

Benim yârim gelişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
İbrişim kuşaklı ince bellidir
İnce bellerimi sar dedi bana

Benim yârim bana yalan söylemez
Söylerse de gıybetimi eylemez
El yanında ikrarını söylemez
Elleri uyut da gel dedi bana

Mestine de deli gönül mestine
Aşık olan gül gönderir dostuna
Telli mahramasın attı üstüme
Terlisin sevdiğim sil dedi bana

Karac'oğlan sırrın kime danışır
Siyah zülfü mah yüzüne kıvrışır
Ayrılanlar elbet bir gün kavuşur
Ağlama sevdiğim gül dedi bana


Karacaoğlan

Gece Düşleri

gece düşleri alır götürür beni
sığınmacı akşamların hüznüne
- ne çok şey anlatılır ya da anlatılamaz
baskının direnmeye davetine
ölümlerin yeniden dirilmelerine

bir kent düşünün her evde bir yaralı
- ya ölüler ya ölemeyenler ya ölümü bekleyenler
düğünlere kan bulaşmış bir kez
- sevgiler tutsak tek kişilik hücrelerde
sular da çürür yetmişiki gün boyunca

gece düşleri alır götürür beni
dimdik yüreklerin yanında nöbete
şarkı, türkü, şiirle dolmaya
kilit vurulmuş denizlerin dilinde
balıkçıların ağında mavi köpük olmaya

yabancı akşamların karanlık gülleri
mektupların yanıtsız kaldığı günler
acı haberler bizleri bekler kuytularda
yapraklar sessizce hıçkırır ezgilerimizi
gözlerin, dost gözlerin sönmeyen sevgisi

gece düşleri alır götürür beni
elimde bir gül fidanı
kaşların namlu gibi çatıldığı sedirlere
dillerin bıçak açmaz suskunluğu
kararlılıklara, antlara, akşamalacalarına

ve sen gelirsin şafağın ilk rengiyle
penceremde kuş olmaya


Gültekin Emre
Gece Düşleri