Şiir, Sadece: 2018-05-13

19 Mayıs 2018 Cumartesi

Babam

Babamın resmini çizdim bugün,
Ama benzemedi babama.
Kemanını da çizdim sonra,
Yine benzemedi babama.
Sigarasını bile çizdim,
kağıttaki babam değildi yine.
Annemi çizdim sonra yanına
Babam eğilip öptü annemi
kemanını tıngırdattı
külünü silkti sigarasının.


Neşe Yaşın
Sanat Emeği, Eylül 1978

18 Mayıs 2018 Cuma

Koşma

İzin ver hey ağam ben de gideyim
Ah çekip de arkam sıra ağlar var
Bakarım bakarım sılam görünmez
Aramızda yıkılası dağlar var

Coşkun sular gibi akıp durulma
Kuru yaprak gibi esip savrulma
Nerde güzel görsen ona çevrilme
Bizim ilde cana kıyar beyler var

Karşıdan karşıya yanar bir ışık
Bunu söyleyenin dilleri aşık
Bir buğday benizli zülfü dolaşık
Gitme diye beni yolda eğler var

Karac'oğlan der ki kendim öğeyim
Taşlar alıp kara bağrım döğeyim
Güzel sevme derler nasıl sevmeyim
Kaşlar arasında çifte benler var


Karacaoğlan

Koşma

Eğer benim ile gitmek dilersen
Eğlen güzel yaz olsun da gidelim
Bizim iller kıraçlıdır aşılmaz
Yollar çamur kurusun da gidelim

Aşamazsın Karaman'ın ilini
Köprüsü yok geçemezsin selini
Gerdan yaylasının Perçem belini
Lale sümbül bürüsün de gidelim

Sökülsün dağların buzu sökülsün
Öne insin, çöl ovaya dökülsün
Erzurum dağının karı çekilsin
Ak koyunlar yürüsün de gidelim

Karac'oğlan der ki buna ne fayda
Hiç rağbet kalmadı yoksula payda
Bu ayda olmazsa gelecek ayda
Onbir ayın birisinde gidelim.


Karacaoğlan

Nerkis'in Babasına Söylediğidir

Çocuklar sever babasını,
babalar çocuklarını sever.
Babacık ne güzel türkü söylersin,
sınıftayken duyarım sesini senin,
dalarım, düşünürüm, kızar öğretmenim.
"Öğretmenim, babacık türkü söylüyor
Ya kurşunlar alırsa onu
Biz babasız ne ederiz?"
"Savaş olunca baba
saklan yatağın altına"


Neşe Yaşın
Sanat Emeği, Eylül 1978

17 Mayıs 2018 Perşembe

Koşma

Bad-ı saba selam söyle o yare,
Pek göresim geldi illerimizi.
Gönül arzu çeker ama ne çare,
N’ideyim tutan var yollarımızı.

Acem şahı bize name gönderdi,
Gam leşkerin üstümüze dönderdi,
Zalim felek bizi yaktı yandırdı,
Savurdu havaya küllerimizi.

Yüküm gamdır gam alır satarım,
Pervaneler gibi yanar tüterim,
Kıyamette yakasını tutarım,
Vermesin hoyrata gönüllerimizi.

Karac’oğlan der ki gümanım yoktur,
Gayri rakiplere amanım yoktur.
Sılaya varmaya dermanım yoktur
Nazlım beklemesin yarini


Karacaoğlan

Kızlar

Her sabah her sabah gelir geçerler
Dünyalar durdukça durası kızlar
Bir vefa görmedim kaşı karadan
Allahım, muradım veresi kızlar

Tanımadım kirpiğinden, kaşından
Ayırmadım yareninden, eşinden
Öpe idim gerdanından, döşünden
Gelin olup bize gelesi kızlar

Donadaydım yeşil ile al ile
Besleyeydim şeker ile bal ile
Boğum boğum al kınalı el ile
Al, yeşil gerdeğe giresi kızlar

Kızlar güzel güzel, aslı huriden
Yeryüzünü lale, yesil bü'rü'den
Kasvetli gönlümün gamın eriden
Karanlık kalbimin çırası kızlar

Karac'oğlan gam yükünü götürür
Her kötüyü yad ellere getirir
Kulağı küpeli oğlan getirir
Babası evine giresi kızlar


Karacaoğlan

Ölücükler

Türk tarafında
bir küçük mezarcıkta
savaş kurbanı
bir Kıbrıslı çocuk
dedi ki:

"İnsanlar, ben neden öldüm?
insanlar, henüz bebektim
bir suç işlemedim
neden koydunuz beni karanlığa?"

Rum tarafında
bir küçük mezarcıkta
bir harup ağacının altında
savaş kurbanı
bir Kıbrıslı çocuk daha
dedi ki:

"neden öldüm ben?
bir suç işlemedim.
tırmanmak istiyorum harup ağacına
neden koydunuz beni karanlığa?"


Neşe Yaşın
Sanat Emeği, Eylül 1978

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Katar Katar Olmus Gelen Turnalar

Katar katar olmuş gelen turnalar
Şu halime, şu gönlüme bak benim
Şahin pençe vurdu, tüyüm ağarttı
Kanadıma bir ok vurdu berk benim

Gökyüzünde turnam bölüktür bölük
Ayrılık elinden ciğerim delik
O'nu'n muhabbet de sonu ayrılık
Depreştirmen, eski yaram çok benim

Gittim gurbet ile geri gelinmez
Kim ölüp de kim kaldığı bilinmez
Ölsem gurbet ilde gözüm yumulmaz
Anam, atam bir ağlarım yok benim

Karac'oğlan der ki, bre erenler
Ben gidiyom, mağmur olsun örenler
Kavim, kardaş, konuştuğum yarenler
Soyundurup, çıracığım yok benim


Karacaoğlan

Behey Ala Gözlü Dilber

Behey ala gözlü dilber,
Vaktin geçer, demedim mi?
Haramı olmuş gözlerin,
Beller keser, demedim mi?

Bak şu Kaşa, bak şu göze.
Ciğer kebab oldu köze.
Yakasız gömlekler bize
Felek biçer, demedim mi?

Deryalarda yüzer gemi,
Şeker dudakların yemi.
Süregör devranı, demi,
Devran geçer, demedim mi?

Karac`oğlan der: Mert ile,
Sözüm yoktur namert ile.
Kahpe felek bu dert ile
Bizi eğer, demedim mi?


Karacaoğlan

İki Şiir Ayır Kendine

iki şiir söyle kendine

oturduğunda masaya
masayla bardağı ayıran çizgiden
iki şiir dile

geçerken bir tren
rayların üstündeki ıslığı dinle
filen dolmasa da olur
iki şiir
ve bir tren sesiyle dön evine

iki şiir iste
gazete satan
arı kanatlı çocuktan
çünkü çocuklar sevmez haberleri
haber vermez hiçbir gazete
evde saklanan düşlerin yerini

iki şiir ayır kendine
akşam dönüşü
iki ekmek gibi
götürmek için evine


Salih Mercanoğlu
Yağmurun Elleri

15 Mayıs 2018 Salı

Kadir Mevlam Senden Bir Dileğim Var

Kadir Mevlam senden bir dileğim var
Muhannes kuluna muhtaç eyleme
Cennet-i alayı nasib et bana
Sırat köprüsünden yolum bağlama

Kapımıza kara deve çökünce
Fırtınası şol alemi yıkınca
Cehenneme kul seçilip çıkınca
Kadir Mevlam o kullardan eyleme

Kadir Mevlam ateş atma özüme
Dünya malı görünmüyor gözüme
Kadir Mevlam sen bak benim yüzüme
Cehennemin ateşiyle dağlama

Karac'oğlan hata çıkmaz dilimden
Kocadım da hayır gelmez elimden
Kadir Mevlam asla geçmez kulundan
Deli gönül ah çekip de ağlama


Karacaoğlan

Kadir Mevlam, Senden Bir Yar İsterim

Kadir Mevlam, senden bir yar isterim.
Minnet ile gelen yari n`eyleyim?
Bir sofra isterim, eller değmedik.
Eller yemiş, doyulmuşu n`eyleyim?

Bir yayla isterim, eli göçmedik;
Lalesi, sümbülü, gülü geçmedik.
Bir güzel isterim, eller değmedik;
Koldan kola sarılmışı n`eyleyim?

Bir güzel isterim, nice olursa;
Gözler ala, beli nice olursa.
Binerim ata da dinççe olursa;
Eller binip kovulmuşu n`eyleyim?

Amanin da, Karac`oğlan, amanın.
Kirpikler ok olmuş kaşı kemanın.
Evvel kız başlıydın, duldur zamanın.
Olursa kız olsun, dulu n`eyleyim?


Karacaoğlan

Sen Uyurken Kızım

sen uyurken
dünya telaş içinde
köprüler savaşlar ve yitik sesler
içinde karanlığa uyanır

sen uyurken
bir sabah geçer içimden
parmaklarıma çiğ düşer
çizerim uykunu
dünyanın el değmemiş yerine
yeryüzüne henüz inmemişken seher

sen uyurken
okunmamış kitaplar
yaşanmamış öyküler geçer üstünden
nefesin iter
bir dudak büküşünle geriler dünya
uzaklaşır pembecik yüzünden

sen uyurken
ben yeniden baba olurum
göğsümde açık denizler


Salih Mercanoğlu
Sevgi ile Semah

14 Mayıs 2018 Pazartesi

İlleri Var Bizim İle Benzemez

İndim seyran ettim Firengistan'ı
İlleri var, bizim ile benzemez
Levin tutmuş goncaları açılmış
Gülleri var, bizim güle benzemez

Göllerinde kuğuları yüzüşür
Meşesinde sığırları böğrüşür
Güzelleri türkü söyler, çığrışır
Dilleri var, bizim dile benzemez

Seyr edüben gelir Karadeniz'i
Kanları yok, sarı sarı benizi
Öğün etmiş, kara domuz etini
Dinleri var, bizim dine benzemez

Akılları yoktur, küfre uyarlar
İmanları yoktur, cana kıyarlar
Başlarına siyah şapka giyerler
Beyleri var, bizim beye benzemez

Karac'oğlan eydür, dosta darılmaz
Hasta oldum, hatırcığım sorulmaz
Vatan tutup bu yerlerde kalınmaz
İlleri var, bizim ile benzemez


Karacaoğlan

İlk Akşamdan Vardım Kavil Yerine

İlk akşamdan vardım kavil yerine
Önegördüm kömür gözlüm gelmedi
Bilmem gaflet bastı yattı uyudu
Bilmem o yâr bize küstü gelmedi

Benim yârim gide gide donandı
İkrar verdi cahil gönlüm inandı
Ay da geldi orta yeri dolandı
Seherin yelleri esti gelmedi

Unuttu mu ahd ü amanı n'etti
Başın alıp gayrı diyara gitti
Benim mecbur olduğumu farketti
Zalım garaz etti kaçtı gelmedi

Karac'oğlan der ki devranım döndü
Gönlüm yücedeydi engine indi
Seherin yelleri şafağın bendi
Hani usul boylu sunam gelmedi


Karacaoğlan

Doru At

Gördüm ki öğlende, göğün yarısı yok

sinmiş çardağa güneşin atı
sür etsen dolaşacak bahçeyi
ortancalar, begonviller üstünde
kıyısında fıskıyenin, havuzun
iniyor asmadan, merdivenden esinli
deniz, unutulmuş su birikintisi ötede
yürüdüm ona doğru, dışım dolu
dilinmiş portakaldı gölgeli sesim,
serinledim sözcükleri emerek,

gördüm ki öğlende, göğün yarısı yok.


Mustafa Köz
Sonsuzluk Taşta

13 Mayıs 2018 Pazar

Göğün Toprağı

Kutlu çubuğunu dikmeliyiz yokluğun,
ayın yerini gösteren çubuğunu.

Bir yazıt olan ayın,
göğün toprağı ayın,
her şeyi muştulayan ayın.

Bir belgi olmalı dünümüzden
bir iz, bir nişan, bir ipucu
yazıtlara muştulara koşut
anlayışlı otlar arasında.

Bakır çalığı ayın,
göğün ekini ayın,
kumları eriten ayın.


Mustafa Köz
Adam 1996 Şiir Yıllığı