Şiir, Sadece: 2018-08-26

1 Eylül 2018 Cumartesi

Kadınlar

Mavi dövmeleri
Ve bitmek bilmez yasların çürük izleriyle
Durup ateşe bakıyorlar.
Rüzgar estiğinde hepsi ürperiyor
Göğüsleri değiyor toprağa

Ellerinde yanan odunlar taşıyan kadınlar
Siyah kazanların pası çökmüş yaşlılığıyla
Dolaşıp duruyorlar.
Ateşin öfkesi kabardığında
Sesler artıyor.
Orada ateş hiç bitmiyor
Söndürmek bir bela

Göğüsleri pörsüyen kadınlar
Ellerinin korkunç inceliğiyle
Tutacakları odunların sertliğini düşünmekte
Ve susmaktalar.
Sustuklarında yaşları farkedilmiyor
Toprak kokuyor bağırdıklarında

Nereye yaslanacaklarını unuttuklarından
Gözlerini toprağa bırakıyorlar
Çünkü bulutlar gökte kalıcı değil
En içten
Toprağa veriyorlar kendilerini
Ve kokuyorlar arasıra


Bejan Matur
Son Çeyrek Yüzyıl Şiir Antolojisi

31 Ağustos 2018 Cuma

Gece Gibi Olacağım

I.

Dalganın ötesine geçmekle oldu hayat
Kanın aktığını görmekle.
Kimsenin soluğu kesmiyor soluğumu
Otların dilinden anlayan bir kadın tanıyorum
Kuyuların gözlerinden öpen.

Toprağın dilsiz neminden bana ulaşan buğu
Biliyor,
O gece ölebilirdim seninle.
Ormanın karanlık şarkısı büyürken.

Ama ben,
Orada o taş merdivende
Ölmek istedim
İbret ey
İbret.

Gece gibi olacağım
Karanlığımı örterek
Seslere tutunacağım.

Dokundum kalbime
Kimsenin ruhuna fısıldayacak büyüsü yok.
Olmasın
Olmasın.


II.

O gece ölebilirdim seninle
Karanlık ormanda ilerleyen suda
Suya düşen ay ve seslerle.

Ormanın fısıltısı
Birleşirken sonsuzlukla
Dedim bak, kimse yok
Bu yolun ölüme dönen kıvrımında.
Karanlık çağırıyor bizi
İstek yürüyor gövdelerimize
Ölelim bu demirden kayıkta. Ölelim.

Biz sanıyorduk ki,
Bir yaradılış varsa aşkadır
Ne hata.
Sonsuzluğaymış meğer
Sonsuzluğun koyu yapışkanlığına.

Herkes sussun
Boşluktaki dilsiz yıldızların körlüğü gibi
Dursun her şey yatağında.
Ben neye ağlayacağımı bilirim
Hangi tenin beni öldürmeye yeteceğini.
Bu son
Artık uykusundayım herkesin
Yaradılışı değilse de
Yokoluşu gördüm.


Bejan Matur
Gendaş Şiir 2000

Her Nereye Döner İsem Aşk İledir İşim Benim

Her nereye döner isem aşk iledir işim benim
Odur gönlümde teşvîşim hem aşktır yoldaşım benim

Aşksızlara göynür özüm onun çün fâş olur râzım
Görüceğiz âşıkları kaynar içim dışım benim

Bu aşk bize rahmânîdir hem canımızın canıdır
Onun için şeytan ile her dem bu savaşım benim

Benim canım bir kuştur kim gövdem onun kafesidir
Dosttan haber geliceğiz bir gün uçar kuşum benim

Geldim dünyayı seyrettim ye bugün ye yarın gittim
Ben bunda eğlenemezem bunda bitmez işim benim

Yunus aydır ben âşıkım hem âşıkım hem sâdıkım
Bu ayrık âşıklar gibi yoktur ârâyişim benim


Yunus Emre

Deniz Oldu Birkaç Kadeh Susuzluğum Kanmaz Benim

Deniz oldu birkaç kadeh susuzluğum kanmaz benim
İniltilerim eksilmez gözüm yaşı dinmez benim

Gel soralım bizim ile kim giresin bahçelere
Dâim öter bülbülleri gülistânım solmaz benim

Bizim ilin bahçeleri dâim tâzedir gülleri
Mâ’murdurur bustanları ağyar gülüm üzmez benim

Mansur kadehin nice kez ma’şûka sundu elime
Dört yanımdan od urdular kimse halim bilmez benim

Yana yana kül olubam sen ma’şukanın yoluna
Günde bin kez yanar isem dosttan yüzüm dönmez benim

Canım aşkın külüngüne Ferhâd olup tuttum başım
Dâim dağları keserim Şîrin’im hiç sormaz benim

Yunus aydır ey sultânım aşkın ile yandı cânım
Gel kılar isen dermanım ayrık canım ölmez benim


Yunus Emre

30 Ağustos 2018 Perşembe

Tören Giysileri

Çürümüş donuk kalbinde bu toprakların
Gözleri gördüm.
Herkes sesiyle vardı
Ve duruşuyla gövdesinin.
Bir insanı en iyi sevişirken tanırız.
Kalbimizi birlikte çürütürken.
Ağırlaşan gövdemiz
Gece uyandırır.
Mezar gibidir avlulu evler.
Çocukluk bir uykudur. Uzun sürer.
Ve dokunmak için bir arzu
Bir arzu sürükler bizi ölüme.
Ben kendimi sınadım her gövdede
Ben kendimi bıraktım her şehirde
İçime aldım göğünü ülkelerin
Ve boşluğunu görünce kalbimin
Gitmeli dedim.

Çürümüş tören giysileri içinde
Askıda salınan kökler.
Biz denize düşürsek de ateşi
O hep yanar.
Issızlık bahşeder karanlığa. Yanar.
Tarih bir yanılgı olabilir diyor şair
İnsan bir yanılgıdır diyor tanrı.
Çok sonra
Bu toprakların kalbi kadar
Çürümüş bir sonrada
İnsan bir yanılgıdır diyor tanrı.
Ve düzeltmek için varım
Ama geciktim

Ölü kızıl suyun dalgası
Gece yürünen yol
Ve yolcuların dağıldığı zavallı yeryüzü
Salınan beyaz kefenler
Tören giysileri.
Ve bir koşu için gerekli tek şey
Atın yelesidir.
Aslolan,
Şimdi ve burada
Çürüyüp kaldık.

Tanrı görmesin harflerimi
insan bir hata diyor durmadan
Ve hatasını düzeltmek için
Acı veriyor
Sadece acı.


Bejan Matur
Şubat 97, Berlin
Adam 2000 Şiir Yıllığı

Ey Yârenler Aydın Bana Ben Nicesi Dolanayım

Ey yârenler aydın bana ben nicesi dolanayım
Ne türlü tedbir edeyim ya nice sağınç sanayım

Canımda ol büt bitiptir gönülümü ol alıptır
Hey beni ol avutuptur ayrık neye bağlanayım

Öyle ediptir ol beni seçemezem dünden günü
Alsın teni alsın canı ko ben ona alınayım

Ben gevheriyim kânım ben bir kulum sultânım ol
Aklım u canım gönlüm alandan niçin usanayım

Onsuzluğum bana haram ondandurur nakdim tamam
Bunculayın lûtf u kerem nerde bulup dinleyeyim

Odur bana Yunus deyen odur benim bağrım delen
Odur beni bensiz koyan hem ben oyum bu ben neyim


Yunus Emre

Senden Gelir Cevr ü Cefâ Ben Ah u Vah Etmeyeyim

Senden gelir cevr ü cefâ ben âh u vah etmeyeyim
Düşmüşüm aşkın oduna yanıp nice tütmeyeyim

Uş yürürüm yana yana tup ciğerim döndü kana
Aşkından oldum divâne uyuyuban yatmayayım

Senin aşkın denizine düşübeni gark olayım
Kimsenem yok elim ala koma beni batmayayım

Sekiz uçmağın hûrîsi gelir ise bir araya
Hergiz mânendin olmaya sen’ onlara katmayayım

Yunus Emre sen bu sözü yüz bin der isen az ola
İşidenler âşık ola iğen de uzatmayayım


Yunus Emre

29 Ağustos 2018 Çarşamba

Üsküdar

Üsküdar asyadır çine kadar
her kış
bıraksa da köpük saçlı kızlarını
kıyıya
öfkeli bir yağmurla iner rüzgar

mihrimah güneş saati
yanından
ince dar bir merdiven uzar
soğuk
ve dönmez bir kilit çocuk kütüphanesi
önünden insanlar yürür ve susar

şemsi paşa
ceviz bir cami, demirinden
yan gözle cihangire bakar
demişti ki tanpınar
Üsküdar uçarsa gider İstanbul
yürüyemez sokaklarında çocuklar

Üsküdar asyadır çine kadar


Ömer Erdem
Adam 2000 Şiir Yıllığı

Ger Râzımı Söyler İsem Kimse Dilim Bilmez Benim

Ger râzımı söyler isem kimse dilim bilmez benim
Eğer sabır eyler isem gönlüm karar kılmaz benim

Ey dûstlar ey uslular siz ayıdın ben n’ideyim
Ol dost yüzün göreliden aklım başa gelmez benim

Bûnun gibi tertib ile benim işim varmaz başa
Elimden iş kalır ise cânımdan iş kalmaz benim

Ne deliyim ne usluyum benzer neye benim işim
Aşk denizine harkolup geldim canım doymaz benim

Mahabbetin odu benim yüreğime düştü yanar
Yandığımca artar odum devrim geçip solmaz benim

Cümle Hak’a yol vardılar sabr ile Hakk’a erdiler
Aşkın aslı oddandurur sabrım ile olmaz benim

Nice dedim bu gönlüme var sabır eyle tek otur
Ol dem daha bedter olur öğüdümü almaz benim

Bu Yunus’un çün sûreti ölüp toprak olur ise
Bâtınımdan aşk sevgisi bilin ki hiç gitmez benim


Yunus Emre

Nite ki Ol Mâşuk ile Ben Râzımı Bir Eyleyim

Nite ki ol mâşuk ile ben râzımı bir eyleyim
Gark olam müşâhedeye ermeye tedbir eyleyim

Kimdir ki onu görüben gizleni kaldı ahvâli
Göster bana ol kişiyi ben dahı el bir eyleyim

Bu halâyık aydır bana sakla onu can içinde
Bir zerresi yüz bin cihan ayıt nice sirreyleyim

Şunun gibi çâpük-nazar bir nazarda yüz bin Mûsî
Ser-mest ü hayran kamusu de nice tedbîr eyleyim

Farz değildir kamulara Tur’da münâcât eylemek
Ben nerdeysem dost ondadır her bir yeri Tûr eyleyim

Hidâyet erdi kamuya hevâsından geçmezlere
Tevfıyk yüzün yere urup aşkımı şir-gîr eyleyim

Muhakkıklar göredurur Yunus gözü gördüğünü
Düşüm söyleyeyim sana necm ile ta’bîr eyleyim


Yunus Emre

28 Ağustos 2018 Salı

Yıkılış Suresi

yılan kandırmış, elma yenmiş bir defa
geçelim... ve sabah olmuş ve akşam olmuş onuncu gün

aysel terketmiş beni, beşiktaş motoru batmış
dazlaklar yine dövmüş şalvarlı türkleri
yılan kandırmış, elma yenmiş n'apalım
sekiz tane satılmış ilk kitabımdan
katedralin duvarına işerken yakalanmış
istiklal marşı'nda göğsü kabaran ozan

ve sabah olmuş ve akşam olmuş yirminci gün

ne zamandır asker dolu vagonlar
geçmiyor bu dağlardan
karneye bağlanmıyor ekmek, sınırlar
çizilirken yüzümü kesmiyorum artık
gidenler memnun demek ki yerinden
çok seneler geçti kalanlar memnun demek ki
tek bir darbe yapılmadı karacaahmet'te

ve sabah olmuş ve akşam olmuş otuzuncu gün

çocukluğumu geri istiyorum eski öğretmenim
yalanları unutmadım, 23 nisan'ları
kulağımı çekenleri, kötü şiirleri
gençliğimi geri istiyorum, paslı dişlerini
unutmadım darağaçlarını; selimiye'yi

tevbe.

dağlar çöktü, denizler sustu, gökyüzü
delindi hala bakire eva

hepinizi bekliyorum bir dahaki bahara


Altay Öktem
Adam 1999 Şiir Yıllığı

Ben Seni Sevdiğimi Söyleşirler Hâs u Am

Ben seni sevdiğimi söyleşirler hâs u âm
Söyleşenler söyleşsin sensiz dirliğim harâm

Kim senin lezzetinden canı tad almaz ise
Yürür cansız bir sûret âlem hâlinden bîgam

Ben bu dem seni gördüm nicesi sabreyleyim
Seni bir dem görmeye müştaktır cümle âlem

Seni gören kişiye ne hâcet hûr u kusûr
Seni sevmeyen cana tamudur cümle makaam

İki cihan varlığı ger benim olur ise
Sensiz bana gerekmez iş seninledir tamam

Bin yıl ömrüm olursa harcedem bu kapıda
Ben gerçek âşık isem gerek bu yolda ölem

Çoklar Yunus’a der nicedir aşk esrikliği
N’itsin ezel bezminde şöyle çalındı kalem


Yunus Emre

Girdim Aşkın Denizine Bahrılayın Yüzer Oldum

Girdim aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum
Geştediben denizleri Hızır’layın gezer oldum

Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta
Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum

Sordum deniz mâlikine ırak değil salığına
Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum

Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var
Haznesinden aldım gevher dükkân yüzün bozar oldum

Ben ol dükkân-dar kuluyum gevherler ile doluyum
Dost bağının bülbülüyüm budaktan gül üzer oldum

Ol budakta biter îman îman bitse gider güman
Dün gün işim budur heman nefsime bir Tatar oldum

Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına
Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum

Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce
Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum

Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara
Hürmeti yok Peygamber’e bentlerini bozar oldum

Bu nefs ile dünyâ fâni bu dünyâya gelen hanı
Aldattın ey dünyâ beni işlerinden bezer oldum

Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile
Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı hâlim yazar oldum


Yunus Emre

27 Ağustos 2018 Pazartesi

Ölüm-Dirim Orucu

ölümü kucaklayacak kadar
geniş kolları olanlara,
onlara...

öyleyse biz kimiz; kimseyiz
ıssız bir kırmaç izi taşırken sıska sırtımızda
kırılan bir kemiğin hüzünlü "çıt" sesiyiz

ölümün kara
botlarıyla adım adım yaklaştığı

çiçeksiz, kuşsuz, kedisiz
sevinçsiz bir kuyunun dibindeyiz

istasyondan uzaklaşan trenin
gittikçe raylara benzemesi gibi
bir aynanın kırılması gibi yüzümüze bakarken
öyle titrek;
öyle inceyiz.

sessiz sevgisiz utancım benim; yurdum
söyle biz kimiz şimdi; kimseyiz
sapanla vurulan yavru bir kuşun
küçücük tırnaklarıyla tutunmasıyız gökyüzüne

öyle ıssız kaldık seni sevince; öyle.


Altay Öktem
Adam, 1997 Şiir Yıllığı

Dost Senin Aşkın Oku Key Katı Taştan Geçer

Dost senin aşkın oku key katı taştan geçer
Aşkına düşen kişi can ile baştan geçer

Dün ü günü zâr olur aşkın ile yâr olur
Endişesi sen olan cümle teşvişten geçer

Aşkına düşenlerin yüreği yanar olur
Kendini sana veren dügeli işten geçer

Dünyânın mahabbeti ağulu aşa benzer
Âhırın sanan kişi ağulu aştan geçer

Başında aklı olan ücretle amel etmez
Hûrilere aldanmaz göz ile kaştan geçer

Gerçek âşık ol ola can vermeğe ol ive
Dost ile pazar için nice bin baştan geçer

Âriflere bu dünya hayâl ü düş gibidir
Kendiyi sana veren hayâl ü düşten geçer

Yunus’un gönlü gözü doludur Hak sevgisi
Sohbet ihtiyar eden yad u bilişten geçer


Yunus Emre

Ey Dost Aşkın Denizine Girem Gark Olam Yürüyem

Ey dost aşkın denizine girem gark olam yürüyem
İki cihan meydân ola devrânım sürem yürüyem

Girem denize gark olam ne elif ne mim dal olam
Dost bağında bülbül olam güllerin derem yürüyem

Bülbül olubanı ötem gönül olam cesed tutam
Başımı elime alıp yoluna verem yürüyem

Bülbül olubanı ötem ey nice gönüller güdem
Yüzüm aşk ile dem-be-dem toprağa sürem yürüyem

Şükür gördüm didârını içtim visâlin yârını
Bu benlik senlik şarını terkini uram yürüyem

Yunus’tur aşk âvâresi bîçareler bîçâresi
Sendedir derdim çâresi dermânım soram yürüyem


Yunus Emre

26 Ağustos 2018 Pazar

Git

Git. En fazla hırçın kayalarda parçalanır teknen,
kalbimdeki fener söner. Ah şairdir bütün fenerciler.
Kaza süsü verilmiş bir intiharla içine çeker
fitilin ucundaki alevi, tedavülden kalkmış
bütün eski fenerler

Git. Biliyorum her aşk uzadıkça boğucudur.
Alışkanlığın tene ağ attığı
bir açık deniz sayıklaması olunca sevişme;
esriticidir sislerin ardından seslenen Sirenler.

Peşinen kayalara oturacak biliyorsun teknen gitsen,
gitmesen ölü bir balık olarak kıyıya vuracaksın.


İbrahim Baştuğ
"Ağır Ol Bay Düzyazı" Eylül - Ekim 2001