Sayfalar

8 Eylül 2018 Cumartesi

Onbirinci Sone

Seni bu yabancı ülkeye gönderirken
En kalın
pantolonları (güzelim) bacaklarına
iyi örülmüş çorapları ayaklarına
Çok
soğuk kışları düşünerek aradım.

Göğsün, kalçaların
Ve sırtın için saf
yün aradım
Sevdiğim o şeyler ısınsın
Bana da biraz sıcaklık
kalsın.

Bu kez seni sevgiyle ben giydirdim
Bazen (çok seyrek) soyduğum
gibi
(Oysa ne çok isterdim)

Yine de giydirmem sana soyuyorum gibi
gelsin.
Heryerin iyice örtündü diye düşündüm şimdi
iyice örtündü,
üşütmemesi için.


Bertolt Brecht

7 Eylül 2018 Cuma

Liman ve Kadın

limanlarda hep, giden kadınlar olur
durmadan ve gürültüyle giderler
yorgun bakışlarında tıka basa yağmur
toz kalkar saçlarından gemilerle beraber

limanlarda hep, giden kadınlar olur
üzgün yanaklarında titreyen birer mühür
uykular darmadağın düşlerde unutulur
lacivert yalnızlıklara geri dönülür

limanlarda hep, giden kadınlar olur
seslerinde yavaşça buzlanan bir nehir
her ayrılık kendisine bir liman bulur
kırık dökük adamlar usulca terk edilir!


Can Bahadır Yüce
Yaslı Mızıka

Kimse Doymaz Bu Nazara Aşk ile Kim Pençe Vura

Kimse doymaz bu nazara aşk ile kim pençe vura
Bu nazara karşı duran hân ü mânın garka vere

Çün elini aşka vura aşk okuna kimdir dura
Gökyüzünden melâiki aşk onu indire yere

Gör Hârut Mârut ne idi hazrette ferişteh idi
Nasîbin aşka aldırıp makaamın Zühre’ye vere

Abdestimiz namazımız doğruluktur tâatımız
Aşk ile bağladık kaamet safımızı kim ayıra

Mescid medrese olduğu bâng-cemâat kılındığı
Halâyık saf saf durduğu aşk şükrânesidir zîre

İçimde yanar aşk odu ağzım onun deriçesi
Aşk odunun tütününden Yunus’un benzi sarara


Yunus Emre

Dost Yüzünü Göreceğ Nice Karar Kılsın Can

Dost yüzünü göreceğ(iz) nice karar kılsın (bu) can
Şöyle yağmaya varı(sar) yüz bin zühd ile (dîn) îman

Ta’na yoktur âşıklara her ne hâle döner ise
Fermân olamaz kendiye müşâhedeye gark olan

Cân ü gönül fehm ü akıl aşk mevcine gark olıcak
Ne ile ansın ol kişi yazık u müzd assı ziyan

Canında gözü yok kişi görmeyiser dost yüzünü
Gözsüz nice fehmeylesin ne rengedir işbu cihan

Yüz bin melik ü salâtin dost yüzünü göreyidi
Terk edeydi ten tertîbin izzet ü leşker hân ü man

Âşık nice harâb ise vilâyeti artadurur
Onun için ki dâimâ vîrandadır genc-i nihan

Ayn’el-yakıyn gören kişi ırmaz gözün dost yüzünden
Nice görebilsin onu bu seviden daşra duran

Yunus’a bu aşk kızgını komaz dilin tuta idi
Âşıka ma’şuk râzını dürüst diyemedi lisan


Yunus Emre

6 Eylül 2018 Perşembe

Kaşif

Yirminci yüzyıl sonu:
Yaşlıydık, doğurduğunuzda bizi.
Ağladığımızda ilk, yaşlı.
Çünkü geliyor tâ dedelerden
Gözümüzdeki bebeğe
Bıktığımız her dizi gibi
Hiroşima'nın da devamı.

Ellerimiz Bosna'larda
Mezarcılık yapmış kadınların elleri.
Onca savaş ve kıyım
Ve cesaret gösterisi,
Yormuş meğer kanımızı.
Kalplerimizse çekmiş
Hep en yaralısına teyzelerin;
Neyi elletseler kanayan bir ten
Ve miksleniyor çığlığımız
Çığlığıyla Kurt Cobain'in.

Nasıl "genç" dersiniz bize?
"Yeni" nasıl dersiniz?
Anca alışıyoruz aşka, ölüme ve sanata
Futbolcumuz, şarkıcımız, ibnemiz
Aslında çiğ bir umut:
Bir gün bitecek emekliliğimiz
Yaşlıydık doğurduğunuzda bizi,
Gençleşerek öleceğiz!


Tuna Kiremitçi
Akademi

Âşıklara Ne Diyem Aşk Haberinden Şirin

Âşıklara ne diyem aşk haberinden şirin
Aşk ile dinleyene aydayın birin birin

Evvel yer gök yoğiken var idi aşk bünyâdı
Aşk kadimdir ezelî aşk getirdi ne varın

Evvel ezel bezminde kim dost yüzün gördüyse
Onun canıdır âşık sor ondan aşk haberin

Aşkı hiç bir nesneye mesel bağlasam olmaz
Dünyâda âhırette ne tutusar aşk yerîn

Emânettir sakıngıl aşk haberini zinhâr
Oturup değme yerde söyleme aşkın sözün

Sarrafların katında kaide şöyledürür
Kadrin bilmez kişiye göstermedi gevherin

Yunus’un havsalası aşk ile dolmuşdurur
Derdin saklayamadı keksiz söyler aşk dilin


Yunus Emre

Ey Dost Seni Sevelden Aklım Gitti Kaldım Ben

Ey dost seni sevelden aklım gitti kaldım ben
Irmakları seyredip denizlere daldım ben

Bir zerre aşkın odu kaynatır denizleri
Düştüm aşkın oduna tutuşuban yandım ben

Ol canda ki aşk ola anda gussa olmaya
Bu aşk bana gelelden gussam gitti güldüm ben

Bülbül de âşık olmuş kızıl gülün yüzüne
Gördüm erenler yüzün hezar-destan oldum ben

Bu aşkı bana verdin ben niderem kend’ özüm
İçim dışım nur doldu dosta âşık oldum ben

Bir kuru ağaç idim yol üzere düşmüştüm
Er bana nazar kıldı tâze cüvan oldum ben

Yunus gerçek âşıksan adını miskin kogıl
Cümlesinden ihtiyar miskinliği buldum ben


Yunus Emre

5 Eylül 2018 Çarşamba

Cambaz

Başkasının dengesiyle
Buraya kadar gelmişsin. Ne
Aşağı bakmışsın, ne de arkana,
Yalnız ilerlemişsin. Öyle
İnce değil o yürüdüğün
Körpe tel, senin bile
Değil belki: Kim örmüş,
Kimler germişse artık,
Yürümek için fazla ince,
Düşmek için fazla kalın,
Ne alçak ne de yüksek,
Uzun da değil, kısa da.
Demek bu da bir denge. Sen de
Cambaz sayılırsın, durma
Katıl aralarına. Ama ne olur
Söyle, sıkı tutsunlar seni.


Tuna Kiremitçi
Akademi

Şöyle Hayran Eyle Beni Aşkın Oduna Yanayın

Şöyle hayran eyle beni aşkın oduna yanayın
Her nereye bakar isem gördüğüm seni sanayın

Hem beni okur Sübhân’ım eşiğine dün gün yönüm
Anda çıkar benim günüm bunda neye eğleneyin

Yedi tamu dedikleri katlanmaya bir âhıma
Sekiz uçmak aldamaya bunda neye eğleneyin

Yüz bin hûri gelir ise aldama bu canımı
Aşkın gönlüm yağmaladı senden nice usanayın

Senin aşkın duydu canım terkini urdum cihanın
Hergiz bilinmez mekânın seni nerde arayayın

Her dem söylenir haberin hergiz bulunmaz eserin
Götür yüzünden perdeyi didârına göyüneyin

İlm-i hikmet okuyanlar aşktan ferâgattır bunlar
Mansûr oldum asın beni her dillerde söyleneyin

Yunus Emre’min bu sözü cana doldu âvâzesi
Kördür münkirlerin gözü ben nicesi göstereyin


Yunus Emre

Gözüm Seni Görmek İçin Elim Sana Ermek İçin

Gözüm seni görmek için elim sana ermek için
Bugün canım yolda kodum yarın seni bulmak için

Bugün canım yolda koyam yarın ivazın veresin
Arz eyleme uçmağını hiç arzum yok uçmak için

Benim uçmak neme gerek hergiz gönlüm ona bakmaz
İşbu benim zârılığım değildürür bir bağ için

Uçmak uçmağım dediğin mü’minleri yeltediğin
Vardır ola bir kaç hûri arzum yoktur koçmak için

Bunda dahı verdin bize ol hûriyi çift ü helâl
Ondan geçti arzum tamam arzum sana ermek için

Sûfîlere ver sen onu bana seni gerek seni
Hâşâ ben terk edem seni şol bir evle çardak için

Yunus hasretdürür sana hasretini göster ona
İşin zulüm değil ise dâd eylegil istedi çün


Yunus Emre

4 Eylül 2018 Salı

Asker

Savaşılmaz diye bir şey yok prensesim;
Biz zaten savaşıyorduk..
Yaşamak savaşmaktır,
Bizim gibiler için.
Ve askeriyiz, bilmeseniz de,
Kalbimizin verdiği
Korkunç gizli bir emrin.

Savaşılmaz diye bir şey yok prensesim;
İnsanlık diye bir şey var.
Marifet savaşı doğru seçmekte sanki
Ve içimizdeki askeri
Bırakmakta: biriksin
İnsan gibi bir rütbeye sıçramak için.

Savaşılmaz diye bir şey yok prensesim;
Ölünmez diye bir şey de yok.
Ama iyi bir asker bekler prensesinden
Savaşı güzellikle ilan etmesini.
Kendi güzelliğiniz yetmezse buna,
Kullanın, halkınızın güzelliğini.


Tuna Kiremitçi
Akademi

İlâhi Bir Aşk Ver Bana Kandalığım Bilmeyeyin

İlâhi bir aşk ver bana kandalığım bilmeyeyin
Yavı kılayım ben beni isteyiben bulmayayın

Şöyle hayrân eyle beni bilmeyeyin dünden günü
İsteyeyin dâim seni ayrık nakşa kalmayayın

Al gider benden benliği doldur içime senliği
Dirliğinde öldür beni varıp anda ölmeyeyin

Gelirse gümanım dile kim söve bana kim güle
Bârî yanayın derd ile hâlim dile gelmeyeyin

Uş yürürüm yana yana ciğerim gark oldu kana
Tup aşk eser etti cana nice zârı kılmayayın

Senin kokun duydu canım terkini urdu cihanın
Hergiz belirmez makaamın seni nerde isteyeyin

Bülbül olayın öteyin dost bahçesinden yatayın
Gül oluban açılayın ayrık dahı solmayayın

Mansur’layın dâra beni ayan göster anda seni
Kurban kılayın bu canı aşka münkir olmayayın

Aşkdurur derdin dermanı aşk yoluna kodum canı
Yunus Emre aydır bunu bir dem aşksız olmayayın


Yunus Emre

Ey Gönlümün Eğlencesi Ayıt Bana Neyleyeyin

Ey gönlümün eğlencesi ayıt bana neyleyeyin
Aşkından oldum âvâre derdim kime söyleyeyin

Mülk-i fenâdan geçeyin ol dost iline uçayın
Dalayın aşk ummânına denizlerin boylayayın

Aşkın od urdu canıma gelsin âşıklar yanıma
Dökeyin aşkın honunu âşıkları toylayayın

Girdim aşkının bağına baktım soluma sağıma
Türlü çiçekler deriben dost bağını yaylayayın

Âşık olayın ol güne düşsün âleme gulgule
Hezâr-destân olubanı dost bağını yaylayayın

Yırtam yakamı il ü şar dün günü kılam âh u zar
Değiben dertli başıma zârılıklar eyleyeyin

Yunus aydır erenlerin dirliğini dirilmedim
Gücüm yettiğince bâri soylarını soylayayın


Yunus Emre

3 Eylül 2018 Pazartesi

Kumarbaz

Geceli gündüzlü bir yola
Tam da şehrinden çıkmışım.
Sevememen doğal beni:
Katran ve tüy içindeyim.

Güya hileli destem,
Sıcak bir asfalt gözlerimde,
Yanıp sönmekte hayat
Tek penceresinde kalbimin.

Kim kazanmış olabilir
Böyle pis bir oyunda,
Aşkta kaybeden bensem
Şansa her bıraktığımda.

Nabzım tazı hızında,
Deve gücünde keder,
Bedellere inanmamam
Demek buraya kadar.


Tuna Kiremitçi
Akademi

Aceb Oldu Halim Bu Aşk Elinden

Aceb oldu halim bu aşk elinden
Göremezem yolum bu aşk elinden

Bu kamu âlemin tâcı iken uş
Ayaklara gilim bu aşk elinden

Garib bülbülleyin zârı kılıram
Akar gözden selim bu aşk elinden

Gazel yapraklayın benzim sarardı
Kararıban ölem bu aşk elinden

Yarın mahşerde ben yırtam yakamı
Nice zâra gelem bu aşk elinden

N’iderim ben yarin vaslından artık
Büküldü kad-bâlâm bu aşk elinden

Yunus sen Taptuk’una kıl duâlar
Deme kim ne kılam bu aşk elinden


Yunus Emre

Giderim Aklım Başımdan Şâşıban

Giderim aklım başımdan şâşıban
Yanarım aşkın oduna düşüben

Od bıraktım cânıma dün gün yanar
Yânarım yâlap yâlap tutûşuban

Aşktan ne var eğer sandım ise
Aşktan kim sınmadı uğraşıban

Âşık olgıl ma’şukun dîdârına
Ma’şuk olgıl aşk ile sarmâşıban

Yunus canın aşka ver şükrâneye
Kimseler bulmaz yarın isteşiben


Yunus Emre

2 Eylül 2018 Pazar

İris'in Ölümü

Bugün kalbimi eski bir plak gibi
Öyle çok tersine çevirdim ki:

Bazı şarkılar vardır
Cızırtılı bir yağmur gününü anlatır.
Uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı
Deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır,
O zaman bir yavru yengece bakan
İnsanların şarkısı olurdu o şarkının adı.
Keşke ismim İris olsaydı,
Keşke ismim herkese
Sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı.

Bazı şarkılar vardır.
Ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır.
İşte o ellerimle herkese
Çamurlu şiirler uzatsaydım.
Hepsi çok kirli olsaydı Tanrım!

Bazı şarkılar vardır.
Kırmızı akşamsefalarını anlatır.
Karanlığın kalbinde yalnız, açmanın acısını.
Komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını
Geceyi onlar bahçeye taşırdı.
Ben ne zaman öleceğim Tanrım!
Sabah olunca mı?
Keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım.
İrileşen, gitgide irileşen ağaç gibi
İsmi nedensizce İris oluveren bir ağaç gibi
Şu odanın ortasında dursam,
Saat kuleleri dökülürdü dallarımdan Tanrım!
Artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum.

Bazı şarkılar vardır
Kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır.
Kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu
O şarkının adı,
Ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısı
Keşke ismim İris olsaydı
Keşke ismimin bir anlamı olmasaydı.

Herkes çıkarsın kalbini
O çirkin mücevher sandığından
Ve herkes onu birbirine fırlatsın Tanrım!


Didem Madak
"Ludingirra" 3
Güz 1997