Şiir, Sadece: Şarkılar Ülkesi

26 Ocak 2019 Cumartesi

Şarkılar Ülkesi

ben en uzun ağıt ve destan
geçip gideceğim uykularınızdan
zılgıtlarla!..

susun, ışıkları söndürün
beton koruganlar size mezar olsun!




şarkılar getirdim size
ezgisi unutulmuş türküler
ve eteklerimde ateş yüzlü çocuklar
yangınlar ülkesi, o uzak Media
ve etimde fitillenen meşaleler
misket bombaları, napalm ve gaz maskeleri




benim şarkılarım hicran
vurgundur türkülerim
ben her rüzgara sürgünüm
her rüzgar iklimine götürür
ardı sıra göçeri turnaların

sesimi sulara bıraksam
serin ırmaklara
ürperir fırtına kuşları
derin denizlerin tayfun uykularında

eriştir sesimi dotman
beni ıssız bırakma



giderler
terkilerinde çatal dilli tınaz yangınları
ve kefensiz çocuk ölüleri
giderler, ören bırakıp ülkemi

bu kıyametimdir Nuh tan önce ve sonra
miladımdır bu talan ve şivan kasırgası

varıp söyle
çalasın Fırat
çalsın sesimi granit kayalara
urular basmış yüreşimi
kınından çekip bedenimi
eşkıya bırakır beni son çağın ortasında

artık durmam buralarda
duramam




Dicle kıyısında mülteci katarları
yorgun, aç, üşümüş
ve pusulanmış ince uzun patikalar

bu yol dara gider
bu yol bin açmaza

Zozanda kar
ve kıl çadırlarda göçebe kadınlar
bel verip toprağa ve aşka
asi çocuklar doğururlar
anaç sabrıyla Penolepe'nin
kundak ve kefen bezi dokurlar

uzaklarda ölü bir asker
vurur Basra kıyılarına

güneş her sabah kan izleri bırakır
Doğu da, doğduğu yere

alıcı kuşlar avlağını şaşırır




sonra Ay ufkuna döner
gün öte yüzüne
verir yüzümü doruklara beklerim
uykularım bölünmüş

gecenin eteklerinde tekinsiz bir şafak uğuldar

devriyeler yürür sokaınızdan
kimliksiz sokaınızda korku tellalları
ve kuzgun alayları

tenimde çırılçıplak bir namlu sonra
ve şakırtısı mekanizmaların
tetik düşürür
çı gibi düşerim
kentinize
               çığ
                    lık
                        lar
                            la!




çığlıklarla geliyorum kentinize
ölüm şenlikleriyle
katarlar, konvoylar geçer
nenni düşlerimden, sirenler, panzerler

çığlıklarla geliyorum kentinize
ölüm kampanalarıyla
susar vardiyalar, şarteller
kapanır kent kapıları, kepenkler
santrallar, dekovil hatları ve işlikler

ardım sıra canavar düdükleri ve çakalcalar




çığlıklarla geliyorum kentinize
güneşin karartıldığı günlerden geliyorum

orada güneşin rengi hardal
bomba-i kimya göğün alacasında
aynasında siyanür sarnıçların

ve denizinin arayan nehir boylarında
kirletilmiş, yüzüstü bir corafya
yekinir küllerinden
destanlara sınanır
pusatsız, acemi, cenkbaz

ve düşer yollara delori, lori
verir de yankısını koyaklara derin
sesinde büyür sesi mitralyözlerin


Emirali Yağan
Şarkılar Ülkesi

Hiç yorum yok: