herşeyi sıfırdan başlayarak anlatacağım.
geceydi.uyumuyordum.
üç ay boyunca uykusuzluk peşimi
bırakmıyordu.
sonunda olmayan şeyler beni görmeye
başladı.
önce sesini duydum. ışığı söndürmemi
söyledi.
galiba geceydi.
konuşmaya başladı. şimdi, bana
söylediklerinden
hiçbirini hatırlamıyorum, ilk ve son
sözünün dışında.
'korkma' dedi 've sesimi takip
et'.asansöre bindik.
ben onun, bana söyleyeceği son sözü
almaya gidiyordum.
bir an asansörün aynasında birini görür
gibi oldum,
ya da o aynadaki şey
sesin sahibi olan şeyi gördü,
bilmiyorum.
şehrin merkezine doğru yürüyorduk
durmadan konuşuyordu.
söylediklerinden hiçbir şey
anlamıyordum.
belki de anlattıklarından hiçbir şey
anlamamam için konuşuyordu,
tıpkı hayat gibi geceydi.
yerler donmuştu.
bastığım yerlerden kırılan buzların
sesleri yükseliyordu.
korkmak esrar kokuyordu.
korkuyordum.
nasıl oldu anlamadım birden her şey
kayboldu.
apartmanlar, sokak lambaları,
şehrin köprüleri ve her şey kayboldu.
önümde bir bank vardı, ve bankın
üstünde bir şeffaf bir kalp, atıyordu.
eğilip içine baktım. içinde başka bir kalp
daha vardı.
nedense kalbin içindeki diğer kalbe
dokunma isteği geçti içimden.
işaret parmağımı ince zarının içinden
diğer kalbe dokunmak için uzattım.
tam dokunacağım anda yanımda biri
belirdi.
bu sesin sahibi olan kişiydi.
ben kalbe dokunduğum anda
yanımdaki adam hızla elindeki hançeri
kalbime sapladı.
iki acı duydum aynı anda. birbirinin
aynısı olan iki acı.
elim boşluğa düşerken bir kadın belirdi
bankta.
kalkıp gitti.
arkasına bakmadı.
bir daha hiç bakmayacaktı da.
adamın yüzüne baktım.
o adam bendim.
sonra ben,bana son sözlerimi verdim.
'buraya kendini af etmek için ondan
özür dilemeye gelmiştin!'
yalnızlık,
ışığı söndürmemi söyledi.
aşk,
siyah gecenin içinde uçan
siyah kadife bir kuştu
ölümse beyazla görülürdü.
Jan Ender Can
geceydi.uyumuyordum.
üç ay boyunca uykusuzluk peşimi
bırakmıyordu.
sonunda olmayan şeyler beni görmeye
başladı.
önce sesini duydum. ışığı söndürmemi
söyledi.
galiba geceydi.
konuşmaya başladı. şimdi, bana
söylediklerinden
hiçbirini hatırlamıyorum, ilk ve son
sözünün dışında.
'korkma' dedi 've sesimi takip
et'.asansöre bindik.
ben onun, bana söyleyeceği son sözü
almaya gidiyordum.
bir an asansörün aynasında birini görür
gibi oldum,
ya da o aynadaki şey
sesin sahibi olan şeyi gördü,
bilmiyorum.
şehrin merkezine doğru yürüyorduk
durmadan konuşuyordu.
söylediklerinden hiçbir şey
anlamıyordum.
belki de anlattıklarından hiçbir şey
anlamamam için konuşuyordu,
tıpkı hayat gibi geceydi.
yerler donmuştu.
bastığım yerlerden kırılan buzların
sesleri yükseliyordu.
korkmak esrar kokuyordu.
korkuyordum.
nasıl oldu anlamadım birden her şey
kayboldu.
apartmanlar, sokak lambaları,
şehrin köprüleri ve her şey kayboldu.
önümde bir bank vardı, ve bankın
üstünde bir şeffaf bir kalp, atıyordu.
eğilip içine baktım. içinde başka bir kalp
daha vardı.
nedense kalbin içindeki diğer kalbe
dokunma isteği geçti içimden.
işaret parmağımı ince zarının içinden
diğer kalbe dokunmak için uzattım.
tam dokunacağım anda yanımda biri
belirdi.
bu sesin sahibi olan kişiydi.
ben kalbe dokunduğum anda
yanımdaki adam hızla elindeki hançeri
kalbime sapladı.
iki acı duydum aynı anda. birbirinin
aynısı olan iki acı.
elim boşluğa düşerken bir kadın belirdi
bankta.
kalkıp gitti.
arkasına bakmadı.
bir daha hiç bakmayacaktı da.
adamın yüzüne baktım.
o adam bendim.
sonra ben,bana son sözlerimi verdim.
'buraya kendini af etmek için ondan
özür dilemeye gelmiştin!'
yalnızlık,
ışığı söndürmemi söyledi.
aşk,
siyah gecenin içinde uçan
siyah kadife bir kuştu
ölümse beyazla görülürdü.
Jan Ender Can
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder