Sayfalar

18 Kasım 2019 Pazartesi

Boğaz Dolusu

Sayın arkadaşlar
gelecek yüzyılların!
Kökünü kazıdığınız zaman
günün
taşlaşan bokunu
ve açıklıyor geciken karanlığını çağımızın,
gelirsiniz
belki de
beni sormaya.
Ve belki gelir
bir yazın uzmanı
bilgi duvarlarının ardına gizlenmiş
bir yığın sorulara karşı
demek, elbette var böyle biri
yücelten bütün sıcaklığıyla,
bir numaralı düşmanıydı kaynamamış suyun.
Profesör
çıkarmak istiyor bisiklet gözlüğünü!
Benim içinse
o zaman
yanıt verebilirim.
Boşalttım süprüntüleri
ve taşıdım yanımda suyu
seferber olunca
devrimle,
ve hemen cepheye koştum
Teyze Şiir'in çekici dikiminden.
Bir bahçe yaptım görkemli;
tatlıca,
suluca
nemli
ve düz—
kendi kovamla suladık onu,
ah nasıl da ışıldıyor çimlerim!
Biri akıtıyor şarkıyı testiden
başka biri doldurup ağzını şiire püskürüyor—
Mitreykin gibi, alnı perçemli
ve Kudreyko, saçları ortadan ayrık—
Yoksa karantina sefalet için, hayır—
duyuluyor duvardan mandolin sesleri:
«Tara-ti, tara-tam, tara-ti,
tara-tey...»
Biraz onur
böyle güller arasında
bir anıt gibi dikilince
şiirlerim
alana
veremlilerin öksürdüğü
orospular, pezevenkler ve frengililer
arasında.
Ben de
aldım agitpropen’i
boğazıma,
ben de
romanslar
üretip
güzelliği işleyecektim
armağan edilen
Ama ben
kendimi sargıladım
ve çiğnedim
boğazımı
kendi şarkımın.
Arkadaşlar, gelecek kuşakların, dinleyin—
burada konuşuyor
provokatör
kendisi hoparlör
lirik çalkantısı musluğunun
kapanması gibi.
Yürüyorum şiir albümü üstünden yavaş yavaş,
Bir canlının konuştuğu gibi konuşuyorum
yaşam dolu başka bir insanla.
Size geleceğim
uzak komünist bir zamanda,
şiir atlısı gibi değil,
tümden Yeseninci.
Şiirim ulaşacak size
yüzyılların üstünden
ve başı üstünden
ozanların ve hükümetlerin.
Şiirim ulaşacak size
ama değil ozansı başıboşlukla—
değil bir ok gibi
lirin aşk sertliğinin,
ve değil küflenmiş bir beş kopek
para babalarına
ya da sönen yıldızların ışığı gibi.
Şiirim
bin güçlükle çukura atılacak
yüzyıllar boyunca
ve ağır,
sert
ve temelli,
su borusu gibi
günümüzde,
çok eskiden buraya konmuş
Roma kölelerince.
Kitap tümseklerinde
şiirler gömülü,
bulacaksınız birkaç çelik ışıltısı satırlar—
kaldır onları
saygı ve ululamayla
çukurdan
onlar eski,
ama henüz korkutucu silahlar.
Sözcüklerim
alışmamış
okşamaya
ve pohpohlamaya,
ve fısıldamıyacağım
kancıksı sözlerle
birinin kulağına
saçları sırma bukleli kız.
Şiirlerimi düzenledim
geçit törenindeki gibi
ve gidiyorum en önde
ve denetliyorum.
Kurşun ağırlığı dizelerim,
satırdan satıra
ölüme hazır
ya da ölmezlik onuruna.
Şiirler taşlaştı,
bağırışlı bakışlar
ağız ağıza şiirlerin sanları.
Bu
benim sgvgili silahım,
hazır
savaş çağrısıyla başlar saldırmaya,
uyaklarla
çekilmiş keskin mızraklar gibi
duruyor canlılığımın atlıları
dimdik hazırol.
Ve tüm bu bölükler
silahlıyım tepeden tırnağa
yirmi yıl
ilerlediğim gibi,
size bağışlıyorum
gezegenin işçileri,
son sayfayı
sıcak elle.
İşçi sınıfına
düşman olan
yüzyılımızdan beri
düşman bana da.
Bu kırmızı bayrağa
çekildik yığınlarıyla
aç günlerin
ve yıprandık delicesine.
Marks’ın
her cildini
hatmettik
açar gibi
pancurları evde,
ama okumadan
anladık çarçabuk
hangi yanı tuttuğumuzu
ve kim olduğunu dostlarımızın.
Hegel değildi
öğreten bize
diyalektiğimizi.
Düştü baygınca
şiirimize 
burjuvalar
kaçınca
kurşun yağmurumuzdan
tıpkı
bir zamanlar
kaçtığımız gibi onlardan.
Bırak onur
avutulmayan bir dul gibi
sürüklene, ilerlesin
adı çıkmış dehalar
tatsız tören alaylarıyla—
adsız bir insan gibi 
ölecek şiirim,
bir er gibi
burçları önünde düşmanın!
Vız gelir bana
yapışkan mermercilik!
Bölüşeceğiz onuru—
biz özdeş türdeniz—
ve bizim
ortak anıtımız olacak
çarpışa çarpışa
pişen
toplumculuk.
Gelecek kuşaklar,
atılınız bir satıra sözlükteki:
Lethe ırmağından
avlayacaksınız
kalan sözcükleri
«kuşatma»,
«verem»,
«orospuluk» gibi.
Sizin için
sağlıklı
ve canlı olanlar
ozan
yaladı
tbc-tükürük hokkasını
afişlerin ağır diliyle.
Yıllarımın kuyruğuyla ,
benzedim
ilk zamanların devlerine
taşıl kuyruklu.
Arkadaş Yaşam,
bırakın çiğneyelim
kalanlarını beş yıllık planın
büyük adımlarla.
Bütün şiirlere karşın
tamtakır, meteliksizim,
ve çare yok
yeni baştan döşemeye.
Bundan başka
yeni yıkanmış gömleğe
gereğim var açıkçası
zırdelilik değil.
Tırmanınca
ışıklı bir geleceğin
Merkez Denetim Kurulu’na
şiir
düzmecilerinin
yığını üstünden
kaldıracağım
kartı gibi Bolşevik Partisi'nin
bütün yüz cildini 
Seçme Yazılarımın
parti yanlısı.
 
 
Vladimir Mayakovski
Çeviri ve inceleme: Ali Rıza Ergüven
Aralık 1929-Ocak 1930

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder