Sayfalar

12 Kasım 2019 Salı

Görülmemiş Bir Olay Başımdan Geçti!

Vladimir Mayakovski,
Kırda Bir Yaz
 
 
Puşkino, Akula Dağı, Rumyantsev kulübesi, 27 mil uzakta Yaroslav demiryolu
 
 
Günbatımının yüz kırk güneşi patladı
haziran sonuna gelince,
çok sıcaktı
öyle ki, sıcak terledi-
kırda başıma geldi bu benim.
Akula Dağı’nın. sırtındaydi;
küçük Puşkino köyü
bir kambur gibi
ya da bir çığ
tahtalar, eğik çatılar ve sefaletin.
Ve ötesinde köyün
bir delik.
 
Bu delikti
güneşin yuvarlanıp battığı
yavaş ama güvenli
kimse görmediği zaman.
Ve ertesi günü
görülür yükseldiği
yeniden
ve boğar yeryüzünü ışık çağlayanına.
Her gün
aynı şeydi
çıldırıncaya kadar ben.
Lanetlendim en sonunda,
sararıp soluyor her şey dehşetle,
evet, bağırdım güneşin yüzüne:
"Kalk ayağa
cehehnem gezintinle!"
Güneşe bağırdım:
"Seni uyuşuk meteliksiz!"
Şuraya uzanıp uyuyorsun bulutun yatağında
ama terliyorum kış yaz
afiş resimleri yapa yapa!"
"Dinle!
Bekle biraz, uslu
soruyorum
bir fincan çay içip
içmeyeceğini bende?

Gelemem!
Ne denli umutluydum!
Gülümsüyor güneş
ve bana geliyor tarlalardan
ışıklı dev adımlarıyla.
Göstermek istemiyorum
ne denli korktuğumu
ve geri çekiliyorum yavaşça.

Gözü daha şimdiden şurdaki bahçede.
Bahçede o ve kımıldıyor buraya doğru
Pencereler,
kapılar,
yarıklarla
ışık saçıyor yığın yığın;
soluk alıyor
ve konuşuyor kaim sesiyle
"İlk olarak
söndürdüm bugün ateşimi
yaratılıştan beri.
Senin düşüncendi.
Çayı böyle ko,
Ozan, getir reçeli!"
Aktı gözyaşları.

Sıcak birini delirtebilir,
ama diledim ondan gelip
oturmasını yanına semaverin.
"Lütfen
oturun, benim aydın dostum!"
Hay kör şeytan, nerden aldım ona
bu bağırma korkusuzluğunu.
Şaşkın şaşkın
çöktüm bir köşedeki kanepeye
yolda kalmaktan korkarak.
Ama bir dost parıltısı vardı onun, güneş,
ben bile ışıdım
önünde bu dost gök nesnelerinin
ve sandalyede bi geldim bi gittim.
Sonra başladı konuşmamız
şurdan burdan
isim üzerine Rostaplakatlı,
ama güneş dedi:
"Sakin ol
ve sevinçli,
ağıra alma bunu çok
İnanıyor musun
kolay olduğunu dolaşmanın
ve ışık yaymanın?
İnanıyorsan, dene bir gün!
İnsan gider ve gider
gitmeye söz verdiği gibi,
insan dolaşır ve aydınlatır gücü yettiğince.
Oturup gün ağarıncaya değin konuştuk sonra-
eskiden gece diye adlandırılana.
Hiç de karanlık olmadı ama bugün.
Attık sanları ben ve dostum
ve inandık birbirimize
dostça okşadım onu
ve o yayıp sıcaklığını
dedi şöyle:
"Biz arkadaşız
biz İkimiz"
ozan, bırakın gidelim
ve yayalım ışık, bulanık
bu evren üstüne
Işınım var benim ışıyacak
ve ozan sen
ışıyabilirsin
şiirlerinle."

Gölgelerin bölmeleri, gecelerin hapisane duvarları
düştü vuruşlarıyla güneş çiftelerinin.
Şiir ve ışık karmakarışıklığı
ışıyacak günler ve geceler boyu
Güneş yorulduğu ve uyku esriği gece
yatağına gitmek istediği zaman,
ben kalkarım,
ve ışırım bütün gücümle
ve yeni bir gün olur.
Işık her yerde
sonsuz
bitinceye kadar günlerimiz yeryüzünde!
Işık,
uykusuz ve kuşkusuz!
Bu benim gizim ve güneşim!
 
 
Mayakovski
1920
Çeviri ve inceleme: Ali Rıza Ergüven

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder