Parçalanarak geliyor korkutucu kayalıklardan,
Gürüldüyor, köpürüyor dalga dalga,
Üstümde kartallar, çığlık çığlığa,
Homurdanıyor çam ormanı,
Dalgalı sislerin arasından,
Doruklar ışıldıyor.
İşte, düştü çığ,
İşte, düştü çığ,
Gelmekte ağır uğultusu,
Tıkayıp kayalar arası şu geçidi,
Durduruverdi Terek'in dalgalı suyunu.
Ah, Terek!
Ah, Terek!
Gücünü tükettin, sustun bir an,
Kesiliverdi kükremen.
Ama gelen dalgalarının dirençli öfkesi,
Delip geçti karları ve sen, coşkuyla,
Kavuştun kıyılarına.
Öylece durdu, uzunca bir süre,
Öylece durdu, uzunca bir süre,
Erimeden, göğsü yarılan çığ,
Ve Terek aktı üzerinden hiddetle.
Su tanecikleriyle bezeli köpükleri,
Şırıldayarak erittiler buzdan kemeri.
Ve geniş yolun ona yanaştığı yerde,
Bir at sıçradı geçti,
Öküz, kalakaldı.
Ve bir bozkır taciri devesini,
Sadece,
Göklerin konuğu ve rüzgarların tanrısı Aelus'un uzanabildiği,
O yerlere doğru sürüp götürdü.
Ve geniş yolun ona yanaştığı yerde,
Bir at sıçradı geçti,
Öküz, kalakaldı.
Ve bir bozkır taciri devesini,
Sadece,
Göklerin konuğu ve rüzgarların tanrısı Aelus'un uzanabildiği,
O yerlere doğru sürüp götürdü.
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin
Seçme Şiirler
1829