Soluk alamam anayurdum olmasa,
Dayanılmaz olur tüm yaşam.
Dolaşmasam dört bir yanı elde kalem,
Devşirmesem uçsuz bucaksız ellerin zenginliğini,
Nasıl mümkün olurdu:
Sevincini duymak uzun bir yolculuktan dönmenin,
Sıcaklığını ellerinde hissetmek uzak şeylerin,
Yüz yüze gelmek gerçek bir dostla yabancılar içinde,
Yüceliği sezebilmek söylen en bir çift sözcükte.
Görmek insanoğlunun güçlendiğini günden güne ...
Çok mu oldu insanoğlu ateşi ilk bulalı?
Bugün çoktan aydınlığa yön veriyor.
Dost arıyor insanoğlu -
içten yanıtımı bekliyor.
Gerili bir yaysın sen yaşam!
Her kim olursa türküleri çağıran,
Ne buz gibi olabilir, ne kalpsiz,
Titremeli sevinç ve acıyla,
Rastladıkça her insancıl duyguya.
Boşa çıkacaktır çabası,
Uzatırsa elini çalmaya değersiz notaları.
Geri durmayacağım sevmekten, yeryüzünü,
"Tüm insanları bir boyda toplayan, ortak yuvamızı.
İnsanlar, dünyayı görmeye doğan - öğrenmeye, gezmeye.
Çal, daha yüksek çal kervanın çanları!
Sallanıyor her gün dünya:
İyiyle kötü ahlak kavgasında
Lotusu lekeliyor kan, kar beyaz lotusu,
Alçalan yaşamın kanıyla kızarıyor gökyüzü.
Ama aynı kan parlayan genç ülkelerin bayraklarında,
Yükselen özgürlük savaşçılarının avuçlarında.
Her ırktan insanla yükseliyor gururum.
Özgürlük güneştir
ben de parçası;
Alevdir özgürlük
ben de kıvılcımı.
Özgürlük yoluna koydum yüreğimi.
Gerekirse bu yolda ölebilirim.
Cömert bir ailede açtım dünyaya gözlerimi,
Bilirim sıcaklığını kardeşliğin.
Tüm sesleri dünyanın ulaşır bana
Tüm insanlığa -hepsi kardeşim- gider yüreğim.
Evet, tümünüz derisi beyaz ya da renkli,
Tümünüz, yuvası yakında ya da uzakta,
Bu gezegenin tüm insanları, hepiniz akrabamsınız,
Tümünüze sevgim ve güvenim.
Zulfia
Çeviren: Ergin Koparan