Şiir, Sadece: Albatros
Albatros etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Albatros etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Aralık 2015 Perşembe

Albatros

Tayfalar çoğu zaman tutar eğlenmek için
Albatrosları, bu iri deniz kuşlarını,
O acı girdaplarda kayıp giden geminin
Ardındaki tasasız yol arkadaşlarını.

Döşemeler üstüne bırakıldıklarında,
Bu acemi, utangaç mavilik kralları,
Çekilen kürek gibi hep yanı başlarında
Yorgun düşer kocaman ve beyaz kanatları.

Nasıl da zavallı ve toy bu kanatlı yolcu!
Eskiden ne güzeldi, gülünç ve çirkin oysa!
Biri taklit ederken topallayarak onu,
Pipoyla gagasını dürter bir başka tayfa!

Şair de benzer elbet bulutlar prensine
Fırtına ile yoldaş, ok atana alaycı;
Yuhalanarak sürgün edilmiş yeryüzüne,
Yürümesini önler onun dev kanatları.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

6 Kasım 2015 Cuma

Albatros

Tayfalar sık sık yakalar, iş olsun diye,
Koca deniz kuşlarını, albatrosları,
Keskin çukurlar üstünden kayan gemiye
Eşlik eden o kaygı bilmez dostları.

Ama bırakıldılar mı güvertelere,
O gök kralları ne sünepe, ne sarsak
Seriverir koca kanatlarını yere,
Yanlarında sürünen kürekler gibi, ak.

O kanatlı yolcu ne miskin, ne sümsüktür!
Ne çirkin, ne gülünçtür o güzel kuş şimdi!
Topallar kimi, uçan sakata öykünür,
Bir pipoyla gagasını dürtükler kimi!

O bulutlar prensine benzer Ozan da,
Fırtınayla senlibenli, yaylara gülen;
Yere sürülmüştür yuhalar arasında,
Yürüyemez devce kanatları yüzünden.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri
1842

19 Haziran 2012 Salı

Albatros

Sık sık, eğlenmek için, acımasız tayfalar
Yakalar kanadından bu deniz kuşlarını,
Ürkütücü sularda gemileri izleyen
Yolcuların yıllardır dost arkadaşlarını.

Gökten inen tasasız, bu utangaç krallar
Güvertelerin üstüne kondukları zaman
Geniş kanatlarını sofuca bırakırlar,
Yorgun kürekler gibi, sular üstünde kayan.

Sen ey kanatlı yolcu, bir zaman ne güzeldin !
Bak gaganı dürtüyor hoyrat tayfanın biri,
Ya öteki, bilir mi bu hale nasıl geldin,
Topallayıp öykünüyor uçtuğun günleri.

Ozan, ey bulutlardan toprağa sürgün ece,
Oklara göğüs geren, dostu fırtınaların,
Yuhlarlar yeryüzünde, seni de, gündüz gece
Uçmana engel olur, ağır dev kanatların.


Charles Baudelaire

5 Haziran 2012 Salı

Albatros

Albatros, sana bu şarkiyi o kıyılardan getirdim hani öldüğün
çiğdemlerin dünyamıza sökün ettiği o korkusuz baharda.
Hani o gökyüzünün korkunç güzelliğiyle şarkılar söylediğimiz
koşup koşup da bir türlü ulaşamadığımız o dünya.

Ağladığımız ya da küfrettiğimiz ya da şişmanladığımız
hani o güvercinlere o çaylaklara o bahçe dolusu karanfillere,
hiçbir zaman bizim olmayacak taylar için sevindiğimiz
denizin ortasında bitirdiğimiz o kavgalı günlerde.

Albatros, seni andıkça koşu atları gibi ürkeğim öyle
hani o akşamları düşünüyorum o hiç bitmeyecek geceleri,
o aptallığımızı o sarışın kızları o gelmeyecek
hani ansızın bir köşe başında rastlantılar gibi.

Albatros, seni biliyorum, ölüm akşamlarının yalnızlığısın
koltuğuna alıp bohçasını kaçan kızların sevgililerine benzer;
hani o buz tutmuş denizlerin o buzullar çağının o anlatımsız
sevgiye de yakin kine de yaşama da yakin ölüme de derler

işte o günlerin, işte o kimsesizliklerin, işte o yenilgilerin
aç bir saldırganlıkla gece kapılarını zorlayan;
hani al parmaklı, hep düşlerimizde gördüğümüz ama bilmediğimiz
ama küçücük avuçlarıyla bizi atlar gibi sulayan.

Albatros, bize güneşi sattılar, oysa bizim güneşimiz vardı eskiden
hani o, daha çok, mevsimlerde soyunan yılanlar gibi olmalıydık;
isteklerimiz yendi bizi, karaya vurduk/zonkluyor başımız,
bizden en son bir atılımdır akşamları inen karanlık.

Savaşan ellerimiz bizim, pişmanlıklara karşı ve kinlere
kararmakta derilerimiz her gördüğümüz gün en güzel şeyi.
Hani çirkinliğimizi söylesek ya koyu bir sıkılganlıkla;
ama ezilmiş ellerimizi kime göstersek şimdi.

Albatros, kime göstersek şimdi yaralarımızı, korkunç ve irinli
yumuk gözlerle al kısraklara doğru koşan atlarımız gemsiz.
Hani gecenin hangi saati bilinmez/kapılarımız vurulur ya,
bir ürperişle, kısık aydınlıkta dururken tenha evimiz.

ey bir ürperişle gönlümüzü çelen, bizi yalnızlığına götüren
sana bu şiiri denizin köpüklerinden alıp getirdim,
o kadar kötü de değil sevgiye ve yalnızlığa sığınışım
albatros, ölüm kuşum/kutsal çirkinliğim benim...


Ali Püsküllüoğlu