Hindistan, sevmedim senin utançsız elbiseni,
senin korunmasız yığınların paçavralar içinde.
Yıllarca dolandım ben
korkunun tepelerini aşmak isteyen gözlerle,
yeşil balmumundan pastalar gibi şehirler arasında,
tılsımlar ve kanlı ekmeği korku salan haşmet gibi
pagodalar arasında.
Gördüm sefil olanı, fazlasıyla hem de
kardeşinin acısıyla dolup taşmış,
küçük köyler ezilmiş
çiçeklerin muhteşem pençelerinde,
ve nöbetçi bir asker gibi zamanda
gittim yığınların arasından ve çekip aldım
kara kenarlı yığınları, kölelerin tartışma nedenini.
Tapınaklara girdim, alçı ve pişirilmiş balçık,
basamaklardı, kirlenmiş kanla ve ölümle;
ve o hayvansı rahipler, yabanıl esrime içinde
kendinden geçmiş, tozda kaynayan
paralar için dövüşen,
fosfor ayaklı yüksek putlar
intikam isteyen dillerini uzatırlarken
ve çiçekleri ezerken, ah sen küçük insan
düşüyordun kıpkızıl fallus bir taşın üzerine.
senin korunmasız yığınların paçavralar içinde.
Yıllarca dolandım ben
korkunun tepelerini aşmak isteyen gözlerle,
yeşil balmumundan pastalar gibi şehirler arasında,
tılsımlar ve kanlı ekmeği korku salan haşmet gibi
pagodalar arasında.
Gördüm sefil olanı, fazlasıyla hem de
kardeşinin acısıyla dolup taşmış,
küçük köyler ezilmiş
çiçeklerin muhteşem pençelerinde,
ve nöbetçi bir asker gibi zamanda
gittim yığınların arasından ve çekip aldım
kara kenarlı yığınları, kölelerin tartışma nedenini.
Tapınaklara girdim, alçı ve pişirilmiş balçık,
basamaklardı, kirlenmiş kanla ve ölümle;
ve o hayvansı rahipler, yabanıl esrime içinde
kendinden geçmiş, tozda kaynayan
paralar için dövüşen,
fosfor ayaklı yüksek putlar
intikam isteyen dillerini uzatırlarken
ve çiçekleri ezerken, ah sen küçük insan
düşüyordun kıpkızıl fallus bir taşın üzerine.
Pablo Neruda
Yo soy
Canto General