Öğretmenim olduğundan gereksinim duyarım denize:
bilmem müziği mi öğrenirim bilinci mi:
bilmem yalnız bir dalga mıdır yoksa derin bir varlık mı
ya da yalnızca çatlak bir ses midir ya da balıkların
ve gemilerin parıldayan bir telkini mi.
Gerçek şu ki, uykuya dalana dek ben
bazı manyetik çemberlerde
kımıldarım dalgaların üniversitesinde.
Bazı ürperen gezegenlerin
ağır ölümlerini belirten
çatırdamış sıradan deniz kabukları değil yalnızca,
hayır, günü yeniden kurguladım parçalarından
bir çimdik tuzdan sarkıtı
ve bir kaşık dolusu tuzdan o büyük tanrıyı.
Daha önce ne öğrettiyse bana unutmadım.
Havayı, sürekli esen rüzgârı, suyu ve tuzu.
Buraya gelip kendi ateşiyle yaşayan
bir delikanlı için önemsiz görünür bunlar,
fakat gene de, doğrulan
ve uçurumunda atan nabız,
o mavi soğuğun çatırtısı,
aşamalı dağılışı uzaktaki yıldızın,
dalganın uysal yayılışı,
köpüğüyle birlikte karın çarçur edilişi,
sessiz gücü orada, derinlerdeki
taştan bir taht gibi,
inatçı üzüntüyle giderek büyüyen dünyamı
değiştirir, unutuşları toplar,
ve hayatım birden değişir:
bu saf devinimin bir parçası olurken.
Pablo Neruda
Memorial de la Isla Negra
1964