İsmini bilmezdim fakat tanırdım,
Ne yosma bir çiçek takışı vardı.
Kızıl saçlarını ateş sanırdım,
Güneş nuru gibi yakışı vardı.
Öyledir, gün, şafak söktüğü zaman,
- Göllere gölgeler çöktüğü zaman -.
Saçını çözüp de döktüğü zaman,
Dalga dalga düşüp akışı vardı.
Hüsnünde bir eda var ki asıydı,
Beni harab eden o edasıydı,
Sevdalı gönlümün aşinasıydı,
Yüzüme bir şirin bakışı vardı.
Not: Rıza Tevfik'in ağzından, "Aksaray'da bir evde oturuyorduk ki, cephesi caddeye nazırdı. Evimizin sağ tarafında bir dar sokak, başındaki evde de bir komşumuz sakindi. O komşumuzun genç, yetişmiş bir kızı vardı. Tuvaletiyle meşgul olurken pervasız davranırdı. Arada bir dönüp bana hışımla bakar ve derhal şirin bir eda ile tebessüm ederdi. Bu şiir, onun güzel tebessümünü ifade edebiliyor mu bilmem?"
Ne yosma bir çiçek takışı vardı.
Kızıl saçlarını ateş sanırdım,
Güneş nuru gibi yakışı vardı.
Öyledir, gün, şafak söktüğü zaman,
- Göllere gölgeler çöktüğü zaman -.
Saçını çözüp de döktüğü zaman,
Dalga dalga düşüp akışı vardı.
Hüsnünde bir eda var ki asıydı,
Beni harab eden o edasıydı,
Sevdalı gönlümün aşinasıydı,
Yüzüme bir şirin bakışı vardı.
Rıza Tevfik Bölükbaşı
Serab-ı Ömrüm