Mefulü/Fâ'ilâtü/Mefâ'îlü/Fâ'ilün
1. Canlar virüp senin kimi cânâna yetmişem
1. Canlar virüp senin kimi cânâna yetmişem
Rahm eyle kim yetince sana cana yetmişem
2. Şükrâne-i visâlüne can virdügüm bu kim
2. Şükrâne-i visâlüne can virdügüm bu kim
Çoh derd çekmişem ki bu dermana yetmişem
3. Hâlüm diyüp murâduma yetsem aceb degül
3. Hâlüm diyüp murâduma yetsem aceb degül
Bir bendeem ki dergeh-i sultâna yetmişem
4. Mûr-ı muhakkaram ki serâsîme çoh gezüp
4. Mûr-ı muhakkaram ki serâsîme çoh gezüp
Nâ-gâh bârgâh-ı Süleyman'a yetmişem
5. Bir bülbülem ki gülsen olupdur neşîmenüm
5. Bir bülbülem ki gülsen olupdur neşîmenüm
Yâ tûtiyem ki bir şekeristâna yetmLşem
6. Devr-i felek müyesser idüpdür murâdumı
6. Devr-i felek müyesser idüpdür murâdumı
Gûyâ ki tâlib-i güherem kâna yetmişem
7. Miskin Fuzûlî yem ki sana dutmışam yüzüm
7. Miskin Fuzûlî yem ki sana dutmışam yüzüm
Yâ bir kemine katre ki ummana yetmişem
Fuzuli
1. Canlar verip senin gibi bir sevgiliye eriştim. Merhamet eyle, sana erişinceye kadar canıma yetti (canım çıkacak halle geldim).
2. Sana kavuşabilmek için, çok dert çektim. Kavuşma şükrânesi olarak sana canımı vermenin sebebi budur.
3. Halimi anlatıp muradıma erişsem buna şaşılmaz. Çünkü ben sultanın sarayına erişmiş bir kulum.
4. Zavalı hakir bir karıncayım. Sersem ve âvâre çok dolaşıp birden Süleyman'ın huzuruna eriştim.
5. Bulunduğu yer gül bahçesi olan bir bülbülüm, yahut bir şeker diyarına erişmiş papağanım.
Tutî (papağan), şekerle beslendiği için şekeristan (şeker bulunan yer) ile, bülbülün gül bahçesiyle ilgisinde tenasüp vardır.
6. Feleğin devri muradımı vermiştir. Sanki maden ocağına erişmiş bir mücevher talibiyim.
Devr kelimesi tevriyelidir. Dönme ve zaman anlamlarındadır. Mücevher talibi, mücevher arayıcısı, mücevher elde etmek istiyendir.
7. Yüzünü sana çevirmiş (yardım isteyen) zavallı Fuzûlî'yim; yahut da denize erişmiş değersiz bir noktayım.
«Yüzü tutmak» bir deyim olup, bir şey istemeye cesaret etmek demektir. Olumsuz olarak «yüzü tutmamak» deyimi de vardır. 3. ve 4. beyitlerden anlaşıldığına göre gazel Kanuni için yazılmış olmalıdır.
2. Sana kavuşabilmek için, çok dert çektim. Kavuşma şükrânesi olarak sana canımı vermenin sebebi budur.
3. Halimi anlatıp muradıma erişsem buna şaşılmaz. Çünkü ben sultanın sarayına erişmiş bir kulum.
4. Zavalı hakir bir karıncayım. Sersem ve âvâre çok dolaşıp birden Süleyman'ın huzuruna eriştim.
5. Bulunduğu yer gül bahçesi olan bir bülbülüm, yahut bir şeker diyarına erişmiş papağanım.
Tutî (papağan), şekerle beslendiği için şekeristan (şeker bulunan yer) ile, bülbülün gül bahçesiyle ilgisinde tenasüp vardır.
6. Feleğin devri muradımı vermiştir. Sanki maden ocağına erişmiş bir mücevher talibiyim.
Devr kelimesi tevriyelidir. Dönme ve zaman anlamlarındadır. Mücevher talibi, mücevher arayıcısı, mücevher elde etmek istiyendir.
7. Yüzünü sana çevirmiş (yardım isteyen) zavallı Fuzûlî'yim; yahut da denize erişmiş değersiz bir noktayım.
«Yüzü tutmak» bir deyim olup, bir şey istemeye cesaret etmek demektir. Olumsuz olarak «yüzü tutmamak» deyimi de vardır. 3. ve 4. beyitlerden anlaşıldığına göre gazel Kanuni için yazılmış olmalıdır.