Fâ'ilâtiitı/Fâ'ilâtün/Fâ'ilâtün/Fâ'ilün
1. Bâr-ı mihnetden nihâl-i kametim ham olmastm
1. Bâr-ı mihnetden nihâl-i kametim ham olmastm
Başumuzdan sâye-i serv-i kadün kem olmasını
2. Görmesem ruhsâr ü kadd ü çeşm ü lalün dem-be-dem
2. Görmesem ruhsâr ü kadd ü çeşm ü lalün dem-be-dem
Ömr bir an bir zeman bir lahza bir dem ohnasun
3. Gerd-i fâhun azmi gerdûnitdl kim bu kadr ile
3. Gerd-i fâhun azmi gerdûnitdl kim bu kadr ile
Şöhre-i âlem hemin îsî-i Meryem ohnasun
4. İltimas itdüm sabâdan tûtiyâ çekdürmege
4. İltimas itdüm sabâdan tûtiyâ çekdürmege
Ağlama ey göz gubâr-ı dergehi nem ohnasun
5. Sen tek âfet geldügin bilmişdi kim Hak'dan melek
5. Sen tek âfet geldügin bilmişdi kim Hak'dan melek
İltimas eylerdi kim âlemde âdem ohnasun
6. Dir imiş zâhid ki olmak aybdur rüsvâ-yı ışk
6. Dir imiş zâhid ki olmak aybdur rüsvâ-yı ışk
Bu sözi f âş itmesün rüsvâ-yı âlem ohnasun
7. Ey Fuzûlî zevk-i derd-i ıska noksan hayfdur
7. Ey Fuzûlî zevk-i derd-i ıska noksan hayfdur
İhtiyât it penbe-i dâğunda merhem ohnasun
Fuzuli
1. Fidan gibi boyun mihnet yükünden bükülmesin. Servi gibi boyunun gölgesi başımızdan eksik olmasın.
Bâr, yük ve meyva anlamlarındadır. Meyvası olan ağacın dalları yere eğilir. Beyitte «bâr»ın meyva anlamı, nihai (fidan, ham) eğri, bükülmüş kelimeleri arasında ihamı tenasüp vardır. Saye, gölgenin mecazî anlamı yardım demektir. Saye her iki anlamıyle de tevriyeli kullanılmıştır.
2. Senin yüzünü, boyunu, gözünü ve dudağım her zaman görmezsem ömür, bir an, bir zaman, bir lahza ve bir nefes dahi olmasın. Fuzûlî, sevgiliyi görmeden bir an bile yaşamak istemediğini anlatıyor. An, tevriyeli olup, bir saniyelik kısa zaman ve cazibe anlamlarında kullanılmıştır. Cazibe anlamı, ruhsar (yüz) ile ilgilidir. Boy uzunluğu dolayısıyle zamanla ilgilidir. Lâhza, göz açıp kapayacak kadar kısa süre olup çeşm (göz) ile ilgilidir. Dem, zaman ve nefes anlamında tev-riyelidir. Nefes anlamı laıl (dudak) ile ilgilidir. Beyitte karşılıklı dört kelimeden oluşan zengin, düzenli bir leff ü neşr sanatı yapılmıştır. Ayrıca, an, zaman, lâhza, dem kelimelerinde iham-ı tenasüp sanatı vardır.
3. Göğe yükselme değeri ile âlemde sadece Meryem'in İsa'sı meşhur olmasın diye senin yolunun tozu göğe çıktı.
4. Gözüme sürme olarak çekmek için rüzgârdan sevgilinin kapısının toprağını getirmesini istedim. Ey göz! Ağlama da o toz ıslanmasın.
5. Melek, senin gibi âfetin geleceğini bilmiş olmalı ki, Tanrıdan insanın yaratılmasını istememişti.
Kur'an'da, Bakara suresinin 30. âyetine işaret edilmiştir. Âyetin meali şudur •. Senin Rabbin meleklere «ben yer yüzünde bir halife var edeceğim» demişti. Melekler, «orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? Oysa biz seni överek yüceltiyor ve seni takdis etmekte bulunuyoruz» dediler. Allah «ben şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim» dedi.
6. Sofu, aşktan dolayı âleme rezil rüsva olmak ayıptır demiş. Bu sözü yaymasın, kendisi âleme rezil rüsva olmasın.
7. Ey Fuzûli! Aşk derdinin zevkine noksanlık yakışmaz. Sakın aşk yarasının pamuğunda merhem bulunmasın (hakiki âşık aşk yarasının acısına katlanır, onu iyileştirmez).
Bâr, yük ve meyva anlamlarındadır. Meyvası olan ağacın dalları yere eğilir. Beyitte «bâr»ın meyva anlamı, nihai (fidan, ham) eğri, bükülmüş kelimeleri arasında ihamı tenasüp vardır. Saye, gölgenin mecazî anlamı yardım demektir. Saye her iki anlamıyle de tevriyeli kullanılmıştır.
2. Senin yüzünü, boyunu, gözünü ve dudağım her zaman görmezsem ömür, bir an, bir zaman, bir lahza ve bir nefes dahi olmasın. Fuzûlî, sevgiliyi görmeden bir an bile yaşamak istemediğini anlatıyor. An, tevriyeli olup, bir saniyelik kısa zaman ve cazibe anlamlarında kullanılmıştır. Cazibe anlamı, ruhsar (yüz) ile ilgilidir. Boy uzunluğu dolayısıyle zamanla ilgilidir. Lâhza, göz açıp kapayacak kadar kısa süre olup çeşm (göz) ile ilgilidir. Dem, zaman ve nefes anlamında tev-riyelidir. Nefes anlamı laıl (dudak) ile ilgilidir. Beyitte karşılıklı dört kelimeden oluşan zengin, düzenli bir leff ü neşr sanatı yapılmıştır. Ayrıca, an, zaman, lâhza, dem kelimelerinde iham-ı tenasüp sanatı vardır.
3. Göğe yükselme değeri ile âlemde sadece Meryem'in İsa'sı meşhur olmasın diye senin yolunun tozu göğe çıktı.
4. Gözüme sürme olarak çekmek için rüzgârdan sevgilinin kapısının toprağını getirmesini istedim. Ey göz! Ağlama da o toz ıslanmasın.
5. Melek, senin gibi âfetin geleceğini bilmiş olmalı ki, Tanrıdan insanın yaratılmasını istememişti.
Kur'an'da, Bakara suresinin 30. âyetine işaret edilmiştir. Âyetin meali şudur •. Senin Rabbin meleklere «ben yer yüzünde bir halife var edeceğim» demişti. Melekler, «orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? Oysa biz seni överek yüceltiyor ve seni takdis etmekte bulunuyoruz» dediler. Allah «ben şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim» dedi.
6. Sofu, aşktan dolayı âleme rezil rüsva olmak ayıptır demiş. Bu sözü yaymasın, kendisi âleme rezil rüsva olmasın.
7. Ey Fuzûli! Aşk derdinin zevkine noksanlık yakışmaz. Sakın aşk yarasının pamuğunda merhem bulunmasın (hakiki âşık aşk yarasının acısına katlanır, onu iyileştirmez).