Müstef'ilün/Fa'ûlün/Müstefilün/Fa'ûlün (Mefulü/Fâ'ilâtün/Mef'ûlü/Fâ'ilâtün)
1. Merhem koyup onarma sinemde kanlu dağı
4. Dür tek dişün sözmi her dem eşitmek ister
1. Merhem koyup onarma sinemde kanlu dağı
Söndürme öz elimle yandurduğun çerâğı
2. Uymış cünûna gönlüm ebruna dir meh-i nev
2. Uymış cünûna gönlüm ebruna dir meh-i nev
Ne l'tibâr ana kim seçmez karadan ağı
3. Kaddün gamında servün sormağa za'f-ı hâlin
3. Kaddün gamında servün sormağa za'f-ı hâlin
Gülzârdan kesilmez ırmağlarun ayağı
4. Dür tek dişün sözmi her dem eşitmek ister
Bahrun müdâm anunçün sâhildedür kulağı
5. Zülfi siyeh sanemler olmış senün esîrün
5. Zülfi siyeh sanemler olmış senün esîrün
Işkunda her birimin öz zülfi boynı bağı
6. Ger müşg dirse âşık ol bûy-ı zülfe saki
6. Ger müşg dirse âşık ol bûy-ı zülfe saki
Tünd olma bir kadeh vir ter eylesün dimağı
7. Devran havadisinden yoh bâkümüz Fuzûlî
7. Devran havadisinden yoh bâkümüz Fuzûlî
Dârü'l-emânumuzdur mey-hâneler bucağı
Fuzuli
1. Göğsümdeki yarayı merhem koyup iyileştirme. Kendi elinle tığın meşaleyi söndürme.
Aşk ateşiyle dağlanmış kırmızı yara aleve benzetilmiştir. «Ö-s elinle» sözünde sihr-i helâl vardır: «Söndürme öz elinle» ve «öz elinle yandurduğun çerağı» diye iki şekilde de anlam verilebilir.
2. Gönlüm deliliğe uymuş senin, kaşına yeni ay diyor. Karadan akı ayıramayan kimsenin sözüne itibar edilir mi?
«Karadan akı seçememek» deyimini kullanarak ak ile yeni ay, kara ile de kaş kasdedilmiştir. Böylece leff ü neşr sanatı yapılmıştır.
3. Senin boyunun gamıyla servi (kıskançlıktan) öyle zayıflatmış ki, halini sormak için ırmakların ayağı gül bahçesinden kesilmez.
Serv ince ve uzun olduğu için zayıftır. Irmaklar da devamlı ola-3 rak gül bahçesinde akar. Bu yüzden «bir yerden ayağı kesilmek veya kesilmemek» deyimini kullanan Fuzûlî gerek bu gazelde, gerekse diğer örneklerde görüldüğü üzere Türkçedeki zengin deyimlerden yararlanarak çeşitli zekâ oyunları yapan bir dil ustasıdır. Hüsn-i ta'lil sanatı var, 4. İnci gibi dişinin sözünü işitmek için denizin kulağı daima sahildedir.
Sevgilinin dişi denizden çıkarılan inciden daha güzeldir. Dişi hakkında söylenenleri duymak için denizin kulağının sahilde olmasında teşhis ve hüsn-i talil sanatı vardır. Sahil genellikle koy biçiminde olduğu için kulak şeklindedir. İçinde inci bulunan istiridyenin sahile çıkmasının denizin kulağı olarak da düşünülebilir.
5. Siyah saçlı güzeller senin saçının esiri olmuşlar. Senin aşkında her birinin saçı kendi boynuna bir bağ olmuş yani kendi saçlarıyla senin aşkına bağlanmışlardır.
6. Ey saki! Âşık eğer sevgilinin saçının kokusuna misk derse, öfkelenme. Şarap ver de dimağını tazelesin.
Ter kelimesi taze ve yaş demektir. Yaş ve ıslak olan şey tazedir. Dimağın ıslanması, tazelenmesi zihnin açılması anlamındadır. Bunun aksi huşk-dimâğ (kuru dimağlıl veya füsürde - dimağ (kurumuş dimağlı)dır.
7. Fuzûli, zamanın olaylarından korkumuz yok. Meyhanelerin köşesi emniyet yerimiz, sığınağımızdır.
Aşk ateşiyle dağlanmış kırmızı yara aleve benzetilmiştir. «Ö-s elinle» sözünde sihr-i helâl vardır: «Söndürme öz elinle» ve «öz elinle yandurduğun çerağı» diye iki şekilde de anlam verilebilir.
2. Gönlüm deliliğe uymuş senin, kaşına yeni ay diyor. Karadan akı ayıramayan kimsenin sözüne itibar edilir mi?
«Karadan akı seçememek» deyimini kullanarak ak ile yeni ay, kara ile de kaş kasdedilmiştir. Böylece leff ü neşr sanatı yapılmıştır.
3. Senin boyunun gamıyla servi (kıskançlıktan) öyle zayıflatmış ki, halini sormak için ırmakların ayağı gül bahçesinden kesilmez.
Serv ince ve uzun olduğu için zayıftır. Irmaklar da devamlı ola-3 rak gül bahçesinde akar. Bu yüzden «bir yerden ayağı kesilmek veya kesilmemek» deyimini kullanan Fuzûlî gerek bu gazelde, gerekse diğer örneklerde görüldüğü üzere Türkçedeki zengin deyimlerden yararlanarak çeşitli zekâ oyunları yapan bir dil ustasıdır. Hüsn-i ta'lil sanatı var, 4. İnci gibi dişinin sözünü işitmek için denizin kulağı daima sahildedir.
Sevgilinin dişi denizden çıkarılan inciden daha güzeldir. Dişi hakkında söylenenleri duymak için denizin kulağının sahilde olmasında teşhis ve hüsn-i talil sanatı vardır. Sahil genellikle koy biçiminde olduğu için kulak şeklindedir. İçinde inci bulunan istiridyenin sahile çıkmasının denizin kulağı olarak da düşünülebilir.
5. Siyah saçlı güzeller senin saçının esiri olmuşlar. Senin aşkında her birinin saçı kendi boynuna bir bağ olmuş yani kendi saçlarıyla senin aşkına bağlanmışlardır.
6. Ey saki! Âşık eğer sevgilinin saçının kokusuna misk derse, öfkelenme. Şarap ver de dimağını tazelesin.
Ter kelimesi taze ve yaş demektir. Yaş ve ıslak olan şey tazedir. Dimağın ıslanması, tazelenmesi zihnin açılması anlamındadır. Bunun aksi huşk-dimâğ (kuru dimağlıl veya füsürde - dimağ (kurumuş dimağlı)dır.
7. Fuzûli, zamanın olaylarından korkumuz yok. Meyhanelerin köşesi emniyet yerimiz, sığınağımızdır.