Fâ'ilâtün/Fâ'ilâtün/Fâ'ilâtün/Fâ'ilün
1. Bilmez idüm bilmek agzun sırrım düşvâr imiş
Ağzunı dirlerdi yoh didüklerince var imiş
2. Âciz olmış yanmağa âhıyla kûhı Kûh-ken
2. Âciz olmış yanmağa âhıyla kûhı Kûh-ken
N'eylesün miskin amin ışkı hem ol nükdâr imiş
3. Daşa çekmiş halk içün Ferhâd Şîrîn suretin
3. Daşa çekmiş halk içün Ferhâd Şîrîn suretin
Arz kılmış halka mahbûbm aceb bî-âr imiş
4. Ka'be ihramına zâhid didiler bel bağladı
4. Ka'be ihramına zâhid didiler bel bağladı
Eyledüm tahkik anun bağlanduğı zünnâr imiş
5. Ömrlerdür eylerem ahvâl-i dünyâ imtihan
5. Ömrlerdür eylerem ahvâl-i dünyâ imtihan
Nakd-i ömr ü hâsıl-ı dünyâ hemân bir yâr imiş
6. Zevk-i dîdârıyla dil-dârun yoğ itdüm varumı
6. Zevk-i dîdârıyla dil-dârun yoğ itdüm varumı
Devlet-i bakî ki dirler devleM dîdâr imiş
7. Dün Fuzûlî ârızun görgeç revân tapşurdı cân
7. Dün Fuzûlî ârızun görgeç revân tapşurdı cân
Lâf idüp dirdi ki cânum var emânet-dâr imiş
Fuzuli
1. Ağzının, sırrını bilmenin güç olduğunu bilmezdim. Ağzını yok derlerdi, dedikleri kadar varmış.
Divan şiirinin güzellik anlayışında ağız çok küçüktür. Bundan dolayı ağzın nokta, sır, mevhum, yok gibi kelimelerle birlikte kullanıldığı yukarıda geçti. Beyitte ağız, sır, yok kelimeleriyle tenasüp sanatı yapılmıştır. Var ve yok kelimelerinde tezat vardır.
2. Dağ kazan Ferhad ahıyla dağı yakmaktan aciz kalmış. Ne yapsın o miskinin aşkı o kadar imiş.
3. Ferhad halkın görmesi için Şirin'in resmini taşa yapmış. Sevgilisini halka göstermiş, ne kadar utanmaz (adammış).
4. Sofu Kabe ihramına bel bağladı dediler (yani ihram giymekle günahtan kurtulacağını sandı). Araştırdım, onun bağladığı papazın kuşağı imiş (yani sadece ihram giymek günahtan kurtulmaya yetmez).
Zünnar •. Papazların bellerine bağladıkları uzun, siyah kuşak. Bel ağlamak bir deyimdir. Mecaz anlamı ile güvenmek anlamındadır. Bel ağlamak zünnar ile ilgilidir. Kabe'de ihrama girip hacı olmakla günah-arından bağışlanacağına ve cennete gideceğine güvenen sofu, hicvedilmiştir.
5. Ömür boyunca dünyanın ahvalini denerim. Ömrün değeri ve dünyanın kazancı sadece bir sevgili imiş.
6. Sevgilinin yüzünün zevkiyle varımı yok ettim. Kalıcı olan mutluluk sevgilinin yüzünü mutluluğu imiş. Yok ile var arasında tezat, dîdâr ile dildâr arasında cinas vardır.
7. Fuzûli, dün senin yüzünü görünce hemen canını çıkarıp verdi. Canım var diye lâf edip dururdu (meğer) emanetçi imiş (yani cam kendisinin değilmiş, ona emanetmiş).
Divan şiirinin güzellik anlayışında ağız çok küçüktür. Bundan dolayı ağzın nokta, sır, mevhum, yok gibi kelimelerle birlikte kullanıldığı yukarıda geçti. Beyitte ağız, sır, yok kelimeleriyle tenasüp sanatı yapılmıştır. Var ve yok kelimelerinde tezat vardır.
2. Dağ kazan Ferhad ahıyla dağı yakmaktan aciz kalmış. Ne yapsın o miskinin aşkı o kadar imiş.
3. Ferhad halkın görmesi için Şirin'in resmini taşa yapmış. Sevgilisini halka göstermiş, ne kadar utanmaz (adammış).
4. Sofu Kabe ihramına bel bağladı dediler (yani ihram giymekle günahtan kurtulacağını sandı). Araştırdım, onun bağladığı papazın kuşağı imiş (yani sadece ihram giymek günahtan kurtulmaya yetmez).
Zünnar •. Papazların bellerine bağladıkları uzun, siyah kuşak. Bel ağlamak bir deyimdir. Mecaz anlamı ile güvenmek anlamındadır. Bel ağlamak zünnar ile ilgilidir. Kabe'de ihrama girip hacı olmakla günah-arından bağışlanacağına ve cennete gideceğine güvenen sofu, hicvedilmiştir.
5. Ömür boyunca dünyanın ahvalini denerim. Ömrün değeri ve dünyanın kazancı sadece bir sevgili imiş.
6. Sevgilinin yüzünün zevkiyle varımı yok ettim. Kalıcı olan mutluluk sevgilinin yüzünü mutluluğu imiş. Yok ile var arasında tezat, dîdâr ile dildâr arasında cinas vardır.
7. Fuzûli, dün senin yüzünü görünce hemen canını çıkarıp verdi. Canım var diye lâf edip dururdu (meğer) emanetçi imiş (yani cam kendisinin değilmiş, ona emanetmiş).