Mefûlü/Fâ'ilâtü/Mefâ'îlü/Fâ'ilün
1. Ey meh menümle döstlarum düşmen eyledün
1. Ey meh menümle döstlarum düşmen eyledün
Düşmen hem eylemez bu işi kim sen eyledün
2. Peykânlarunla doldı tenüm aferin sana
2. Peykânlarunla doldı tenüm aferin sana
Bî-dâd çekmeğe temimi âhen eyledün
3. Tahsin sana ki gönlüm evin tire koymadun
3. Tahsin sana ki gönlüm evin tire koymadun
Her zahm-ı nâvekün ana bir revzen eyledün
4. Olsun ziyâde rif'atün ey âh-ı âteşin
4. Olsun ziyâde rif'atün ey âh-ı âteşin
Mihnet serâmuzı bu gice rûşen eyledün
5. Eksilmesün tarâvetün ey eşk-i lâle-gûn
5. Eksilmesün tarâvetün ey eşk-i lâle-gûn
Gül gül tamup makamumuzı gülsen eyledün
6. Can çıhsa menzil itmeğe ev dut habâbdan
6. Can çıhsa menzil itmeğe ev dut habâbdan
Ey göz yaşı ki kasd-ı binâ-yı ten eyledün
7. Mümkin degül cihanda Fuzûli ikâmetün
7. Mümkin degül cihanda Fuzûli ikâmetün
Bî-hûde sen bu merhalede mesken eyledün
Fuzuli
1. Ey ay (sevgili)! Dosttanım benimle düşman eyledin. Senin eylediğin bu işi düşman bile eylemez.
Ay, açık istiare ile yüzü ay gibi parlak olan sevgili yerinde kullanılmıştır. Dost ile düşman arasında tezat yapılmıştır.
2. Vücudum (aşk) okunun temrenleriyle doldu. Aferin bana, zulme dayanmak için vücudumu demirden yaptın.
Şairin vücudunu zulüm çekmekte demir gibi dayanıklı yapan sevgilinin attığı aşk veya bakış oklarının temrenleridir. Çünkü temren demirden yapılır.
3. Aferin sana, gönlümün evini karanlık bırakmadın, okunun her yarasından ona bir pencere açtın. Gönül eve, aşk oklarının delik delik açtığı yaralar pencereye benzetilmiştir.
4. Ey ateşli ah! Yüksekliğin ziyade olsun. Bu gece mihnet evimizi aydınlattın (bizi karanlıkta bırakmadın).
Rif'at: 1) Yükseklik, yücelik 2) mevki, rütbe anlamlarıyla tevri-yelidir. Şair anına mevkiin yüksek olsun temennisinde bulunduğu gibi, ahinin göklere kadar yükselmesini istemektedir.
5. Ey lâle renkli (kanlı) gözyaşı! Tazeliğin eksilmesin. Gül gül damlayıp yerimizi gül bahçesi (gibi) eyledin.
6. Ey gözyaşı! Vücut binasını yıkmak istedin. Vücudun yıkılıp canım çıkarsa, kendine oturmak için su kabarcığından bir ev tut.
İçinde hava bulunan su kabarcığı eve benzetilmiştir. Gözyaşı damlası da su kabarcığı gibidir. Şair akıttığı gözyaşları ile vücut binası yıkılınca gözyaşının da oturması için kendisine su kabarcığından ev tutmasını söylemekle pek çok ağladığını anlatmak istiyor.
7. Fuzûli! Dünyada oturman mümkün değil. Sen bu konak yerini (dünyayı) boş yere kendine mesken eyledin.
Ay, açık istiare ile yüzü ay gibi parlak olan sevgili yerinde kullanılmıştır. Dost ile düşman arasında tezat yapılmıştır.
2. Vücudum (aşk) okunun temrenleriyle doldu. Aferin bana, zulme dayanmak için vücudumu demirden yaptın.
Şairin vücudunu zulüm çekmekte demir gibi dayanıklı yapan sevgilinin attığı aşk veya bakış oklarının temrenleridir. Çünkü temren demirden yapılır.
3. Aferin sana, gönlümün evini karanlık bırakmadın, okunun her yarasından ona bir pencere açtın. Gönül eve, aşk oklarının delik delik açtığı yaralar pencereye benzetilmiştir.
4. Ey ateşli ah! Yüksekliğin ziyade olsun. Bu gece mihnet evimizi aydınlattın (bizi karanlıkta bırakmadın).
Rif'at: 1) Yükseklik, yücelik 2) mevki, rütbe anlamlarıyla tevri-yelidir. Şair anına mevkiin yüksek olsun temennisinde bulunduğu gibi, ahinin göklere kadar yükselmesini istemektedir.
5. Ey lâle renkli (kanlı) gözyaşı! Tazeliğin eksilmesin. Gül gül damlayıp yerimizi gül bahçesi (gibi) eyledin.
6. Ey gözyaşı! Vücut binasını yıkmak istedin. Vücudun yıkılıp canım çıkarsa, kendine oturmak için su kabarcığından bir ev tut.
İçinde hava bulunan su kabarcığı eve benzetilmiştir. Gözyaşı damlası da su kabarcığı gibidir. Şair akıttığı gözyaşları ile vücut binası yıkılınca gözyaşının da oturması için kendisine su kabarcığından ev tutmasını söylemekle pek çok ağladığını anlatmak istiyor.
7. Fuzûli! Dünyada oturman mümkün değil. Sen bu konak yerini (dünyayı) boş yere kendine mesken eyledin.