Fâ'ilâtün/Fâ'îlâtün/Fâ'ilâtün/Fâ'ilün
1. Sâkiyâ câm dut ol âşıka kim kayguludur
Kaygu çekmek ne içün câm ile âlem doludur
2. Telh güf târsuz olmaz leb-i yâr ey âşık
2. Telh güf târsuz olmaz leb-i yâr ey âşık
Çoh heves eyleme ol şerbete kim ağuludur
3. Koyalum başı hum-i bade ayağına gelün
3. Koyalum başı hum-i bade ayağına gelün
Dutmamak olmaz anım hürmetini bir uludur
4. Munca kim kûh sıfat başuma daşlar urılur
4. Munca kim kûh sıfat başuma daşlar urılur
Dîde-i bahtum uyanmaz ne ağır yuhuludur
5. Dil-i pür-hûnuma yağdurma belâ peykâmn
5. Dil-i pür-hûnuma yağdurma belâ peykâmn
Hazer it şişeye nâ-geh zarar eyler doludur
6. Gönlümün zahmına peykânunı itdüm merhem
6. Gönlümün zahmına peykânunı itdüm merhem
Genc-i gamdur n'ola ger beyle demür kapuludur
7. Nerkisün fikri Fuzûli göz ü gönlümde gezer
7. Nerkisün fikri Fuzûli göz ü gönlümde gezer
Dırtar âhû vatan ol virde id otlu suludur
Fuzuli
1. Ey saki! O âşığa kadeh tut, çünkü kaygılıdır. Ne için kaygı çekmeli, âlem kadehle doludur (kaygı çekeceğine kadeh çeksin).
Dolu kelimesi boş karşılığı ve dolu kadeh anlamlarıyla tevriyeli kullanılmıştır. Saki, kadeh, dolu kelimeleriyle ihamı tenasüp sanatı yapılmıştır.
2. Ey âşık! Sevgilinin dudağı acı sözsüz olmaz. O şerbete çok heves etme ki ağılıdır.
Acı söz deyiminde mecaz vardır. Dudak ve şerbet ile acı ve ağı kelimelerinde müraat-ı nazir sanatı vardır.
3. Gelin başımızı şarap küpünün ayağına (dibine) koyalım. Hürmet etmemek olmaz. O bir uludur.
Eskiden padişahın veya büyük bir kimsenin ayağına baş koymak veya ayağını öpmek suretiyle saygı gösterilirdi: Hürmet kelimesinde tevriye vardır. Saygı ve haramlık anlamlarında kullanılmıştır. Müslümanlıkta şarap haramdır. Hürmetin haramlık anlamı ile bade arasında ihamı tenasüp bulunmaktadır. Baş ile ayakta tezat vardır.
4. Başıma dağ gibi bunca taşlar vurulduğu halde bahtımın gözü uyanmaz, ne ağır uykuludur.
5. Kan dolu gönlüme belâ okunu yağdırma sakın, şişeye birden zarar verip kırar, çünkü doludur.
Divan edebiyatında gönül şişeye benzetilir. Şişe gibi çabuk incinir, kırılır. Gönlün kanla dolu olması ıstırap ve keder dolu olduğunu ifade eden bir deyim olup gönülde kan bulunmasından kinayedir.
6. Okunun temrenini gönlümün yarasına merhem ettim. Gönlüm gam hazinesidir. Böyle demir kapılı obuasına şaşılmaz.
Gönül hazineye, ok temrenleriyle dolu gönül yarası da hazinenin demir kapışma benzetilmiştir.
7. Nergise benzeyen gözünün düşüncesi Fuzûli'nin gözünde ve gönlünde gezer. (Nitekim) ahu otlu ve sulu yerleri vatan edinir.
Otlu, sulu yer, otu ve suyu bol olan yer anlamında kullanıldığı gibi, ot kelimesi tevriyeli olup ateş anlamında gönül ile ilgilidir. Gönül ile ot, göz ile sulu kelimeleri arasındaki ilgi dolayısıyle beyitte düzensiz leff ü neşr vardır.
Dolu kelimesi boş karşılığı ve dolu kadeh anlamlarıyla tevriyeli kullanılmıştır. Saki, kadeh, dolu kelimeleriyle ihamı tenasüp sanatı yapılmıştır.
2. Ey âşık! Sevgilinin dudağı acı sözsüz olmaz. O şerbete çok heves etme ki ağılıdır.
Acı söz deyiminde mecaz vardır. Dudak ve şerbet ile acı ve ağı kelimelerinde müraat-ı nazir sanatı vardır.
3. Gelin başımızı şarap küpünün ayağına (dibine) koyalım. Hürmet etmemek olmaz. O bir uludur.
Eskiden padişahın veya büyük bir kimsenin ayağına baş koymak veya ayağını öpmek suretiyle saygı gösterilirdi: Hürmet kelimesinde tevriye vardır. Saygı ve haramlık anlamlarında kullanılmıştır. Müslümanlıkta şarap haramdır. Hürmetin haramlık anlamı ile bade arasında ihamı tenasüp bulunmaktadır. Baş ile ayakta tezat vardır.
4. Başıma dağ gibi bunca taşlar vurulduğu halde bahtımın gözü uyanmaz, ne ağır uykuludur.
5. Kan dolu gönlüme belâ okunu yağdırma sakın, şişeye birden zarar verip kırar, çünkü doludur.
Divan edebiyatında gönül şişeye benzetilir. Şişe gibi çabuk incinir, kırılır. Gönlün kanla dolu olması ıstırap ve keder dolu olduğunu ifade eden bir deyim olup gönülde kan bulunmasından kinayedir.
6. Okunun temrenini gönlümün yarasına merhem ettim. Gönlüm gam hazinesidir. Böyle demir kapılı obuasına şaşılmaz.
Gönül hazineye, ok temrenleriyle dolu gönül yarası da hazinenin demir kapışma benzetilmiştir.
7. Nergise benzeyen gözünün düşüncesi Fuzûli'nin gözünde ve gönlünde gezer. (Nitekim) ahu otlu ve sulu yerleri vatan edinir.
Otlu, sulu yer, otu ve suyu bol olan yer anlamında kullanıldığı gibi, ot kelimesi tevriyeli olup ateş anlamında gönül ile ilgilidir. Gönül ile ot, göz ile sulu kelimeleri arasındaki ilgi dolayısıyle beyitte düzensiz leff ü neşr vardır.