Mef ulü/Mefâ'îlü/Mefâ, îlü/Fa ulun
1. Âh eyledügüm serv-i hırâmânun içündür
Kan ağladuğum gonce-i handânun içündür
2. Ser-geşteliğüm kâkül-i müşgînün ucından
2. Ser-geşteliğüm kâkül-i müşgînün ucından
Âşüf tellğüm zülf-i perişanın içündür
3. Bîmâr tenüm nerkis-i mestün eleminden
3. Bîmâr tenüm nerkis-i mestün eleminden
Hunin cigerüm Ia'l-i dür-efşânun içündür
4. Yahdum tenümi vasi güni şem' tek amma
4. Yahdum tenümi vasi güni şem' tek amma
Bil kim bu tedârük şeb-i hicrânun içündür
5. Kurtarmağa yağma-yı gamundan dil ü canı
5. Kurtarmağa yağma-yı gamundan dil ü canı
Sa'yüm nazar-ı nerkis-i fettânun içündür
6. Cân vir gönül ol gamzeye kim munca zemandur
6. Cân vir gönül ol gamzeye kim munca zemandur
Cân ile seni besledügüm anun içündür
7. Vâ'iz bize dün dûzahı vasf Stdi Fuzûlî
7. Vâ'iz bize dün dûzahı vasf Stdi Fuzûlî
Ol vasf senün külbe-i ahzânun içündür
Fuzuli
1. Ah eylediğim salınan servin (boyun) içindir. Kan ağladığım gülen goncan (ağzın) içindir.
2. Avareliğime misk kokulu kâkülün sebeptir. Düşkünlüğüm perişan saçların içindir.
3. Sarhoş nergisinin (gözünün) üzüntüsünden vücudum hastadır. İnci saçan la'lin (dudağın) için ciğerim kan doludur.
Nergis, baygın bakan göze benzetilerek istiare yoluyla göz yerinde kullanılmıştır. Baygın bakan göz için sarhoş ve hasta sıfatları da kullanılır. Bu bakımdan hasta kelimesi göz Ue de ilgilidir. Dudağın inci saçmasından inci gibi dişler kastedilmiştir. Lal ile kanlı ve ciğer renkleri, inci ile lal mücevher olmaları dolayısıyle birbirleriyle ilgili olup tenasüp sanatı yapılmıştır. İnci ile lal renk bakımından tezatlıdır.
4. Kavuşma günü vücudumu mum gibi yaktım. Bu hazırlığın ayrılık gecesi için olduğunu bil (yani vücut yok olunca gönül ayrîuk gecesine daha çok dayanacaktır).
5. Gönlü ve canı gamın yağma etmesinden kurtarmaya çalışmam senin fettan nergisinin (gözünün) teveccühünü kazanmak içindir.
6. Ey gönül! Sevgilinin o süzgün yan bakışına canını ver. Bunca zamandır seni can ile beslediğim onun içindir.
7. Fuzûlî, vaiz dün bize cehennemi anlattı. Onun anlattıkları senin hüzünler evin İçindir (yani vaizin anlattığı cehennem senin hüzünler eıvinin tıpkısıdır).
Külbe-i ahzan, hüzünler kulübesi demektir. Yakup Peygamber oğlu Yusuf'u kaybedince kulübesinde çok üzüntülü günler geçirmiş, ağlamaktan gözleri kör olmuştur. Bu yüzden Ya^kub'un evine külbe-i ahzan, beytül-hazen gibi adlar verilmiştir.
2. Avareliğime misk kokulu kâkülün sebeptir. Düşkünlüğüm perişan saçların içindir.
3. Sarhoş nergisinin (gözünün) üzüntüsünden vücudum hastadır. İnci saçan la'lin (dudağın) için ciğerim kan doludur.
Nergis, baygın bakan göze benzetilerek istiare yoluyla göz yerinde kullanılmıştır. Baygın bakan göz için sarhoş ve hasta sıfatları da kullanılır. Bu bakımdan hasta kelimesi göz Ue de ilgilidir. Dudağın inci saçmasından inci gibi dişler kastedilmiştir. Lal ile kanlı ve ciğer renkleri, inci ile lal mücevher olmaları dolayısıyle birbirleriyle ilgili olup tenasüp sanatı yapılmıştır. İnci ile lal renk bakımından tezatlıdır.
4. Kavuşma günü vücudumu mum gibi yaktım. Bu hazırlığın ayrılık gecesi için olduğunu bil (yani vücut yok olunca gönül ayrîuk gecesine daha çok dayanacaktır).
5. Gönlü ve canı gamın yağma etmesinden kurtarmaya çalışmam senin fettan nergisinin (gözünün) teveccühünü kazanmak içindir.
6. Ey gönül! Sevgilinin o süzgün yan bakışına canını ver. Bunca zamandır seni can ile beslediğim onun içindir.
7. Fuzûlî, vaiz dün bize cehennemi anlattı. Onun anlattıkları senin hüzünler evin İçindir (yani vaizin anlattığı cehennem senin hüzünler eıvinin tıpkısıdır).
Külbe-i ahzan, hüzünler kulübesi demektir. Yakup Peygamber oğlu Yusuf'u kaybedince kulübesinde çok üzüntülü günler geçirmiş, ağlamaktan gözleri kör olmuştur. Bu yüzden Ya^kub'un evine külbe-i ahzan, beytül-hazen gibi adlar verilmiştir.