Mef'ûlü/Fâ'ilâtü/Mefâ'îlü/Fâ'ilün
1. Sabrum alup felek mana yüz min belâ virür
1. Sabrum alup felek mana yüz min belâ virür
Az olsa bir meta' ana il çoh bahâ virür
2. Düşdüm belâ-yı ıska hıredmend-İ asr iken
2. Düşdüm belâ-yı ıska hıredmend-İ asr iken
Ti şimdi menden alduğı pendi mana virür
3. Sanman aceb rutab yirine virse lal-i ter
3. Sanman aceb rutab yirine virse lal-i ter
Nahlî ki kan yaşum ana neşv ü nema virür
4. Hâk-i deründür ol ki dün ü gün sevâb içün
4. Hâk-i deründür ol ki dün ü gün sevâb içün
Hem aya sürme hem güneşe tûtiyâ virür
5. Kılmaz kabul sûret-i ikbâli munca kim
5. Kılmaz kabul sûret-i ikbâli munca kim
Âyine-i vücûduma cevrün cila virür
6. Ney kimi cismüm oldı ohundan delük delük
6. Ney kimi cismüm oldı ohundan delük delük
Dem urduğumca yirlü yirinden sadâ virür
7. Her derdsüzden umma Fuzûli devâ-yı derd
7. Her derdsüzden umma Fuzûli devâ-yı derd
Sabr eyle ol ki derd virüpdür deva virür
Fuzuli
1. Felek sabrımı alıp yerine bana yüz bin belâ verir. Bir mal az olursa el ona çok para verir.
Felek yüz bin belâ vererek Fuzûlî'nin sabrını çok pahalıya almış oluyor. Tıpkı malın az olunca pahalıya satılması gibi. Şair sabrın herkeste bulunmayıp kendisinde bulunduğunu söylüyor.
2. Asrın akıllısı; iken aşk belâsına düştüm. El benden aldığı nasihati şimdi bana veriyor.
3. Kanlı gözyaşımla sulanarak yetişmiş bir fidan, hurma yerine parlak la'l verirse hayret etmeyin.
4. Senin kapının toprağı, gece gündüz sevap için hem aya sürme hem de güneşe tutya verir.
Tutya yani çinko göz hastalığına iyi geldiği ve gözün görüş gücünü artırdığı için sürme yapılıp göze çekilir. Güneş ve ay sevgilinin kapısının toprağını gözlerine sürme olarak çektikleri için parlaktırlar. Teşhis, leff ü neşr ve mübalağa sanatları yapılmıştır.
5. Senin çevrin ve cefan vücudumun aynasını bu kadar cilaladığı halde ikbal ve saadetin yüzünü göstermez.
Cilalanarak parlatılan ayna yüzü iyi gösterir. Şairin vücudunu sevgilinin cevrü cefası o kadar cilaladığı halde, ikbal ve saadetin yü zünü göstermemektedir.
6. Vücudum okundan ney gibi delik delik oldu. Nefes verdikçe her yerinden şada verir.
Sevgilinin attığı oklar zayıflıktan kurumuş vücudunu ney gibi delik delik yapmıştır.
7. Fuzûlî, her dertsizden derdine derman umma. Sabret derdi veren (Tanrı) devasını da verir.
Felek yüz bin belâ vererek Fuzûlî'nin sabrını çok pahalıya almış oluyor. Tıpkı malın az olunca pahalıya satılması gibi. Şair sabrın herkeste bulunmayıp kendisinde bulunduğunu söylüyor.
2. Asrın akıllısı; iken aşk belâsına düştüm. El benden aldığı nasihati şimdi bana veriyor.
3. Kanlı gözyaşımla sulanarak yetişmiş bir fidan, hurma yerine parlak la'l verirse hayret etmeyin.
4. Senin kapının toprağı, gece gündüz sevap için hem aya sürme hem de güneşe tutya verir.
Tutya yani çinko göz hastalığına iyi geldiği ve gözün görüş gücünü artırdığı için sürme yapılıp göze çekilir. Güneş ve ay sevgilinin kapısının toprağını gözlerine sürme olarak çektikleri için parlaktırlar. Teşhis, leff ü neşr ve mübalağa sanatları yapılmıştır.
5. Senin çevrin ve cefan vücudumun aynasını bu kadar cilaladığı halde ikbal ve saadetin yüzünü göstermez.
Cilalanarak parlatılan ayna yüzü iyi gösterir. Şairin vücudunu sevgilinin cevrü cefası o kadar cilaladığı halde, ikbal ve saadetin yü zünü göstermemektedir.
6. Vücudum okundan ney gibi delik delik oldu. Nefes verdikçe her yerinden şada verir.
Sevgilinin attığı oklar zayıflıktan kurumuş vücudunu ney gibi delik delik yapmıştır.
7. Fuzûlî, her dertsizden derdine derman umma. Sabret derdi veren (Tanrı) devasını da verir.