Mefâ'îlün/Mefâ'îlün/Mefâ'îlün/Mefâ'îlün
1. Kerem kıl kesme sâkî iltifatım bî-nevâlardan
Elünden geldügi hayrı dirîğ itme gedâlardan
2. Esîr-i gurbetüz biz senden özge âşinâmuz yoh
2. Esîr-i gurbetüz biz senden özge âşinâmuz yoh
Ayağım kesme başunçün bizüm mihnet-serâlardan
3. Sabâ kûymda dil-dârun nedür üftâdeler hâli
3. Sabâ kûymda dil-dârun nedür üftâdeler hâli
Bizüm yirden gelürsen hir haber vir âşinâlardan
4. Dime zâhid ki terk it sîm-ber bütler temaşasın
4. Dime zâhid ki terk it sîm-ber bütler temaşasın
Meni kim kurtarın- Tanrı sataşdurmış belâlardan
5. Girüp mescidlere her muktedâlar pey-revi olman
5. Girüp mescidlere her muktedâlar pey-revi olman
Budur veehi ki hergiz görmedüm yüz muktedâlardan
6. Tabîbâ hâk-i kûy-ı yârdandur eşk teskini
6. Tabîbâ hâk-i kûy-ı yârdandur eşk teskini
Bize arturma zahmet göz yaşarur tûtiyâlardan
7. Felekde mihr zâ'il yâr gafil ömr müsta'cil
7. Felekde mihr zâ'il yâr gafil ömr müsta'cil
Nedür tedbîr bilmen cana yetdüm bî-vefâlardan
8. Vücûdum ney kimi sûrâh sûrâh olsa âh itmen
8. Vücûdum ney kimi sûrâh sûrâh olsa âh itmen
Mahabbetden dem urdum incimek olmaz cefâlardan
9. Fuzûlî nazeninler görsen izhâr-ı niyaz eyle
9. Fuzûlî nazeninler görsen izhâr-ı niyaz eyle
Terahhum umsa ayb olmaz gedâlar pâdişâlardan
Fuzuli
1. Saki! Kerem et yardımını (biz) yoksullardan iltifatımı kesme. Elinden gelen hayrı, (bu) dilencilerden esirgeme.
Burada bî-nevâ (kısmetsiz) ve gedâ (fakir, dilenci) lardan maksat aşıklardır. Sakinin elinden gelen hayır kadeh sunmasıdır.
2. Biz gurbetin esiriyiz, senden başka tanıdığımız yok. Başının ağlığı için mihnet evimizden ayağım kesme.
Mihnet-sera: Mihnet yeri, yani mihnet (sıkıntı, üzüntü) bulunan yerdir. Fuzûli «bir yerden ayağını kesmek» yani oraya artık gitmemek ve «başın için» deyimlerini kullanarak tezat sanatı yapmıştır.
3. Ey bahar rüzgârı! Sevgilinin köyünde düşkünlerin (aşıkların) hali nasıldır? Bizim yerden geliyorsan, tanıdıklardan bir haber ver.
4. Sofu, bana gümüş gibi beyaz göğüslü güzelleri seyretmeyi bırak deme. Tanrı'mn karşılaştırdığı belâlardan beni kim kurtarır?
5. Eğer mescidlere girip imamlara uyarak, onların arkasında durmuyorsam sebebi, onlardan asla yüz görmediğim içindir.
Muktedâ, kendisine uyulan kimse demektir. «Yüz görmedim» deyimi tevriyelidir. Beyitteki ilk anlamı, onlardan iyilik görmedim demektir. İkinci anlam, arkasında durulan kimsenin yüzünün görünme-mesidir. Kinaye sanatı yapılmıştır.
6. Ey doktor! Bize zahmet verme, yaptığın ilâçlardan gözümüz yaşarmaktadır. Bizim gözümüzün yaşım, yârin köyünün toprağı teskin eder, yatıştırır.
Tutiya, çinko demektir; göz ilâçlarında kullanılır. Çinko, görme gücünü artırdığından göze çekilen sürmenin içine de katüırmış. Bundan dolayı Divan şiirinde tutiya sürme anlamında kuUamlmıştır. Sürme göze çekilirken göz sulanır. Şair doktora «senin ilâcın gözümü yaşartıyor, yarin bulunduğu yerin toprağı gözümü teskin eder» diyerek tezat yapıyor.
7. Felekte sevgi yok, yâr bize aldırmıyor, ömür ise çabuk geçiyor. Bu vefasızlardan canıma yetti. Ne yapmalıyım, tedbir nedir, bilmiyorum.
8. Vücudum ney gibi delik delik olsa âh etmem. Sevgiden dem vurdum. Aşktan söz ettim. Bu yüzden aşkın cefalarından incinip üzülmek olmaz.
9. Fuzûlî, nazh güzeller görürsen onlara dileğini arzedip yalvar. Kullar padişahlardan merhamet umsa ayıp olmaz.
Burada bî-nevâ (kısmetsiz) ve gedâ (fakir, dilenci) lardan maksat aşıklardır. Sakinin elinden gelen hayır kadeh sunmasıdır.
2. Biz gurbetin esiriyiz, senden başka tanıdığımız yok. Başının ağlığı için mihnet evimizden ayağım kesme.
Mihnet-sera: Mihnet yeri, yani mihnet (sıkıntı, üzüntü) bulunan yerdir. Fuzûli «bir yerden ayağını kesmek» yani oraya artık gitmemek ve «başın için» deyimlerini kullanarak tezat sanatı yapmıştır.
3. Ey bahar rüzgârı! Sevgilinin köyünde düşkünlerin (aşıkların) hali nasıldır? Bizim yerden geliyorsan, tanıdıklardan bir haber ver.
4. Sofu, bana gümüş gibi beyaz göğüslü güzelleri seyretmeyi bırak deme. Tanrı'mn karşılaştırdığı belâlardan beni kim kurtarır?
5. Eğer mescidlere girip imamlara uyarak, onların arkasında durmuyorsam sebebi, onlardan asla yüz görmediğim içindir.
Muktedâ, kendisine uyulan kimse demektir. «Yüz görmedim» deyimi tevriyelidir. Beyitteki ilk anlamı, onlardan iyilik görmedim demektir. İkinci anlam, arkasında durulan kimsenin yüzünün görünme-mesidir. Kinaye sanatı yapılmıştır.
6. Ey doktor! Bize zahmet verme, yaptığın ilâçlardan gözümüz yaşarmaktadır. Bizim gözümüzün yaşım, yârin köyünün toprağı teskin eder, yatıştırır.
Tutiya, çinko demektir; göz ilâçlarında kullanılır. Çinko, görme gücünü artırdığından göze çekilen sürmenin içine de katüırmış. Bundan dolayı Divan şiirinde tutiya sürme anlamında kuUamlmıştır. Sürme göze çekilirken göz sulanır. Şair doktora «senin ilâcın gözümü yaşartıyor, yarin bulunduğu yerin toprağı gözümü teskin eder» diyerek tezat yapıyor.
7. Felekte sevgi yok, yâr bize aldırmıyor, ömür ise çabuk geçiyor. Bu vefasızlardan canıma yetti. Ne yapmalıyım, tedbir nedir, bilmiyorum.
8. Vücudum ney gibi delik delik olsa âh etmem. Sevgiden dem vurdum. Aşktan söz ettim. Bu yüzden aşkın cefalarından incinip üzülmek olmaz.
9. Fuzûlî, nazh güzeller görürsen onlara dileğini arzedip yalvar. Kullar padişahlardan merhamet umsa ayıp olmaz.