Şiir, Sadece: Goethe
Goethe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Goethe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Eylül 2016 Cumartesi

Sevgili Yakınlığı

Seni hatırlarım sulara günün
Şavkı vurunca;

Seni hatırlanın. dağlara ay
Renkler verince.

Seni görür gözüm uzak yollarda
Tozlar kalkarken;

Derin gecelerde, dağ yollarında
Yolcu titrerken.

Seni işitirim, boğuk seslerle
Su yükselince;

Kırlarda sükutu dinlerim gece
Her şey susunca;

Uzakta da olsan, ben yanındayım,
Sen yanımdasın.

Gün söker, yıldızlar ışık gökte, ah.
Burada olsaydın.


Goethe
Çeviren: Selahattin Bata

20 Şubat 2013 Çarşamba

Die Schöne Nacht

Nun verlass’ ich diese Hütte,
Meiner Liebsten Aufenthalt,
Wandle mit verhülltem Schritte
Durch den öden, finstren Wald,
Luna bricht durch Busch und Eichen,
Zephyr meldet ihren Lauf,
Und die Birken streun mit Neigen
Ihr den süßten Weihrauch auf.

Wie ergötz’ ich mich im Kühlen
Dieser schönen Sommernacht!
O wie still ist hier fühlen,
Was die Seele glücklich macht;
Lässt sich kaum die Wonne fassen!
Und doch wollt’ ich, Himmel, dir
Tausend solcher Nächte lassen,
Gäb’ mein Mädchen eine mir.


Johann Wolfgang von Goethe

30 Ocak 2013 Çarşamba

Dinlenmeyen Aşk

Rastlose Liebe


Kara, yağmura doğru,
Rüzgara karşı, buğulu
Uçurumlar arasından,
Sislerin ortasından,
Yılmadan! Durmadan!
Sıkılmadan! Yorulmadan!

Daha çok gam üstlenip
Yaşamak isterim ben,
Hayatın gani tadını alıp
Taşımaktansa mütemadiyen.
Onca meyiller muzdarip
Kalpten kalbe akar,
Aman, nasıl da garip
Neşreder tüm ağrılar!

Nereye kaçayım?
Ormana mı dalayım?
Herşey nafile!
Ömrün tahtı çile,
Huzuru ve tacı,
Aşk, sensin Acı!


Johann Wolfgang von Goethe

29 Ocak 2013 Salı

Doğan Dolunaya

Dem Aufgehenden Vollmonde


Beni birazdan terk mi edeceksin?
Anımda çok yakındın ya!
Bulutlar örtecek seni lakin,
Ve işte yoksun artık güya.

Yalnız hissedersin, kederliliğimi,
Kenarın yıldız gibi parlıyor aha!
Kanıtlıyorsun bana sevildiğimi,
Olsa da Aşkım çok uzaklarda.

Hadi git! Işılda daha da ışıltılı,
Tertemiz yolda dolu dolu ihtişamla!
Atsa da kalbim acıklı hızlı hızlı,
Mutludur Gece, Sabah Akşamla.


Johann Wolfgang von Goethe
Dornburg 25.8.1828

28 Ocak 2013 Pazartesi

Hasret

Sehnsucht


Kalbimi hoplatan da ne?
Nedir beni dışarı çeken?
Çevirip de sıkarak
Evden itip yuvadan eden?
Aynı ta oradaki bulut
Kayalardan sıvışır gibi!
Göç etmek istiyorum
Varmak ve kalmak bengi!

Aha salkıyor kargalar
Dostane uçuşlarıyla;
Karışıyorum aralarına
Ve takılıyorum alaya.
Ve dağları taşları
Beraber kanatlıyoruz.
Oysa aşağıda bulunuyor,
Arıyorum onu sonsuz.

Şimdi gelirken değiştiriyor;
Bense acele etmekteyim,
Kuş gibi öterken,
Çalımsı ormana ermeliyim.
O bekledi ve dinledi
Ve gülümsedi kendine:
'Nede çok tatlı öter ya
Ki sadece sade bana.'

Batarken Güneş
Altınlıyor tepeleri;
Anımsayan Güzel,
Bırakıyor geçeni,
Çınarın kıyısında salınıyor
Çayırlardan ileri,
Ve gitgide kararıyor
Dolanıyor Tanyeri.

Birden uyanıyorum Nurla,
Parlayan bir Yıldızım.
'Ne ışıldar yukarda,
Çok yakın ufuklarda? '
Ve sende hayretle
O yananı gördüysen:
Bakarsın kaymışımdır ayaklarına,
Yalnızca kapanmış, umutluyumdur!


Johann Wolfgang von Goethe
1802

26 Ocak 2013 Cumartesi

Hüzün

Wehmut


Soluyorsunuz, hoş güller,
Sevdam sizi taşımadı;
Açılın, ah! şu Umutsuza,
Ruhumu gam sardı.

Yasla anıyorum o günleri,
Ben, Melek, sana aşık,
Gizemli ilk Goncan teselli,
Eren bahçemde alışık.

Tüm Çiçekleri, tüm Meyveleri
Ayağına taşıdığımda,
Manzaranın karşısında beteri
Kalbimde ümit bağladığımda.

Soluyorsunuz, hoş güller,
Sevdam sizi taşımadı;
Açılın, ah! şu Umutsuza,
Ruhumu gam sardı.


Johann Wolfgang von Goethe

25 Ocak 2013 Cuma

Mutluluk Ve Rüya

Glück Und Traum


Sen ikimizi rüyada çok gördün
Beraber mihraba erdiğimiz gün,
Kendini Gelin, beni de Damat.
Uyanırken onca aldım ağzından,
Beklenmedik andı işte o zaman,
Alabilindiğince öpücük, vuslat.

En içten mutluluk, duyduğumuz tin,
Kösnüsü kimi aşırı engin saatlerin
İçlerinde basiretle uçtu gitti sanki.
Neye yarar, tadını çıkarsam da şimdilerde?
Öyle kor zevkler kaçar ki kimi düşlerde,
Bütün neşeler yalnız tek bir buse gibi.


Johann Wolfgang von Goethe

24 Ocak 2013 Perşembe

Niçin Bize Öylece Nazar Eğledin

Warum Gabst Du Uns Die Tiefen Blicke


Niçin bize öylece nazar eğledin,
Geleceğimize karamsar baktığımız,
Sevdamıza, ferdi mutluluğumuza
Derman olarak yanaşmadığımız?
Kader, neden kısmet eyledin o duyguları,
Birbirimizin yüreğini anımsadığımız,
Sık olmayan kalabalıklar ortasından
Asıl yakınlığımızı ha bire aradığımız?

Ah, binlerce insan bilmiyor ki,
Efkar dolu gezinirken, gönüllerini,
Gelgit salınıyorlar, ve koşuyorlar
Ümitsiz, umulmadık sakıncalara;
Yakınıyorlar yine, hızlı sevinçlerin
Beklenmedik şafakları sökerlerken.
Sadece biz, çaresiz aziz ikimizin
Karşılıklı neşesi esirgeniyor sahiden.
Kendimizi anlamadan birbirimizi sevmek,
Ötekinde görmek hiç olmadığını,
Körpecik saadetin düşünü avlamak,
Sallanmak, rüya da olsa, her kabusta.

Mutlu, o ki abes bir hülya peşinde!
Mutlu, o ki uyanması dahi batıl ola!
Her an ve her bir bakış kudretle
Rüya ve azmi güçlendire kol kola.
Söyle, talih bize ne sunmak ister?
Söyle, ferman nasıl bağlar daha beter?
Aman, sen cana yakın zamanlarımda
Ya bacımdın, ya da kadınım hatırımda.

Hakikatimdeki her bir çehremi bilirdin,
Algılardın en şirin damarımın erliğini,
Tek bir bakışla okurdun sen ta içimi,
Sen, fani gözlerin nadir seçebildiğisin.
Ilım damlatırdın kızgın kanıma,
Düzeltirdin divane asi akımı,
Ve melek koynunda tırmanırdı
Yığılmış göğsüm yine semaya.

Gönlümü sihirli hafiflikte genç tutardın
Ve kimi zor günlerinde hazin aldatırdın.
Hangi Rahmetti o vuslata yakın,
Onun ayaklarına kapandığı zaman.
Bağrını seninkiyle kabardığını sezdi,
Gözlerinde kendini benzer seyretti,
Ve uyanışını bütün duygularının,
Ve sakinleştiğini, kaynayan kanının!

İşte tüm bunlardan uçan anı
Ancak şimdi hapis kalpte saklı,
Ezeli gerçeği ebedi aynı duyar içinde
Ve tazesi dönüşür böyle işkenceye.
Ruhumuz hep yarım gelir birbirimize,
En parlak günler bile ağarır gözümüzde.
Ne mutlu o kader ki, yalnız bir ıstırap,
Değiştiremeyecek ikimizi de ilelebet.


Johann Wolfgang von Goethe

23 Ocak 2013 Çarşamba

Umut

Hoffnung


Bilakis onca sınırın, onca yalçın duvarın
Oldukça itici kapısı aniden açılır,
Ancak sabık kayanın muradıdır yarın!
Her nefer kolay ve densiz alınır:
Buluttan, sisten, sağanaktan yalın
Alır bizi, kendisiyle, zan onunla aşılır,
Hoş tanırsınız, alçak uçar tüm kuşaklarda-
Bir Kanatlanma- ve çağlar arkamızda!


Johann Wolfgang von Goethe

22 Ocak 2013 Salı

Akşam Güneşi

Abendsonne


Bakın, akşam güneşinin sıcağıyla evrim
Yeşiller içindeki kulübeleri nasıl parlatıyor!
O giderek çekilirken, Gün kurtuluyor,
Bize inip kaybolurken bile hayat veriyor.
Ah! Bir kanat yerden beni kaldırmıyor,
Ki ardından, hep peşinden yetişeyim!
Seziyorum sonsuz Akşam ışığında,
Issız alemi ayaklarımın altında,
Tutuşmuş tüm tepeler, yatışmış her dere,
Gümüş Çınar altın ırmaklara akıyor habire.
Yok, durduramadı ulvi bahtı engeliyle
Azgın Dağ tüm uçurum ve geçitleriyle;
Çoktan Deniz ısınmış koylarıyla birlikte
Aniden açıldı hayretle bakışların önünde.
Tanrıça artık tamamen batmaya yeltendi;
Yalnız, körpe sürgün birden irkildi,
Acele koştum, ezeli nurundan içmeye,
Önümde Gün silkindi, arkamda Gece,
Alem üzerimde altımda dalgalar.
Güzel bir rüya derken, o esnada o sıvıştı gizlice!
Aman, ruhun kanatlarına kolayca
Beden kanatı yoldaş olamayacak galiba.
Tabi herkese doğuştan verilir bu his,
Duygularıyla yukarı ve ileri dalınası,
Gökyüzünde, mavi semada kaybolmuş,
Şakıyan türküsünü Çayırkuşu gibi ötesi,
Dik çamların tepelerinin üzerinde
Kartal hayli açılmış hürce süzülürken
Ve hasretle tarlaların, göllerin üstünde
Turna vatanına ulaşmaya can atarken.


Johann Wolfgang von Goethe
(Faust, 1790)

21 Ocak 2013 Pazartesi

Ancak Özlemi Bilen...

nur Wer Die Sehnsucht Kennt...


Ancak özlemi bilen,
Bilir, neler çektiğimi!
Yalnız ve onca sevgiden
Yoksun, pek aleni,
Semaya bakarım ben
İşte o yana gidimi.

Ah! Beni seven ve bilen,
Çok uzaklarda şimdi.
Dönüyor baş, yanıyorken
Bağırsaklarım daimi.
Ancak özlemi bilen,
Bilir, neler çektiğimi!


Johann Wolfgang von Goethe

19 Ocak 2013 Cumartesi

Boynunda Taşıdığı Altın Kalbe

An ein goldnes Herz, das er am Halse trug


Hatırımdaki sen dalgın Sevgi,
Hala taşıdığım boynumda,
Dayanır mısın can bağımızdan ötesi?
Uzatır mısın Aşkın günlerini kısaca?

Kaçsam da senden, Lili! Zoraki Ahdında
Yabancı diyarlarda,
Ova ve ormanlarda dolanacak kahırım.
Ah Lili’nin kalbi atmaya böyle, değil
Kalbimde, hiç durmayacak sanırım.

Kuş sanki, kulaç atan ebabil
Ve ormana gerisin geri uçuşmuş,
Çekiyor hapsinin rezaletini,
Bir parçacık halatın esaretini;
Artık O özgür doğmuş eski kuş değil,
Zaten O kime sahip olunmuşmuş.


Johann Wolfgang von Goethe

18 Ocak 2013 Cuma

Canlı Anı

Lebendiges Andenken


Sevgilinin kuşak ve halkasını çalmak,
Bazen kızmayı yeğler, bazen salar bırakarak,
Size gayet çoktur, isterim inanmak
Ve kıskanmam kendinizi kandırmanızı:
Bir peçe, şal, jartiyer, yüzük;
Gerçekten değildir küçük;
Yalnız, bana yetmez takıntısı.

Hayatından canlı bir parça,
Onu kafi çekinmeden sonra
En Sevgilisi verdi bana,
Ve bir aldatı oldu kimi görkem anında.
Ah nasıl da gülerim tümüyle ıvır zıvırlara!
O güzel saçlarını sundu hayranlara,
En güzel simanın pırlantasını, aslında.

Senden, derhal yoksun olayım mı yar,
Benden koparılamasan da her ne kadar:
Bakmak, şakalaşmak vede öpüşmek var
Senden kutsal bir emanet kalsada.-
Saçlarının ve kederimin kaderi eşit;
Olmasa talihimiz dümdüz giderdi tek şerit
Uğruna, ondan ayrıyız şimdi aynı yolda.

Bağlıydık ona sımsıkı;
Okşardık o yumuşak yanakları,
Hoş bir arzu kıvırırdı ve bize asılırdı,
Kayar düşerdik tam göğsünün üstüne.
Ah hasmım, hasetlikten arınmış yiğidim,
Sense şipşirin armağan, en yüce ganimetim,
Anımsat bana neşeyi ve hevesi büsbütününe!


Johann Wolfgang von Goethe

17 Ocak 2013 Perşembe

Damat

Der Bräutigam


Gece yarısı, kestirirken, göğsümde nöbette
Sevgi dolu kalbim şen, aniden sabah olmuş gibi;
Gün belirdi, bence kararmaktaydı elbette-
Nedir benim için, o kadar çok getireceği?

Yoktu ya! gayret ettiğim, ulaşmaya uğraştığım
Yalnız yanına varmaya, çektim geçtim bu kordan
Yakan saatte; birden öylece hoşlandı canım
Şu serin akşamda! Değdi ve güzeldi sonradan.

Güneş battı, ve el ele birbirimize bağlı
Beraber selamladık nice rahmetli nuru,
Ve göz kamaştı, gözbebeğine dua bakışlı:
Doğudan, dilerim ki, döner gelir ruhu.

Gece yarısı, yıldızların eşliğinde
Şirin rüyanın eşiğinde, onun yattığı.
Ah Hülya! almaya hazır ol beni de!
Nasıl olsan da, Hayat, iyisin bayağı.


Johann Wolfgang von Goethe

16 Ocak 2013 Çarşamba

Gerdek

Brautnacht


Gerdekte, düğün aleminden uzak,
Oturmuş Amor sana sadık ve titriyor,
Sakın ha misafirlerin sırları fırıldak
Gelin döşeğinin gizemini bozmasın diyor.
Mistik kutsal pırıltılar parıldıyor
Önünde alevlerin mat altını;
Bir buhur anaforu etrafı sarıyor,
Doğanın zevkini çıkarasınız diye azılı.

Nasıl çarpıyor yüreğin saatin çaldığında,
Konuklarının gürültüsünü kovan.
Nasıl da yanıyorsun o güzel dudaklara,
Birazdan kapanan ve tamanen susan.
Acele ediyorsun, bitirmek için herşeyi,
Onunla kutsal yere doğru girmeye;
Ateş, bekçinin ellerinde evrenin neyi
Azalıyor, mum gibi sakince bitmeye.

Nasıl da sarsılıyor buselerinin çokluğunda
Göğüsleri ve mut çehresi;
Ancak cesaretin erkini zorluyor anında.
Ki ürperten sadece şiddeti,
Amor yardım ediyor onu çabucak soymaya,
Ama senin yarın kadar çevik değil;
Ve sonra sımsıkı kapatıyor gözlerini, güya
Muzip, uslu, bilakis aranızda rezil.


Johann Wolfgang von Goethe

15 Ocak 2013 Salı

Marienbad Ağıdı'ndan

...


Artık ne bekleyebilirim, yeniden
Buluşsam da o gonca çiçekten
Cennet ve cehennem seni bekliyor
Duygular kararsızlık dalgalarında sarsılırken,
Bitsin bu kuşkular artık! İşte gök kapında
Kaldırıyor yerden seni kollarıyla


İşte cennete kabul edildin, keşke
Değer olsaydın sonsuz güzel hayata
Artık ne istek, ne umut, ne tutku kaldı
Burasıydı yöneldiğin içten çabalarla
Karşında görünce eşsiz güzelliği
Yanık gözyaşlarının kaynağı tükendi

Gün nasıl da hızla çarptı kanatlarını
Zamanı önüne katıp sürer gibi
Akşamki öpücük bir mühür dudaklarda
Yarınki güneşin de aynen göreceği
Sakin bir yürüyüşteydi zaman,
Kız kardeşler gibi, benzer ve benzemeyen

Son öpücüğün nasıl da tatlı kıyıcılığı
Kesiveriyor aşkın kusursuz örgüsünü
Şimdi acele, tedirgin koşan, sakınıp eşiğinden
Ardından alevler içinde bir melek geliyor gibi
Göz, karanlık yola yorgun bakıyor
Dönüp baktı: Kapı kilitli duruyor

Şimdi kendine bile kilitli olan bu gönül
Sanki hiç açılmamış, mutluluk saatlerini
Gökteki bütün yıldızlarla yarışarak
Onun yanında hiç yaşamamış gibi
Usanmış, utanmış, bungun, hüzünlü
Karanlıklar içinde soluksuz gönlü

Bu dünyadan geride ne kaldı? Sarp kayalar
Kutsal gölgelerle taçlandırılmadı mı?
Ürünler olgunlaşmadı mı? Yeşillikler canlı,
Irmak ve otlaklar boyunca uzanmıyor mu?
Ve yeryüzü ötesinin büyüklüğü
Biçimli ve biçimsiz kubbelenmiyor mu?

Nasıl da aydınlık ve kırılgan, hafif ve ince
Ciddi bulutlar korosundan altı kanatlı melek
Tıpkı o, yukarıdaki mavi gök
Buhar gibi karışıveren maviliğe
Böylece gördün danslar içinde sevinçli
O, sevgililer sevgilisini.

Yalnızca birkaç dakika izin sana
Onun yerine bir hayli tutup bırakmaya
Yüreğine geri dön, daha kolay bulabilirsin orda
Değişen biçimlere oynarken onu.
Pek çok resim giderek oluşturuyor birini
Böyle binlerce kez ve hep hep sevgili

Kapılarda bekliyordu, karşılar gibi
Adım adım mutlu etti beni
Bir daha koştu son öpücükten sonra
Bir son daha kondurmaya dudaklarıma
Nasılda canlı şimdi anısı
İçimde alevden harflerle yazılı.

O gönül ki, yüksek surlar yaptırmış
İçinde korumak için kendini ve sevdiğini
Onun yerine de sevinç duyuyor bu aşktan
Yalnızca ona açınca kapılarını tanıyor kendini
Böylece kendi sınırları içinde daha özgür
Ve yalnızca ona teşekkür için atıyor yüreği

Sevme gücü ve gereksinim
Karşılıklı sevgiyle yok edildi
Sevinçli tasarılar için umudun neşesi
Karar ve eylem için hemen bulundu
Aşk bir heyecansa seven için,
Ben en hoş örneğiyim bunun.

Beni böyle kılan onun varlığı! Nasıl bunaltıcı
Bir korku akıl ve beden üstünde, istenmeyen ağırlık:
Tüyler ürpertici hayaller dolu
Yürek boşluğunun ıssızlığında.
Şimdi eşikte umudun bilinen şafağı
Işıyor güneşin yumuşak aydınlığında.

Tanrı'nın verdiği huzuru bu evrende
Akıldan çok mutluluk veren - okuduğumuza göre -
Karşılaştırıyorum aşkın huzuruyla,
Sonsuzca sevdiğin yanındaysa bu dünyada
Gönül rahatlar, bozamaz hiçbir şey o derinde
Duran anlamı, o anlam ait olmaktır sevdiğine...


Johann Wolfgang von Goethe

14 Ocak 2013 Pazartesi

Gölde

Auf dem See


Taze doğa, temiz kan
Emiyorum hür dünyadan;
Nasıl da tatlı yakına yaranan,
Beni göğsünde tutan!
Dalga sallıyor kayığımızı
Küreklerin çekmesiyle yukarı,
Ve tepeler, semada bulutlu,
Karşılıyorlar akışımızı umutlu.

Ahu gözlüm, birden eğrilirsin aşağı?
Altın hayaller, dönermisiniz yine geri?
Yol, Rüya! Sen kadar zerrin sarı;
Aşk ve hayat burada, işte yeri.

Hercai yüzeyde parıldıyor
Onlarca süzülen yıldızlar,
Yumuşak sislerden içiliyor
Etraftaki yığılmış uzaklar;
Meltemle kuşanmış oy!
Gölgeler altındaki koy,
Aha ayna yansıyor gölde
Olgunlaşırken bir meyve.


Johann Wolfgang von Goethe
1784, Lili Schönemann´a olan sevdasını anlatır

12 Ocak 2013 Cumartesi

Gözyaşlarında Teselli

Trost In Tränen


Nasıl olur, üzgün gibisin,
Herşey yolunda gittiğinde?
Gözlerinden belli, kesin
Ağlamışsın içten içe.

"Yalnız ağlamış olsam da ben,
Keder benim kederim sadece,
Ve yaşlar çokta tatlı akarken,
Kalbimi hafifletmekte."

Mutlu Arkadaşların çağırıyor seni,
Hadi gel, yanaş göğsümüze!
Ve ne kaybettiysen de bil, ki
İnanasın gidene.

"Siz alemdesiniz, sezemezsiniz,
Zavallı beni ne kadar acıtır.
Yo hayır, kaybetmedim, biliniz
Ancak yokluğu çok aratır."

Hadi kalk, çabuk topla kendini,
Genç, delikanlısın daha.
Senin yaşında güç, kuvvet tini,
Ve cesaret verir tasa.

"Yo Hayır, kazanamam onu,
Çünkü bana hayli uzak.
Semada salınır, ışıl ışıl tonu
İşte aynı o yıldız gibi parlak."

Yıldızlar, can çekilmez onlara,
Görkemliklerine sevinilir sadece,
Ve hayranla bakılır yukarılara,
Her bir neşeli gecede.

"Ve ben de zevkle baktım yukarıya,
Kimi sevgili günümde;
Bırakın geceleri ağlaya ağlaya,
Geçireyim gönlüm çektiğince."


Johann Wolfgang von Goethe

11 Ocak 2013 Cuma

Gürgen Kralı

Der Erlkönig


Kim bu süvari, geceyarısı fırtınada giden?
Bir Baba ve çocuğu, atın üstünde binen
Oğlanı kollarıyla emince sarmış
Sımsıkı ve sımsıcak tutmuş, sormuş;

Oğul, neden korku içinde suratını gizlersin? -
Sen Baba, Gürgen Kralını görmezmisin?
Gürgen Kralını, tacı ve şanıyla? -
Oğlum, o sadece bir sis kuşağı.-

‘Gel Çoçuk, gel, benimle gel!
Güzel oyunlar oynarım seninle, gel;
Sahilde kimi rengarenk çiçekler var,
Annemin kimi altın sarısı elbisesi var.’

Baba, Babacığım! Duymazmısın,
Bana Gürgen Kralı neler söylüyor? -
Sakin ol, uslu kal, aman evladım;
Kuru yapraklarda yeller fışıldıyor-

‘Benimle, Şeker Oğlan, sen gelmek istermisin?
Kızlarım seni beklesinler, birbirinden güzeller;
Kızlarım gecelerin Reihn’ini sürerler,
Ve seni sallar, okşar, şarkılarıyla ser severler’

Baba, Babacığım! Görmezmisin orada
Gürgen Kralının kızlarını karanlıkta? -
Oğul, Oğlum, tabiki görüyorum,
Çorak çayırlar bayağı sol ışıldıyor.-

‘Seni seviyorum, endamın beni deli ediyor;
Gönüllü vermezsen, zorla alırım! ’ diyor
Baba, Babacığım! Şimdi bana dokunuyor!
Gürgen Kralı bana acı veriyor!

Babanın hali perişan, aha nal toplayacak,
Kuçağında çocuk, inim inim inliyor ancak,
İşte vardı, ulaştı son kıvraklığıyla, sefil;
Kuçağında çoçuk, ölmüş, zavallı rezil.


Johann Wolfgang von Goethe

Not: "Gürgen Kralı" bir Babanın geceleyin atla seyrini anlatır. Çocuğunun yüksek ateşi vardır, ve kabuslarında "Gürgen Kralının" endamını görür, ondan babasına sığınırcasına endişelenir. Baba oğluna teselli vermeye çalışır ve onun hayallerini gerçeklere benzetmeye uğraşır, misalen sis, yaprakların hışırtısı, ağaçların pırıltısı… gibi. Lakin çocuk gitgide huzursuzlaşır, ateşinden fantezilerindeki mahluklardan iyice korkar. Bu kuşkulu suretler - "Gürgen Kralı ve Kızları" - çocuğun bakış açısından şekillendirilir ve dolayısıyla hakikiymişcesine gözetlendirilir. Neticesinde oğlan bir çığlıkla tamamen çaresizliğini belirtmeye çalışır, Baba tümüyle çilelenir ve nal toplarcasına atı tepikler, yurduna varmaya can atar. Sonunda anlar ki, çocuğu çoktan ölmüştür.

Alman edebiyatında tartışmasız yerini almış bu balat, sayısızca yeniden bestelendirilmiş ve/ya seslendirilmiştir: Franz Schubert, Ludwig van Beethoven, Carl Loewe….

10 Ocak 2013 Perşembe

Güzel Gece

Die Schöne Nacht


Artık kulübeyi terk ediyorum,
Sevdiklerimin meskenini,
Yalnız, alçak adımlarla dolaşıyorum
Issız ve karanlık ormanın içini.
Luna doğuyor çalı ve meşeler ortasından, 
Zefir seyrini bildiriyor,
Huş ağaçları eğilerek serpiyor yukardan
Ona doğru, en tatlı tütsüyü seriyor.

Nasıl da tapınıyorum serinlikte
Bu güzel yaz gecesine!
Ah, ne damıtıcı burada duygulanma,
Ruhu şen ve mutlu kılan;
Neşene nafile dokunamadan!
Ama, gene de isterdim ki, ey sema sana
Binlercesine böyle gece bırakmak,
Yarimi verseydin bir tek bana.


Johann Wolfgang von Goethe