Şiir, Sadece: Halit Fahri Ozansoy Şiirleri
Halit Fahri Ozansoy Şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Halit Fahri Ozansoy Şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Haziran 2016 Cuma

Akşam

Akşam, bir dua gibi derin, içli bir akşam 
Kalbimi dolduracak ellerimi uzatsam 
Ellerimi uzatsam eriyecek saçlarım 
Demet demet gufranla dolacak avuçlarım. 

Yarasalar uçarken alaca karanlıkta 
İçimden de taşıyor akşam gibi bir dua 
Akşam gibi bir dua, ince, tatlı, yumuşak... 

Ah, böyle ölmeliyim akşamla sarmaşarak... 


Halit Fahri Ozansoy

Balkonda Saatler XII

Ay bir lotüs, kocaman... düşmüş bir berraklığa...
Gök parlıyor durgun bir göl gibi saf ve şeffaf.
Işık dalgalarıyla yıkanıyor her taraf.

Ay, balkonda başını dayadı parmaklığa
Uyuyor...Uzakta bir saat çaldı: Bir... iki!...
Billûr bir hıçkırıktır bu sesin içindeki.

Ay, ışıkla süsleyip örümcek ağını
Minyatür bir cibinlik astı dışardaki cama.
Ses yok...yalnız yukarda, damda bir miyavlama!

Ay, odaya düşürdü solgun bir yaprağını:
Lambasız bir masanın üzerinde şimdi süs
Bir vazonun içinden parıldayan bu lotüs.


Halit Fahri Ozansoy

23 Haziran 2016 Perşembe

Balkonda Saatler III

Arka mahallelerde kızgın bir yaz öğlesi!
Tabak tıkırtıları duyuluyor evlerden...
Uzakta bir satıcı, yahut çocuk sesi...

Susuzluktan bunalmış uçamazken serçeler,
Tozlu sokaklar gibi tutuşup alevlerden
Bodur ağaçlar ile bomboş kalmış bahçeler!

İşte karşıkini de güneş çerçeveledi:
Demin duvar dibinde uyuklayan bir kedi
Sıyrılıyor yavaşça mutfağın loşluğuna...

Bayıltıyor hararet otu, taşı, böceği;
Fazla güneş içmiş de ortada ayçiçeği
Ayaküstü uğramış ışık sarhoşluğuna!


Halit Fahri Ozansoy

Aruza Veda

İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri
Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz
Ey eski dost yâd edelim eski demleri
Madem ki son sadânı dağıtmış, yorulmuşuz!

Anlat alevli bir çölün üstünde ansızın
Billur sesinle hıçkırarak doğduğun günü.
Binbir diyarda binbir ilahi güzel kızın
Anlat nasıl terennümün inletti gönlünü.

Neydin gönülde, şimdi ne oldun zavallı sen
Hıçkır benim de bari bu son gizli nalemi.
Timsalin asumanda ziyalarla işlenen
Bir pembe gül mü, yoksa bir altın piyale mi?

Akşam gruba karşı tüten bir buhurdanın
Hüznüyle şahit olma nihayet zevaline.
İran yoluyla Zühre tâcın, nağme kervanın
Şâhane geldiğin gibi şâhane git yine.

Biz şimdi başka bir ahenge bağlıyız:
Aşk sazıyla geldi erenler bu meclise
Yalnız bugün senin gibi ölgün sadâlıyız
Zira bu saz da parçalanır gülmek istese.

İncitmeden rübabını insafsız ellerin
Zalim temaslarıyla zamanın sitemleri
Ah ayrılırken, inleyerek paslı tellerin
Ey eski dost, yad edelim eski demleri...


Halit Fahri Ozansoy