Halûk'un Ezberi
Vaktiyle büyük bir devenin bir başı varmış...
Başsız deve olmaz ya, masal, neyse; bütün gün
Yaz kış, beyinsiz, bu çürük baş
Çöl, kır, tepe, dağ, taş,
Bî-çâreyi bî-hûde sürükler ve yorarmış...
Bî-çâre ağır gövde ne yapsın, kime küssün?
Bir karga bulup derdini dökmüş, o demiş: — Vah!
Baştan büyük Allah... Başa gelmiş, çekeceksin.
Artık işe hörgüç bile şaşmış,
Kuyruksa dolaşmış
Baştan başa enhâyi; fakat kimseyi Allah
Baştan düşürüp kuyruğa baktırmasın; ilkin
Bir parça durup dinleyen olmuşsa da git git
Âlem bu uzun derdi işitmekten usanmış;
Artık kime dinletmeye gitse,
Kim duysa, işitse,
Yüz vermediğinden, devecik sakin ü sâkit
Bir hendeğe inmiş, başı sokmuş ve uzanmış,
Birden çekilip: «Haydi - demiş - dûzaha, murdar!
Haksızlık eden başları bir gün... koparırlar.
Tevfik Fikret
Haluk'un Defteri
Günümüz Türkçe'siyle
Halûk'un Ezberi
Eskiden büyük bir devenin bir başı varmış...
Başsız deve olmaz ya, masal, neyse, bütün gün
Yaz kış, bu beyinsiz, bu çürük baş,
Çöl, kır, dağ, taş,
Zavallıyı boşuna sürükler ve yorarmış...
Çaresiz ağır gövde ne yapsın, kime küssün?
Bir karga bulup derdini dökmüş, o demiş.
Yazık! Ulu Tanrının vergisi... Başa gelmiş, çekeceksin.
Artık işe hörgüç bile şaşmış,
Kuyruksa dolaşmış
Baştan başa sağrıyı; fakat kimseyi Tanrı
Bastan düşürüp kuyruğa baktırmasın; ilkin
Bir parça durup dinleyen olmuşsa da, gitgide
Herkes bu uzun derdi dinlemekten usanmış;
Artık kime dinletmeye gitse,
Kim duysa, işitse,
Yüz vermediğinden o susup sessizce
Bir çukura inmiş, başını sokup uzanmış,
Birden çekilip: "Pis" demiş, "canın cehenneme!
Haksızlık eden başları bir gün... koparırlar.
Vaktiyle büyük bir devenin bir başı varmış...
Başsız deve olmaz ya, masal, neyse; bütün gün
Yaz kış, beyinsiz, bu çürük baş
Çöl, kır, tepe, dağ, taş,
Bî-çâreyi bî-hûde sürükler ve yorarmış...
Bî-çâre ağır gövde ne yapsın, kime küssün?
Bir karga bulup derdini dökmüş, o demiş: — Vah!
Baştan büyük Allah... Başa gelmiş, çekeceksin.
Artık işe hörgüç bile şaşmış,
Kuyruksa dolaşmış
Baştan başa enhâyi; fakat kimseyi Allah
Baştan düşürüp kuyruğa baktırmasın; ilkin
Bir parça durup dinleyen olmuşsa da git git
Âlem bu uzun derdi işitmekten usanmış;
Artık kime dinletmeye gitse,
Kim duysa, işitse,
Yüz vermediğinden, devecik sakin ü sâkit
Bir hendeğe inmiş, başı sokmuş ve uzanmış,
Birden çekilip: «Haydi - demiş - dûzaha, murdar!
Haksızlık eden başları bir gün... koparırlar.
Tevfik Fikret
Haluk'un Defteri
Günümüz Türkçe'siyle
Halûk'un Ezberi
Eskiden büyük bir devenin bir başı varmış...
Başsız deve olmaz ya, masal, neyse, bütün gün
Yaz kış, bu beyinsiz, bu çürük baş,
Çöl, kır, dağ, taş,
Zavallıyı boşuna sürükler ve yorarmış...
Çaresiz ağır gövde ne yapsın, kime küssün?
Bir karga bulup derdini dökmüş, o demiş.
Yazık! Ulu Tanrının vergisi... Başa gelmiş, çekeceksin.
Artık işe hörgüç bile şaşmış,
Kuyruksa dolaşmış
Baştan başa sağrıyı; fakat kimseyi Tanrı
Bastan düşürüp kuyruğa baktırmasın; ilkin
Bir parça durup dinleyen olmuşsa da, gitgide
Herkes bu uzun derdi dinlemekten usanmış;
Artık kime dinletmeye gitse,
Kim duysa, işitse,
Yüz vermediğinden o susup sessizce
Bir çukura inmiş, başını sokup uzanmış,
Birden çekilip: "Pis" demiş, "canın cehenneme!
Haksızlık eden başları bir gün... koparırlar.