Şiir, Sadece: Hasan İzzettin Dinamo
Hasan İzzettin Dinamo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hasan İzzettin Dinamo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Temmuz 2016 Perşembe

İnsanın Kahpesi

İnsanın kahpesi,
Ne arslana, ne kaplana benzer.
İnsanoğlunun kahpesi,
İlk bakışta sana bana benzer.

İnsanoğlunun kahpesi,
Arslandan, kaplandan yırtıcı.
İnsanoğlunun kahpesi,
Her yanda haklı, her işte haklı,
Hem de gürültücü, patırtıcı.

Onca sıfırdır
Doğanın her güzel yarattığı,
Ya da sanatçının her güzel dediği,
Dana beynini beğenmez
İnsan beynidir yediği.

Sabrımızı yer kıtır kıtır
çerez yerine.
Cellattan bile daha kaygusuzdur
Namuslu insanın üzüntülerine...


Hasan İzzettin Dinamo
Kavga Şiirleri

Halkım

Türkiyeli'm, türküm, benim garip halkım,
Her zaman görmek istedim seni
mutlular mutlusu,
Bu dünya güzeli yurdumda
Sıra dağlar gibi felaketler
sana kurdukça pusu
Ağulu dizelerle dolup taştı şarkım.

Ulusun döktüğü gözyaşının
Ağusu mermeri deler de geçer.
Kanlar geçer damar damar mermerden,
O, isterse canlanıp yürür mermer.

Meyhanelerde içen şairlerin
Elbette, saygıya değer tasaları.
Söyle, yalnızlıklarından başka hangi gölgenin
Ağırlığı altında çatırdar masaları?

Talihsiz sanatçıları memleketimin
Halkımın türküsünden uzakta
içtikçe içerler.
Sonra, birkaç münzevi okuyucunun
ölümsüzlüğünde
öbür yana göçerler.

Kına beni, arkadaşım kına:
Yalnız, şunu bil ki rahattır içim,
Ellerim bulaşmadıkça ihanete,
Ellerim batmadıkça kana.

Kırk yıl geçtiğim yolları
İncileriyle süsledim gözyaşlarımın,
Gelip geçmesi için ulustaşlarımın,
Bağışlarım da beni bilmeyerek
bıçaklayan insanımı,
Bağışlarım bilmeyerek alsa da canımı
Suratıma bilerek tükürene beslerim kin.
Dikilir durur ortasında tanyerinin
Şair nöbettedir insanlar uyusun
Şiir nöbettedir insanlar uyusun,
Bu topsuz, tüfeksiz nöbetçinin
Gölgesinde korkusuz canlar uyusun.

Ne güzel ölümsüzlüğü
halkların,
halkların.
Sonra, onların göğüslerinde yatan
Mutluluk düşlü şarkıların.

Oturur bir yanda şairler
Uzatıp başını sözcüklerin aralığından
Söyler içinin zifir gibi karanlığından
Leyla'yı, Şirin'i güldüren türküler.
Halksa, öbür yanda döker gözyaşı,
Yatar acıdan ısırır
toprağı, taşı.

Sözcük sultanları
gönüllerinin harem dairesinde
unutur giderler
ulusçul kayguyu, telaşı.

Güzel halkım,
Senden bir tek alkış beklemeden
Salt senin için ağladı durdu kırk yıl
binlerce şarkım.

Bitirdim nice dert okulunu,
Yalnız, şununla öğünebilirim
Birgün işçime ihanet etmedim
Birgün ihanet etmedim insana.
Bin bir yerinden vurulmuş yüreğimi
Ah, anlatabilsem bir gün sana.


Hasan İzzettin Dinamo
Kavga Şiirleri

On Birinci Sonnet

Kendimi varisi sanırdım şiir imparatorluğunun
Belki de bu yüzden ömrüm boyunca sürgünlerde gezdim.
İçimdeki altın yeleli arslanı görmeseydi kanun
Bir canavar gibi gurbet gurbet böyle sürülmezdim.

Güzel bir Türkiye hayali ve mutlu insanlar
Oturdu yazamadığım şiirlerime boydan boya.
Katakomplardan kalkan düşüncelerin döktüğü kanlar
Çaldı en uysal düşünceme bir kanlı boya.

Dikildi karşıma demirden yumruğuyla felek
Yol verdi birer birer geçsin diye cücelere
Sürdü beni taşından altın yapılmayan gecelere.

Beni demir kazıklara bağlarken sürgünler
Ve geçip giderken kaplumbağa gibi günler
Böğürüp dururdu danalar gibi salhanede gerçek!


Hasan İzzettin Dinamo
Gecekondumdan Şiirler

20 Temmuz 2016 Çarşamba

Mapusaneden Aşk Sonnetleri

Sonnet II


Anarım Yeşilırmağı aklıma düştükçe sen
O misket elmalarıyle yüklü bahçelerde
Ak yüzün, kumral saçın, apak elbisen
Açılıp görünür sisler içinde perde perde.

Yürürken kıyıdaki ince patikada
Yüzerdi durgun suda nilüfer gibi gölgen.
Ben, bir dal altında gizli karşı yakada
Geçip giderdin anan, kardeşlerinle sen.

Keşfettin mi düş kurmayı sen o çağında?
Dönerken bir yığın elma çiçeği kucağında.
En aşağı bencileyin dalgın görünürdün.

Yeşil çağıltılariyle akarken Yeşilırmak
Gelirdi tutsağın gibi içimden haykırmak,
Sense akarsu gibi, rüzgar gibi hürdün.


Hasan İzzettin Dinamo
Özgürlük Türküsü

Yirmibirinci Yüzyılın İnsanlarına Şiirler

I

Bir Eyüp sabrıyla bekledim
Sabahı olmayan gecelerde.
Gül dalları yerine demir çubuklar vardı
Münzevî-münzevî pencerelerde.

Dört uzun yıl boyunca
Dışarda koskoca bir doğa
Baştan çıkaran kokularıyla
doldurdu yolları.
Her bahar göğün kapılarında
Şarkılar okudu tarla kuşları.

Apak bulutlar geçti habersiz
Âşıklığımdan, şairliğimden,
Bahar yağmurları bensiz yağdı
Ebemkuşağı açtı bensiz.

Bir Eyüp sabrıyla bekledim
Gübreliğinde günlerimin,
İnsanlar olmadı farkında
En küçük hünerimin.
Ne de bir kimsenin haberi oldu
varlığımla yokluğumdan.
Yalnız, bir bahar sabahına benzeyen çocukluğumdan
Ebemkuşakları gelirdi
eğlendirmek için beni,
İçinde çırılçıplak çimdiğim dereler
Söylerken kulağımın dibinde ninni
Bir bahar sabahı gibi güzel çocukluğumun
Kırık beşiğine başımı koyar
Uyanmadan günlerce uyurdum.
Umudumu, dudaklarında büyük türküler
Ellerinde gelincik desteleri
karşımda bulurdum.

Öğrenme
istemem
bir Eyüp sabrı nedir
torunlarımın torunu.
Say ki dedelerin bir masal yaşadı
Say ki acılar masaldı,
Öttür ölümsüzlüğe doğru borunu!


Hasan İzzettin Dinamo
Özgürlük Türküsü
1939